
Esas No: 2019/2359
Karar No: 2021/1675
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2359 Esas 2021/1675 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2359 Esas
KARAR NO: 2021/1675 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI: 2018/452 Esas 2019/692 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun yıllardır süren ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkilere istinaden aralarında oluşan güven ilişkisi nedeniyle zaman zaman ürün tesliminden önce ödemeler yaptığını, bu ödemelere istinaden 4.694,04 EURO alacağı bulunduğunu, davalı şirketin bu borcu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy ... İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkinin 2 cari hesaba dayalı olduğunu, birinin davacı şirket diğerinin ise dava dışı ... şirketi üzerinden yapıldığını, davacının iddia ettiği 1.900 EURO ödemenin nakliye faturası alacağına ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, tam aksine müvekkili şirketin alacağının bulunduğunu ve zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/07/2019 tarih ve 2018/452 Esas - 2019/692 Karar sayılı kararında; "...İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davalı her ne kadar davacının özel olarak sipariş verdiği, 1.874 m² halının teslim alınmayarak zarara uğratıldığını ve ön sipariş için ödenen kaporanın iadesinin istenilmesinde davacının haksız olduğunu iddia etmiş ise de, davanın cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkin olduğu, davacı ve davalı defterlerinin takip konusu alacağa ilişkin uyumlu olduğu, davalı tarafından bu bedelin kapora olarak verildiği ve ürünün teslim edilmediği hususları beyan edilmiş olup, bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı, davalı, davacının özel olarak sipariş verdiği halıyı almamasından dolayı zararı olduğunu iddia etmiş ise de, bu ayrı bir dava konusu olup, taraflar arasında bir sözleşme olmadığı, davalı tarafından ürün teslimine ilişkin ihtar ya da tevdi yerinin tespiti gibi yollara başvurulduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı, bu nedenlerle davacı şirket için üretilen halıların listelerinde teknik inceleme yaptırılmasınında sonuca etkili olmayacağı kanaatine varıldığında taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu üzere davacının incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 17.180,19 TL cari hesaba dayalı alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, davacı tarafından davalıya ödeme ihtarının bulunduğu iddiasına ilişkin PTT gönderi formu dosyaya sunulmuş ise de, bu gönderinin içeriğinde ödeme ihtarının olup olmadığı, ödeme ihtarı varsa, ödeme için süre verilip verilmediği gibi hususlar davacı tarafça evraklarıyla birlikte ortaya konulmadığından davalının temerrüde düşürüldüğü davacı tarafından ispatlanamadığından işlemiş faize yönelik talebin reddine, davalının aleyhine girişilen icra takibinin asıl alacağa yönelik kısmına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20'si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..."gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile 17.180,19 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, İşlemiş faize yönelik talebin reddine, Asıl alacağın %20'si üzerinden hesap edilen 3.436,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, talepler göz ardı edilerek eksik inceleme ve değerlendirmelerle, yetersiz bilirkişi kök ve ek raporuna dayandırılarak oluşturulduğunu, Mahkeme karar gerekçesinde taraflarınca ileri sürülen takip talebine konu edilen bedelin davacı için üretilecek özel sipariş halı için kapora olarak alındığı ve üretilen halının davacı tarafından teslim alınmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmadığını açıkça belirttiğini, buna rağmen tüm dilekçeler ile talep etmiş olmalarına rağmen bu hususta hiçbir şekilde bilirkişi incelemesi yaptırmadığını, mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırılmamasına gerekçe olarak ise davacı için üretilen özel sipariş halının teslimi ile ilgili ihtarda bulunulmadığını ileri sürdüğünü, oysa ki dosyaya sunulan taraflar arasında yapılan tüm yazışmalardan halının üretimi için davacı tarafça onay verildiği, ön sipariş için kapora gönderildiği, üretilen halıların nasıl teslim alınacağına ilişkin bilgi verildiği, müvekkili şirket tarafından davacı tarafça talep edilen şekilde teslim için halıların hazırlandığı ancak sonrasında davacının teslim konusunda hiçbir cevap vermediği ve nihayetinde teslim almaktan kaçındıkları ve halıları almayacaklarını beyan ettiklerinin açıkça