
Esas No: 2019/2192
Karar No: 2021/1663
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2192 Esas 2021/1663 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2192 Esas
KARAR NO: 2021/1663 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/165 Esas - 2019/891 Karar
TARİH: 09/07/2019
DAVA: Alacak (Şirket Hisse DEvir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 07/03/2008 tarihli protokol uyarınca davacı eski kurucu ortağa yapılması gereken ödemelerin yapılmaması ve verilmesi taahhüt edilen araç ve taşınmazların devrinin yapılamaması sebebi ile davalı şirket aleyhinde önce Kartal ... Noterliğinin 14/05/2008 tarih ve ... yevmiye no'lu ihtarnamesi ile ihtar gönderildiğini ve akabinde İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/951 E. Sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, imzalanan protokolden sonra davalı tarafın 07/03/2008-29/04/2008 tarihleri arasında 4 parça şekilde 18.650,00 TL ödeme yaptığını, ödenecekler kısmının tahsil şartına bağlı olmayan için ihtarname gönderildiğini, verilecekler kısmında ise bir araç ve daire bulunduğunu, davalının protokoldeki hiçbir edimi yerine getirmediğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/951 E. dosyasında önceden ödenen 18.650,00 TL’nin mahsubu ile taşınmaz için 23.150,00 TL, araç için 17.750,00 TL ve tahsil şartına bağlı olmayan alacak kalemi olarak 46.950,00 TL ve 3.096,00 Euro alacaklı olunduğunun tespit edildiğini, ancak bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığı gerekçesiyle sadece 10.000,00 TL’nin hüküm altına alındığını ve bakiye alacak yönünden fazlaya dair hakların saklı tutulmasına karar verildiğini ileri sürerek, 36.950,00 TL ile 3.096,00 Euro alacağın 26/06/2008 tarihinden itibaren TL cinsinden alacağa avans faizi, euro cinsinden alacağa ise bankaların uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile, 23.150,00 TL taşınmaz bedeli için 26/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, 17.750,00 TL araç bedeli için 26/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı şirketten tahssiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/07/2019 tarih ve 2017/165 Esas 2019/891 Karar sayılı Kararı ile; " ….… Mahkememizin 2014/951E. Sayılı dosyaında yapılan bilirkişi incelemesi ve belirlenen değerler yönünden protokol gereğince davacının talep edebileceği alacaklar için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi tarafından verilen ve denetime olanak verecek şekilde hazırlanan rapora göre,davacının davalıya Kartal ... Noterliğinin 14.05.2018 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesinde davalıdan tahsil şartına bağlı olmayan alacaklar için 36.950,00 TL ve 3.096,00Euro ile taşınmaz ve araç devrinin talep edildiği, Mahkememizin 2014/951 E. Sayılı dosyasında devri istenen taşınmaz için değerin 23.150,00 TL değer tespiti yapıldığı araç bedelinin ise 17.750,00 TL olduğu,ayrıca davacının Mahkeme ilamı ile belirlenmiş ve tahsil şartına bağlı olmayan 36.950,00 TL alacağı ile 3.096,00 Euro alacağı blunduğu, TL alacağı için ilk açılan dava tarihi 26.06.2008 tarihi itibarı ile davalının temerrüdünün oluştuğu, toplam 77.850,00 TL alacağına alacak ticari olmakla avans faizi işletilmek sureti ile, Euro cinsinden alacağına ilk dava tarihi olan temerrüt tarihi 26.06.2008 tarihinden itibaren 3095 S.Y 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının bu döviz cinsine 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak sureti ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği …." gerekçeleri ile; " 1-Davanın kabulü ile, 2-23.150,00 TL taşınmaz bedeli, 17.750,00 TL araç bedeli ve 36.950,00 TL alacak bedeli olmak üzere toplam 77.850,00 TL alacağın 26/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının 3096 EURO alacağı için 26/06/2008 tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmak sureti ile fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin ve sair hiçbir belgenin taraflarına tebliğ edilmediğini, tebligatların usulüne uygun yapılmadığını ve savunma haklarının ellerinde alındığını, davacının kötüniyetli olduğunu ve zamanaşımı defini ileri süremediklerini, Davacının başlangıçtan beri kötüniyetli davrandığını, davacı ile birlikte kurulan şirket için hazırlanan çalışmalarının verilerinin davacı ile paylaşıldığını, ürünün ortaya çıkmasından sonra davacının diğer ortağı devre dışı bırakmaya başladığını, bütün kaynak kodlarını yok ettiğini ve diğer şirketi 07/08/2008 tarihli Protokolü yapmaya mecbur bıraktığını, kendisinin karşılığında bazı kaynak kodlarını davacıdan aldığını, ancak bunun bir işe yaramadığının iki ayrı bilirkişi raporu ile saptandığını, Mahkemenin kabulüne göre hükmedilen faiz oranlarının yüksek olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket hisse devir protokolünden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davalı yasal sürede davaya cevap vermemiş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/951 E. sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davacının dosyamız davalısı şirket ile dava dışı ... hakkında, davalı tarafın 07/03/2008 tarihli Protokol uyarınca edimlerine yerine getirmediğini ileri sürerek muaccel hale gelmiş alacaklar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, protokol uyarınca devir gereken daire ve aracın devrine, mümkün olmaması halinde bedelinin tazminine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalının ise davacının kaynak kodlarını protokole aykırı şekilde teslim ettiğini, kendi edimini yerine getirmeyen davacının talepte bulunamayacağını, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile 10.