
Esas No: 2016/4681
Karar No: 2019/2545
Karar Tarihi: 07.02.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/4681 Esas 2019/2545 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin emeklilik nedeniyle son bulduğunu öne sürerek kıdem tazminatı alacağının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizin başlangıcı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı ise fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir. Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Mahkemece, kıdem tazminatına fesih tarihten faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de işçi bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu gösteren belgeyi işverene verdiğini yöntemince ispatlayamamıştır. Açıklanan nedenle kıdem tazminatına dava tarihinden faiz yürütülmelidir. Ayrıca hüküm altına alınan kıdem tazminatından davalıların sorumluluğunun müştereken ve mütesesilen olduğunun açıkça belirtilmemesi de doğru bulunmamıştır. Belirtilen hususlar bozma sebebi ise de; yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/8. maddesi gereği hükmün aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç:
Kararın hüküm kısmının kıdem tazminatına yönelik ikinci paragrafının hüküm yerinden tamamen çıkartılmasına; yerine, ""Brüt 14.810,12 TL kıdem tazminatının 22.10.2014 olan dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,"" rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ... İnş. ... Tic. ve San. Ltd. Şti."ne iadesine, 07.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.