görüldüğünü, taraflar arasında süregelen tüm ticari ilişkilerin bu şekilde elektronik posta yoluyla sağlandığı ve daha önceki üretimler içinde ayın şekilde elektronik posta üzerinden ön sipariş onayı, ödemesi ve teslim hususlar bu yolla ilerlediğini, Ancak mahkemenin ısrarla talepleri göz ardı ederek delilleri değerlendirmediği, hiçbir şekilde bu talepleri karşılar bir bilirkişi incelemesi yaptırmadığını, Dosyada bulunan tüm dilekçeler ve beyan ettikleri üzere huzurdaki davada salt ticari defterler incelenerek oluşturulacak bilirkişi raporlarının eksik ve denetime elverişli olmayacağı, dava konusu uyuşmazlığın açıklığa kavuşturulması için dosyaya sundukları tüm delillerin birlikte değerlendirilerek incelenmesi için farklı bir bilirkişi heyetinin görevlendirilmesinin gerektiğini, Mahkemenin kararına dayanak teşkil eden bilirkişi kök ve ek raporlarına itiraz dilekçesinde defalarca belirtildiği üzere taraf şirketler dışında sözü geçen dava dışı şirketlerin de ticari ilişkisinin içerisinde olduğu bu sebeple de tüm şirket ilişkilerinin incelenmesi gerektiğini, karara dayanak bilirkişi ek raporunda doğru tespit edilen tek bir husus olduğu o da tüm dilekçelerde ileri sürdükleri iddiaların ispatı açısından dosyada alanında uzman bilirkişiler tarafından dosyadaki mübrez tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek kapsamlı bir inceleme yapılması gerektiğini, Davacı şirketin en son siparişine istinaden müvekkili şirkete ödeme yapmadığı, stokta bekleyen ve kendileri için üretilmiş 1.874 m2 halıyı teslim almadığı, ödeme de yapmadığı gibi hesaplar mutabık kalınarak kapatıldığı halde 5.000 Euro alacaklı olduklarını dile getirerek ödeme bellediklerini belirtiklerini, müvekkili şirket davacı şirketin işbu tutarsız ve basiretsiz tutumları sonucunda zarara uğramış olup asıl müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı bulunduğunu, zira davacı şirket için 17/10/2015 tarihinde üretilen ve listesini dosyaya sundukları 1874 m2 halı teslim alınmamış ve stokta kaldığını, dosyada mevcut davacı şirket tarafından verilen siparişler ile müvekkili şirketin davacı şirket için bu zamana kadar ürettiği tüm halıların listelerinde yapılacak karşılaştırmada bu husus açıkça görüleceğini, Davacı şirket için indirim yapılarak m2 fiyatı 3,10 Euro üzerinden üretilen ancak davacı şirket tarafından bedeli ödenmeyerek teslim alınmayan 1874 m2 halı 09/06/2017 tarihine kadar 2 yıldan fazla süre stokta beklediği ve sonunda dosyada mevcut faturalardan ve mail yazışmalarından da görüleceği üzere dava dışı ...Şirketine m2 fiyatı 2,70 Euro üzerinden satılabildiğini, Davacı şirketin talebi üzerine ve onayına müteakip üretilen 1874 m2 halının 2 seneden fazla stokta kalması sebebiyle müvekkili şirketin katlanmak durumunda kaldığı depolama giderleri ve bakım masraflarının yanı sıra davacı şirket ile anlaşılan m2 si 3,10 Euroya satılarak ürünü 2,70 Euroya zorla satabilmesi sebebiyle üstelik de ülkemizde son dönemde yükselen Euro kuru düşüldüğünde müvekkilinin ne kadar ağır bir zarara uğradığını, Dava konusu uyuşmazlık sadece ticari defter kayıtları incelenerek taraflar arasındaki cari hesaplar ile çözülebilecek bir konu olmayıp her ne kadar ticari defter kayıtlarında davacı şirket alacaklı görünse dahi kabul anlamına gelmemekle birlikte bu alacak kaydı dilekçelerde de defalarca dile getirdikleri özel desen tasarlanarak davacı şirket için özel üretilen 1874 m2 halının üretimine başlanması için tarafların mutabakatıyla davacı şirketten alınan kaporaya ilişkin olabileceğini, müvekkili şirket özel desen tasarlayarak şirketlere özel üretim yaptığından üretime başlamadan önce mutabık kalınarak şirketlerden kapora almakta akabinde üretime başladığını, bu husus dosyaya sundukları tüm mail yazışmalarında açıkça görüldüğünü, buna göre davacı şirket de aynı şekilde özel desen üretim için müvekkili şirkete kapora verdiği sonrasında müvekkili şirketin davacı şirkete özel üretimde 1874 m2 halı ürettiği ancak davacı şirket kendileri için özel üretilmiş 1874 m2 halıyı teslim almayıp, parasını da ödemediği gibi başkasına satılma ihtimali olmadığını bildiği halde bir de müvekkili şirketten alacakları bulunduğundan bahisle davaya konu icra takibini başlattığını, huzurdaki davanın konusu aslında davacı şirketin müvekkili şirket tarafından kendileri adına özel desen tasarlanarak üretilmiş olan 1874 m2 halıyı teslim almayarak ve bedelini de ödemeyerek müvekkilini zarara uğratarak kendi borcundan sıyrılma ve kendi kusurları sebebiyle teslim almadıkları halının üretime başlanması için verdikleri