
Esas No: 2020/670
Karar No: 2021/1442
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/670 Esas 2021/1442 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/670
KARAR NO: 2021/1442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2014/971Esas 2019/1021 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat(Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; tanlar arasında (Beyoğlu Noterliğince ... yevmiye numarası ile 20/11/2007 tarihinde tasdik olunan) 19/11/2007 tarihli sözleşmeyle sigorta acenteliği ilişkisinin tesis edildiğini, acentelik ilişkisinin kurulmasından sonra bir çok müşterinin, davacının çabası ile davalı (... Anonim Şirketi iken ... T.A.Ş Personeli Munzam Sosyal Güvenlik Vakfı tarafından hisselerinin satın alınmasıyla ünvanı ... Sigorta AŞ olarak değişmiştir) sigortaya kazandırıldığını, taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin 2013 yılına kadar sorunsuz devam ettiğini, 2013 yılında davalının davacıyı devreden çıkartarak davacının kazandırdığı müşterilerin poliçelerini ... T.A.Ş. aracılığıyla yenilettiğini ve davacıya komisyon ödemediğini, sonrasında davalının 28.01.2014 tarih ve 310/72 sayılı yazısı ile acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak ve herhangi bir sebep göstermeksizin feshettiğini, davacının acentelik ilişkisinin devamı süresince 2013 yılına kadar davalı sigortaya birçok yeni müşteri kazandırdığını, bu yeni müşterilerin ilk defa ... Sigorta Anonim Şirketi tarafından sigortalandığını, bu işlemlere davacı şirketin aracılık ettiğini, hal böyle olunca sözleşme devam ederken poliçelerin yenilenme işleminin davacının devreden çıkartılarak yapılmasının davalı sigortayı komisyon vermekten kurtaramayacağını, davalının 2013 yılı öncesinde davacı şirketin aracılık ettiği poliçelerin 2013 yılında yenilenmesi ile ilgili olarak komisyon bedelini davacıya ödemek zorunda olduğunu, yine davalı sigortanın 28 Ocak 2014 tarihli yazısı ile acentelik sözleşmesini sebepsiz sonlandırması nedeniyle TTK'nın 122. maddesi kapsamında belirlenecek tazminatı davacıya ödemekle yükümlü olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davasının kabulüne, ileride artırılmak üzere 2013 yılı ücret alacağı olarak 10.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalı sigortadan tahsiline, TTK'nın 122. maddesi kapsamında ileride arttırılmak üzere 20.000,00 TL denkleştirme tazminatının ticari faizi ile birlikte davalı sigortadan tahsiline, yargılama giderlerini davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 19/11/2007 tarihli sözleşme ile davacı tarafından davalıya poliçe kesme ve prim tahsil etme yetkisinin tanındığını, sözleşme kapsamında acentelik faaliyetlerinde bulunan davacının üretim yetersizliği, hasar prim oranının yüksekliği, bir takım büyük projelerle ilgili olarak davacının taraf olmasına rağmen davacıyı devre dışı bırakmak suretiyle acenteliğini yaptığı diğer sigorta şirketlerine projeler konusunda teklif götürmesi sebepleriyle davalının acentelik sözleşmesini 07/03/2014 tarihinde feshettiğini, yanlar arasındaki sözleşmenin 46. maddesine göre davalının sözleşmeyi feshetme hususunda herhangi bir sebebe dayanma zorunluluğunun bulunmadığını, üretim yetersizliği ve portföyün dengesiz gelişmesi gibi hususların sözleşmenin 47/e-f maddeleri kapsamında fesih sebebi kabul edildiğini, 07/01/2014 tarihli acente değerlendirme toplantısında alınan karar gereği yedi acente ile birlikte davalının da sözleşmesinin feshi kararının alındığını, davacı acentenin verimsiz çalıştığını, davacının komisyon bedeli ile denkleştirme tazminatı istemlerinin yasal koşullarının somut olayda oluşmadığını, kaldı ki istemlerinin yanlar arasındaki sözleşmeye de aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...