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep ve dava ettiği, Kadıköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2010 tarih 2008/545 E., 2010/1033 K. sayılı kararı ile, asıl davada taşınmaz ve araç devri talepleri yönünden protokolün resmi şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle geçersiz olduğu ve buna bağlı olarak tazminat istenemeyeceği, davacını ödemelerle ilgili olarak ise talep ettiği bedelin hangi ödemeden kaynaklandığını ispat edemediği, karşı davada ise davalının protokolden doğa edimini yerine getirdiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verildiği, kararın her iki tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10/09/2012 tarih 2011/6321 E., 2012/12971 K. sayılı kararı ile davalı-k.davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, asıl dava yönünden ise protokol uyarınca pay devrinin gerçekleşmiş olması nedeniyle şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralıma aykırılık teşkil edeceği, ayrıca davacının rapora itirazları dikkate alınmadan kanıtlama yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin red gerekçesine itibar olunamayacağı gerekçesiyle hükmün davacı-k.davalı yararına bozulmasına karar verildiği görülmüştür. Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda ise İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 tarih 2014/951 E., 2016/801 K. sayılı kararı ile, davalı-k.davacının temyiz itirazlarının Yargıtay tarafından reddedilmiş olması nedeniyle karşı davanın reddi gerektiği, asıl davada ise, protokol uyarınca davacı taraf tahsil şartına bağlı olan ödemelerin davalı tarafından tahsil edildiğini ispat yükümü altında olup bu hususun ispat edilemediği, dolayısıyla tahsil şartına bağlı ödemelerin talep edilemeyeceği, davacı tarafın ancak peşin kararlaştırılan ödemeleri, protokol ile davacıya verilmesi kararlaştırılan aracın ve taşınmazın protokol tarihindeki rayiç değerlerini talep edebileceği, 26/03/2015 günlü raporun hükme esas alındığı, buna göre davalı tarafından davacıya dava öncesi ödenmiş olan 18.650.00 TL nin mahsubu ile- mahkemece taşınmaz için 23.150.00 TL ve araç için de 17.750.00 TL değer tespit edilmek suretiyle ve tahsil şartına bağlı olmayan TL cinsinden alacağının toplam 46.950.00 TL ve Euro cinsinde ise tahsil şartına bağlı olmayan alacağının ise 3.096 Euro alacağının bulunduğu kanaatine varıldığı, bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığından bu alacaktan dava dilekçesinde kısmi dava ile talep olunan 10.000 TL nin hüküm altına alınabileceği, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiği, ayrıca protokolün davalı ... tarafından davalı şirket adına imza edilmiş olması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalı şirket yönünden kabulüne, 10.000,00 TL alacağın davalı şirketten tahsiline, davacının 36.950,00 TL ile 3.096 Euro alacağının davadan önce davalı tarafa keşide edilen ihtarnamenin davalıya tebliğinden itibaren TL cinsinden olan alacağa avans faizi, euro cinsinden olan alacağa ise bankaların uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili yönünde davacının fazlaya dair talep ve haklarının saklı tutulmasına, ıslah dilekçesinin değerlendirilmemesine, karşı davanın reddine karar verilmiş, kararın davalı-k.davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda ise Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarih 2017/2107 E., 2018/7627 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeniyle hüküm 06/02/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Görüldüğü üzere İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 tarih 2014/951 E., 2016/801 K. sayılı kararı ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarih 2017/2107 E., 2018/7627 K. sayılı kararı ile, taraflar arasında akdedilen 07/03/2008 tarihli Protokol uyarınca dava öncesinde yapılan ödeme mahsup edildiğinde, davacının, davalı şirketten protokol uyarınca devri yapılmayan taşınmaz bedeli için 23.150,00 TL, araç bedeli için 17.750,00 TL ve tahsil şartına bağlı olmayan alacak olarak 46.950,00 TL ve 3.096,00 Euro alacaklı olduğu hususları tespit edilmiş ve bu husus kesinleşmiştir. İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 tarih 2014/951 E., 2016/801 K. sayılı kararı ile bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığından dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL alacağın tahsiline karar verilmiştir. İş bu dava yönünden kesin delil mahiyetinde olan bu kararın dikkate alınması gerekmekte olup, bu nedenle davalının davanın esasına yönelik istinafı haklı görülmemiştir. Bununla birlikte davalı hükmedilen faiz oranının yüksek olduğu ileri sürülmüş ise de, uyuşmazlığın ticari bir şirketin hisse devrine ilişkin olması dikkate alındığında TL cinsi alacaklar için avans faizi uygulanmasında, ayrıca Euro cinsi alacaklar için kamu bankalarının Euro üzerinden açılmış bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faizin uygulanmasında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. O halde ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.163,65.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 1.541,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.622,65.TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK' nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.