ön sipariş bedeli olan kaporayı iade alma çabasından ibaret olduğunu, Tüm beyanların ispatı açısından dosyaya sunmuş oldukları tüm bilgi ve belgeler ile davacının kendi dava dilekçesinde belirttiği 1.900 Euro ödemenin adına yapıldığı ... Şirketi ile olan ilişkilerin, müvekkilinin davacı için üretilmiş olan 1874 m2 halıyı teslim almayarak ücretini de ödememesi ve 2 yıl stokta kalarak müvekkilinin ciddi bir zarara uğramasına sebebiyet vermesi hususlarının tüm dosya kapsamı inceleyerek değerlendirilmesi gereken hususlar olduğundan konusunda uzman bilirkişi kurulu tarafından aldırılacak denetime elverişli bir rapora ihtiyaç duyulduğunu, Dava konusu olayın sadece ticari defterler incelerek açıklığa kavuşturulmasının olanaksız olduğunu, Bunun için dosyadan aldırılan ve eksik inceleme ve değerlendirmeler ile sadece ticari defterler incelerek sonuca varılan denetime elverişsiz kök ve ek bilirkişi raporları dayanak alınarak kurulan mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olup istinaf incelemesi ile dosyada kapsamlı bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak nihayetinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, takibin iptaline, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Yerel Mahkemece verilen kararın, davalının temerrüde düşürüldüğünün, taraflarınca ispatlanamadığına ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Yerel mahkeme tarafından verilen gerekçeli kararın, 2.sayfasının, 5.paragrafında aynen;''....Davacı tarafından davalıya ödeme ihtarının bulunduğu iddiasına ilişkin PTT gönderi formu dosyaya sunulmuş ise de, bu gönderinin içeriğinde ödeme ihtarının olup olmadığı, ödeme ihtarı varsa, ödeme için süre verilip verilmediği gibi hususlar davacı tarafça evraklarıyla birlikte ortaya konulmadığından davalının temerrüde düşürüldüğü davacı tarafından ispatlanamadığından işlemiş faize yönelik talebin reddine...''şeklinde hüküm kurulduğunu, Yerel mahkemece kurulan hükmün, müvekkili şirket tarafından, davalı firmanın temerrüde düşürülmediğine ilişkin bölümüne tümü ile itiraz ettiklerini, Eldeki dosyada, taraflarından, davalı şirketi temerrüde düşürmek maksadı ile gönderilen ihtar ile, bu ihtara ilişkin PTT gönderi formu dosyaya sunulduğunu, söz konusu ihtarname incelendiğinde de görüleceği üzere, müvekkili firma, dava konusu borcunu ödemek üzere, davalı şirkete, 15 gün süre verdiği ve borç süresi içerisinde ödenmediğinde, davalı firma temerrüde düştüğünü, Kaldı ki, davalı tarafça, taraflarından kendilerine gönderilen PTT evrakının içinin boş olduğu ya da gönderi içeriğinde, uyuşmazlıkla alakası olmayan bir evrak çıktığına ilişkin herhangi bir itirazda da bulunmadığını, (Yargıtay 22.Hukuk Dairesi, 20.11.2018 Tarih, 2015/33869 Es. 2018/24906 K. sayılı kararı) Yüksek mahkemenin dava konusu olay ile aynı konuda olan bir başka uyuşmazlıkta, PTT gönderisi ile yapılan ve davalı borçlu tarafından herhangi bir itiraz da bulunmaması halinde, ihtarın yapıldığı ve borçlu yönünden temerrüdün gerçekleştiğini hükme bağladığını, nitekim, eldeki dosyada, davalı tarafça, taraflarından gönderilen ihtarnameye yapılan herhangi bir itiraz bulunmadığını, bunun da davalı borçlunun firmaları tarafından kendisine gönderilen ve 15 gün süre verilen ihtarname ile temerrüde düştüğünü gösterdiğini, ilk derece mahkemesi kararına bu yönü ile itiraz ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının davalının temerrüde düşürülmediğine ilişkin bölümünün istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, bu konuda, yüksek mahkeme kararları da dikkate alınarak, dosyada bulunan ihtar, tebliğ sureti ve davalı tarafça, ihtara yönelik herhangi bir itirazın bulunmadığı da gözetilerek, haklı talepleri doğrultusunda karar verilerek, davanın tümü ile kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle cari hesap ekstresine dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece,Davanın kısmen kabulü ile 17.180,19 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, İşlemiş faize yönelik talebin reddine, Asıl alacağın %20'si üzerinden hesap edilen 3.436,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