-Somut olaya bakıldığında denkleştirme tazminatı talebinin hakkaniyete uygun görülmesi, -Denkleştirme talebinin sözleşmeden doğan ilişkinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmüş olması gerekir. Somut olay açıklamalar ve yasal hükümler doğrultusunda değerlendirildiğinde, davacının istemini 1 yıllık yasal süre içerisinde mahkeme önüne getirdiği, bu nedenle süresinde olduğu, her ne kadar davacı tarafça sağlanan portföy nedeniyle davalının önemli kazanımlar sağladığı iddiasında bulunulmuş ise de, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının bu iddiasında haklı olmadığı, zira davalının dava konusu portföyle ilgili önemli menfaatler elde etmediği, 2009 yılından itibaren davalının portföyden zarar etmesine yol açtığı, kaldı ki sözleşme ilişkisi devamınca hasar/prim oranı yüksekliği ve üretim yetersizliği nedeniyle davacı yararına denkleştirme tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, bu suretle davacının istemine ilişkin koşulların gerçekleşmemesi nedeniyle bu yönde ki isteminin reddinin gerektiği, sonucuna ve vicdani kanaatine varılmıştır (-bu hususta ki hesaplama tespit ve değerlendirmeler hususunda 15/04/2016 tarihli bilirkişi raporu uygun ve yerinde bulunmuş olup mahkememiz denkleştirme tazminatına hükmedilmesinin yanlar arasında 2007 yılında başlayan ticari ilişki de davalının önemli menfaatler elde etmemesi nedeniyle hakkaniyete uygun bulmamıştır-) Davacının komisyon alacağı istemine gelince, Davacı acentenin; Memur-Sen Memur Sendikaları Konfederasyonu ile yapılan sözleşme gereği daha önceki yıllarda yaptıkları Grup Ferdi Kaza Sigortası Poliçelerini 2013 yılında da kendileri tarafından yenilenmeleri gerekirken komisyon ödememek için davalının ... TAŞ'a yenilettiği iddiası gereğince ticari defter ve kayıtlar ile sigorta poliçe dökümlerine göre oluşturulan raporlarda açıklandığı gibi, Memur-Sen Memur Sendikaları Konfederasyonu'na ait 2013 yılı Grup Ferdi Kaza Sigortası Poliçelerinin tamamının 08/03/2013 tarihinde ... TAŞ tarafından yenilendiği, bitiş tarihinin 05/03/2014 tarihi olduğu, prim toplamının 31/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı ve mahkememizce kabul edildiği üzere 2.154.579,57 TL olduğu, taraflar arasında ki 19/11/2007 tarihli acentelik sözleşmesinin 25.maddesine göre ferdi kaza sigorta komisyonu oranının % 25 olduğu, sözleşmenin 26.maddesine göre komisyon miktarının net prim üzerinden hesaplanacağının kararlaştırıldığı, ancak davacı acentenin geçmiş yıllar komisyonunu % 20 oranı üzerinde tahsil ettiği, hal böyle olunca da komisyonun bu oran üzerinden hesaplanması gerektiği, bu suretle elde ki davada davacının talep edebileceği komisyon bedelinin 2.154.597,57 TL net pirimin % 20 si olan 431.915,91 TL olduğu, sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir. " gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının TTK'nın 122. maddesi kapsamında denkleştirme tazminatı isteminin, koşulları gerçekleşmemesi nedeniyle reddine, davacının komisyon bedeli isteminin kabulüne, 431.915,91 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davadaki iddialarını tekrarlamış ve talebe konu portföyün kârlılığının sadece davalı açısından ve davalının muhasebe kayıtlarına göre değerlendirilmesinin hatalı sonuca ulaşılmasına yol açtığını, bu projenin davalının tek başına değil, bünyesinde bulunduğu ... T.A.Ş.'nin de dahil olduğu bir proje olduğunu, yapılan protokollerin, sözleşmelerin Memur-Sen, ... Sigorta, ... T.A.Ş. ve müvekkili şirket tarafından dörtlü imza ile akdedildiğini, 11.07.2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan, 2012 yılına ait 05.03.2012 tarihli ek protokol nedeniyle davalı tarafından müvekkiline 2012 yılı için 100.000,00 TL ek komisyon ödendiğini, bu ödemeye ilişkin belgelerin de 11.07.2016 tarihli dilekçe ekinde sunulduğunu, bu bedelin 2012 yılında portföyden beklenenin üzerinde bir kâr elde edildiği için müvekkiline ek olarak ödendiğini, sırf bunun bile portföyün kârlı olduğunun göstergesi olduğunu, Hasar prim oranlarının yüksek oluşunun tamamen ...'dan kaynaklandığını, zira ... ürünlerini satın alan Memur-Sen üyelerine çok avantajlı (neredeyse %40-50'lere varan) indirimlerle sigorta ürünlerinin de satıldığını, ... Sigortanın bu işlemler nedeniyle zarar etmesinin mümkün olmadığını, ... tarafından Memur- Sen üyelerine satılacak olan ürünlerle ilgili