
Esas No: 2019/2178
Karar No: 2021/1662
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2178 Esas 2021/1662 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2178 Esas
KARAR NO: 2021/1662 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/832 Esas - 2019/796 Karar
TARİH: 11/09/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya mal satıp teslim ettiğini, ancak davalının bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının ayıp savunmasında bulunduğunu, ancak davalının icra takibi öncesinde ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin imal etmekte olduğu ayakkabılarda kullanılmak üzere davalıdan deri satın aldığını, ancak derilerin imal edilme vakti geldiğinde imalat başladıkça deri toplarının açıldığını ve mallarda gizli ayıp olduğunun ortaya çıktığını, ilk etapta üstteki sargılarda sorun görülmezken deriler kullanılmaya başlandıkça ve toplar açıldıkça deri cildinde pürüzler ve bozukluklar ile lekeler olduğunun görüldüğünü, ayrıca derinin hemen yırtıldığını ve kendisinden beklenen asgari kaliteyi barındırmadığını, mahkemeden delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve düzenlenen bilirkişi raporu ile malların ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davacıdan malların iade alınmasının veya bedel indirimi yapılmasının talep edildiğini, ancak taleplerine olumlu yanıt verilmediğini, malların indirimli halinin bedelinin zaten fazlasıyla ödenmiş olması nedeniyle müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/09/2019 tarih ve 2018/832 Esas 2019/796 Karar sayılı Kararı ile; " … davacının ticari mal satışı nedeniyle düzenlemiş olduğu faturadan kaynaklı olarak icra takibine başladıktan sonra ödeme emrini alan davalının malların ayıplı olduğu iddiasını ileri sürdüğü, dosya kapsamında yapılan değerlendirmede davalı tarafın malın ayıplı olduğuna ilişkin iddiasını destekleyecek nitelikte ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair herhangi bir bilgi, belge ve delil bulunmadığı, icra takibine yapılan itirazın ihbar niteliği taşımadığı, dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan 23/08/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre faturaya konu mallar üzerinde tespit edilen ayıbın açık ayıp olduğu, davalının ayıp nedeniyle zararının 12.477,08.-TL olduğu belirtilmiş ise de, ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalının bu haliyle satılan malları kabul etmiş sayılması gerektiği …" gerekçeleri ile; "1-Davanın kabulü ile;Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptali ile takibin 16.794,30.-TL asıl alacak üzerinden devamına, 2-Asıl alacağın %20'si tutarında olan 3.358,86.-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine," karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mallardaki ayıp gizli ayıp niteliğinde olup kullanıma bağlı olarak ortaya çıktığını, zira imalat başladıkça toplam 5 km’yi bulan deri toplarının açıldığını ve deri cildinde vuku bulan pürüzlerin ve bozuklukların farkedildiğini, Ayıbın farkedilmesinin hemen akabinde bu hususun davacıya bildirildiğini, ardından 1-2 gün içinde mahkemeden delil tespiti talep edildiğini, hem icra takibine itiraz hem de delil tespiti raporunun tebliği ile ayıbın ihbar edildiğini, Bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişinin yetkisini aşarak hukuki yorumlarda bulunduğunu, tüm deri toplarının satın alınır alınmaz açılmasının ve üzerlerinde tek tek inceleme yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilirkişinin eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile açık ayıp tespitinin kabul edilemeyeceğini, İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, Mahkemece yeterince inceleme ve gerekçelendirme yapılmadan karar verildiğini, müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı faturaya konu malların gizli ayıplı olması nedeniyle borcu olmadığını savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. TTK 23/1-c m. “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra takip dosyası incelendiğinde ödeme emrinin davalıya 20/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 26/03/2018 tarihli dilekçesi ile ayıp savunmasında bulunarak borca itiraz ettiği görülmüştür. Dosya kapsamında mevcut Bakırköy 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/73 D.İş. sayılı dosyası incelendiğinde, davalının 22/03/2018 tarihinde mahkemeden talepte bulunması üzerine faturaya konu deriler üzerine uzman bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı, düzenlenen 20/04/2018 tarihli raporda, derilerde üretim hatası olması nedeniyle derilerin ayıplı olduğu, kalan deri miktarının iadesi gerektiği, mal tekrar asorti edilemeyeceğinden hatalı derilerin ayıklanamayacağı, çünkü genelinin böyle olduğu hususlarının tespit edildiği, raporun davalıya 02/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacıya çıkarılan tebligatın iade edildiği görülmüştür. Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden alınan raporda ise, delil tespiti dosyasında görevlendirilen bilirkişi tarafından derilerin ayrıntılı olarak incelendiği ve .ayıplı olduğunun tespit edildiği, bu ayıpların derilerin düz bir zeminde açılıp ışıklı ortamda çıplak gözle incelenmesi ile anlaşılabileceğinden açık ayıp niteliğinde olduğu, tespit raporu ekindeki fotoğraflardan, incelenen derilerin etiketinin davacıya ait olması nedeniyle derilerin davacı tarafından satıldığı ve raporda bahsedilen ayıpların derilerin üzerinde bulunduğu kanaatine varıldığı hususlarının tespit edildiği görülmüştür. Görüldüğü üzere her iki raporda da malın ayıplı olduğu tespit edilmiş, delil tespiti raporunda ayıbın niteliği hususunda bir tespit yapılmamış, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda ise ayıpların derilerin düz bir zeminde açılıp ışıklı ortamda çıplak gözle incelenmesi ile anlaşılabileceğinden açık ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça derilerin rulo halinde olduğu ve rulolar açıldıkça ayıbın görüldüğü, bu nedenle gizli ayıbın söz konusu olduğu ileri sürülmüş ise de, derilerin rulo halinde olması davalının yasal sürede inceleme veya incelettirme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağından ve olağan bir inceleme ile ayıp ortaya çıkacağından bu savunması haklı görülmemiştir. Bu durumda davalının TTK 23/1-c m. uyarınca yasal sürede herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığı açık olup, dolayısıyla malı ayıplı haliyle kabul etmiş sayılmalıdır. Öte yandan alacak likit(bilinebilir,belirlenebilir) nitelikte olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde mahkemece davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 1.147,21.TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 286,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 860,41.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2021 tarihinde HMK' nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.