DAVALI VEKİLİNİN MAHKEMENİN KABULÜNE YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Dosya kapsamından taraflar arasında TTK. 94 Madde kapsamında cari hesap sözleşmesi olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen mail yazışmaları incelendiğinde, Davalı tarafından davacıya çekilen 11/03/2016 tarihli mailde;'' ... adına hesaplarımızda görünen 17.286,15 EURO'luk bakiyenizi gönderdiğiniz ödeme ile kapatmış oldunuz, bunun sonrasında kalan 4.713,85 EURO ise şimdiki siparişiniz için ön ödeme olacak şekilde hesaplarımıza işlendi, fakat şöyle bir durum söz konusu, bizde iki cari hesabınız var. ... Firmasında da yaptığımız çıkış ve gelen ödemeler sonucu 2.048,57 EURO gibi bir bakiye söz konusu. Gönderdiğiniz ödemeyi ...'nin bakiyesini kapatmak için kullanırsak sadece 2.665,28 EURO gibi bir rakam kalacak.Biz bu miktar ön ödeme normalde üretime başlamak için yeterli olmasa da inisiyatif alıp üretime başlayabiliriz.Fakat sizden ricam sipaarişin tamamı ile ilgili teminatın elimizde olması için 75.000 TL.lik banka teminatınızın dışında yaklaşık 30.000 EURO tutarında bir ödemeye daha ihtiyacımız olacak....,'' şeklinde mail gönderildiği, Davacı tarafından davalıya çekilen 05/04/2016 tarihli mailde;'' Bosna Hersek' deki ... olan firmamıza göndermiş olduğunuz üründen dolayı 2.040 EURO bir bakiye kalmış ve ... Beyle görüşmelere istinaden bu bakiye hatalı olan ürün sebebiyle iskonto edilmiştir. Daha sonraki ürünler ise Gaziantep'deki firmamıza fatura edilmiştir.Bunlar ise 56.486 EURO'luk bir fatura ve bununla ilgili ödemeler 5.000+17.400+10.000 EURO olup kalan 24.086 EURO içinde 75.000 TL.lik teminat mektubu kullanılmıştır.Daha sonra yapılan ödemeler ise 3.800+3.000+20.000+2.000 EURO olup teminat mektubu tarafımıza iade edildikten sonra sizdeki kalan alacak bakiyemiz 4.714 EURO. Bu hafta içinde kalan bakiyenin iadesini yapmanızı rica ediyorum,'' şeklinde mail gönderildiği, Davacı tarafından davalıya gönderilen 22/09/2016 tarihli mailde;'' ... Bey'le görüştüm, sizde en son alacaklı olduğumuz 5.000 EURO kadar bi bakiye vardı. ... Bey biliyor, ürünleri başkasına verebilirsiniz. Hesap numarasını göndereyim, ödemeyi ne zaman iade edebilirsiniz,'' şeklinde mail gönderildiği görülmüştür. Mahkemece, tarafların ticari defterleri inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden alınan kök ve ek raporda; davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 17.414,42 TL(4.694,04 EURO) alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya 17.468,53 TL borçlu olduğu, cari hesap farkının 54,11 TL olup, kur farkı değerlendirmesinden kaynaklı olduğu belirtilmiştir. Somut olayda davalı vekilinin cevap ve beyan dilekçelerinde, açıkça takas-mahsup talebinde bulunmadığı anlaşılmıştır. HMK'nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesindeki "Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir," yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verdikleri beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler ve mail yazışmaları da birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişi raporunda davalının kendi ticari defterlerine görede davacıya 17.468,53 TL borçlu olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi' nin 2004/7898 Esas - 2005/2012 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK.' nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Bu durumda artık davalı vekilinin söz konusu cari hesaba dayanılarak alacağın talep edilemeyeceğine yönelik aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun'un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı HMK' nın 341. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan “binbeşyüz” ibareleri “üç bin” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” HMK 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı, yeniden değerleme oranı ile 01/01/2019 - 31/12/2019 tarihleri arasında verilen hükümlerde geçerli olmak üzere 4.400,00 TL olarak belirlenmiştir. Dava değeri 18.467,99 TL. olup kabul edilen miktar 17.180,19 TL. Olduğu ve istinafa konu edilen ret edilen miktar 1.287,80 TL. olup karar tarihi itibariyle istinaf edilen ret edilen miktar yönünden karar kesin nitelikte olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 352/1. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 352 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 352.maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30'ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcının, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL+295,00.TL=) 339,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 280,10.TL'nin talep halinde davacıya iadesine, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalıdan alınması gereken 1.173,57.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 293,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 880,10.TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2021 tarihinde HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.