alt yapı hazırlıklarının 2009 yılından itibaren Memur-Sen ve bağlı sendika üyeleri ile çalışanlarına yapılacak olan grup ferdi kaza sigortası protokollerinde yapıldığını, ...'tan hangi ürünü satın alan üyenin hangi sigorta ürününde avantaj elde edeceğinin bu protokollerde tek tek yazılı olduğunu, Dosyada üç ayrı heyet tarafından hazırlanmış, üç ayrı bilirkişi raporunun mevcut olduğunu, bu raporların tamamında sözleşmenin haksız bir şekilde feshedildiğinin belirlendiğini, ilk raporda davalı sigortanın portföyden önemli menfaat temin etmediği, portföyün zararlı olduğu tespiti yapılsa da sonrasında alınan diğer iki raporda portföy tazminatına hükmedilmesi gerektiğinin açıkça ortaya konulduğunu, gerekçeli kararda portföy tazminatı açısından ilk rapora itibar edildiği vurgulansa da niçin bu rapora itibar edildiğinin, bu rapor ile çelişen diğer iki rapora itibar edilmediğinin açıklanamadığını, Yukarıda anlatılan ... Sigorta, ..., Memur-Sen ilişkisinin ilk rapora yapılan itirazda dile getirildiğini, ancak raporu hazırlayan bilirkişilerden birinin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilmesi nedeniyle dosyanın ek rapora gönderilemediğini, bunun yerine yeni bir heyete gönderildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kısmi ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davadaki tüm talepler yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle müvekkil şirketin ... olan isminin ... Sigorta A.Ş. olarak değişmiş olduğunu, Istah dilekçesi ile arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle ıslahla arttırılan reddini talep ettiklerini, çünkü davacı ile müvekkil şirket arasındaki acentelik sözleşmesinin 28.01.2014 tarihinde sona erdiğini, davacı yanın 27.9.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile davada talep ettiği tutarı ıslahla arttırdığını, bahse konu komisyon alacağının zamanaşımına uğradığını, davacı dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuşsa da fazlaya ilişkin hakların da yine aynı dava açma süresi içinde kullanılması gerekirken kullanmadığından, fazlaya ilişkin hakları zamanaşımına uğradığını, Kararda hükmedilen komisyon tutarının yanlış ve hatalı olduğunu, çünkü mahkeme kararının gerekçe kısmında belirtildiği üzere, 2013 yılında davacı acentenin aracılığı olmaksızın tanzim edilen Memur-Sen Memur Sendikaları Konfederasyonunun Grup Ferdi Kaza Sigorta Poliçesine ilişkin komisyona hak kazandığına kanaat getirildiğinin ifade edilmesine rağmen, yanlışlık ve hata sonucunda, davacı acentenin 2013 yılı tüm prim üretiminin (2.154.597,57 TL) üzerinden komisyon alacağına hükmettiğini, oysaki davacı acentenin bu üretimin komisyonunu zaten aldığını -davada da- sadece kendisinin aracılık etmediği Memur-Sen Grup Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi komisyonunu talep ettiğini, bu nedenle hükmedilen tutarın mükerrer ve haksız olduğunu, bu hususun 15.04.2016 tarihli uzman bilirkişi raporunda, doğru tutar üzerinden hesaplandığını ve davacı acentenin 2013 yılı Memur-Sen Grup Ferdi kaza sigorta poliçesi için talep edilebilecek acentelik komisyon tutarının 162.340,50 TL olduğunu tespit ettiğini, Davacı acentenin aracılık etmediği Memur-Sen grup ferdi kaza poliçelerine aracılık etmiş olsaydı talep edebileceği maksimum tutarın 162.340,50 TL olduğunu, fakat esas mahkemesinin, hatalı ve eksik inceleme sonucu tanzim olunan 31.07.2017 tarihli rapora dayanarak yapmış olduğu hata ile davacının mükerrer ve fazla tazminat almasına olanak tanıdığını, Memur-Sen'in grup ferdi kaza poliçeleri ile diğer ilgili poliçelerinin yapılması, yenilenmesi hususlarında söz sahibinin Memur-Sen ve ... olduğunu, dava dosyasına sunulan 06.03.2015 tarihli protokol ile 2015-2019 yılları için söz konusu grup poliçelerinin yapılması hususunda, müvekkil sigorta şirketinin de devre dışı bırakılarak, ... Sigorta A.Ş. ile anlaşıldığını, 2014 yılından sonra, Memur-Sen poliçeleri ile ilgili olarak portföyün müvekkil şirkette olmadığını, sunmuş oldukları protokol ile portföyün ... Sigorta A.Ş. 'ye geçtiğini, davacı acentenin, müvekkil şirkete portföy bırakmamış olup tamamını başka şirketlere taşıdığını, Üçüncü ve son raporun gerek davacının gerek müvekkil şirketin sunduğu delil ve belgeler/kayıtlar incelenmeden eksik düzenlenmiş olup, eksiklikler giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, mahkemesince alınan ilk bilirkişi raporu olan 15.04.2016 tarihli uzman bilirkişi raporunun gerçek duruma en yakın rapor olmasına ve bu raporda tarafların sunduğu tüm delil ve belgelerin incelenmiş olmasına karşın hükme esas alınmamış olmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporları arasındaki çelişki, mübayenet ve eksiklikler giderilmeden ve özellikle son iki rapordaki eksiklikler giderilmeden (çünkü 2.raporun eksik ve hatalı olması nedeniyle 3. rapor alınmasına karar verilmiştir) davada karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Davacı acenteye, devre dışı bırakıldığını iddia ettiği Memur-Sen grup ferdi kaza sigorta poliçeleri komisyonu için ... T.A.Ş. tarafından 170.000 TL' lik ödeme yapıldığını, fakat davacı acentenin, ödemenin farklı bir amaç doğrultusunda yapıldığını öne sürdüğünü fakat bilirkişi raporunda da 2013 yılına ait komisyon bedellerinin 162.340,50 TL olarak belirlendiğini, davacı acentenin de sponsor bankadan 170.000,00 TL almış olduğunu, bu ödemenin ne adı altında verilirse verilsin komisyon bedellerine hizmet ettiğinin açık olduğunu, davacı acentenin bankadan müvekkil şirketin acenteliğini yaptığı dönemde bu ödemeden başka bir ödeme almadığını, İlk derece mahkemesinin tanık dinletme talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar vermeden karar verdiğini, özellikle bilirkişi incelemesinden önce tanıkları dinlenmiş olsaydı, davacı acentenin almadığını iddia ettiği komisyonu dolaylı olarak sponsor bankadan aldığı hususunun aydınlanmış olacağını, Feshin acentenin kusuru sonucu haklı nedenlerle yapıldığını, bu nedenle TTK'nın 122/3. maddesi kapsamında davacı şirketin denkleştirme tazminatı talep hakkı bulunmadığını, kanun koyucunun somut olayın özellikleri ve şartları hakkaniyete uygun düşüyorsa, acentenin tazminat talep edebileceğini kabul ettiğini, hakkaniyet çerçevesinde söz konusu denkleştirmenin uygulanacağının belirtildiğini, davacı acentenin daha sözleşme sona ermesinden önce müşteri çevresini başka sigorta şirketlerine kanalize etmiş olduğunu, davacı acentenin acenteliğini yaptığı ... Sigorta A.Ş., ... Sigorta A.Ş., ... Sigorta A.Ş., ... Sigorta A.Ş., ... Sigorta A.Ş. ile ... Sigorta (Yeni ünvanı ... Sigorta) A.Ş. Genel Müdürlüklerine müzekkere yazılarak davacı acentenin yıllar bazında yapmış olduğu tüm üretim miktarları liste ve icmal olarak istendiğinde, davacı acentenin müvekkili şirketteki üretiminin azaldığının, buna karşın diğer şirketlerdeki portföyünün ise arttığının görüleceğini, davacı acentenin acentelik sözleşmesinin feshedilmesinden önce aracılık ettiği poliçelerin yenilenmesi aşamasında yenilemeleri başka sigorta şirketlerinden yaptığının da tespit edildiğini, Portföyün acenteye ait olduğundan söz edilebilmesi için başlı başına ve ilk defa acente tarafından kazandırılmış bir portföy olması gerektiğini, oysa davacı acentenin devreden çıkarılarak devam ettiğinin ifade ettiği portföyün Banka'ya ait ve Banka'nın sponsorluğunda gerçekleşen bir portföy olduğunu, Denkleştirme alacağı talep edilebilmesinin bir diğer şartının da davacı acentenin aracılık ettiği poliçelerle ve arttırdığı portföyle ilgili olarak müvekkili şirketin kâr elde etmesi olduğunu, oysaki müvekkili şirketin davacı acentenin portföyünden zarar ettiğini, davacı acentenin yaptığı acentelik faaliyetleri ile ilgili olarak müvekkili şirketin ciddi şekilde zarar ettiğini, zararın giderilmesine yönelik olarak acente ile defalarca görüşmeler yapıldığını, sözlü bir aksiyon planı oluşturulduğunu, ançak ne yazık ki bu plana uygun bir üretimi acentenin gerçekleştiremediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kısmi kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve davacının ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davadaki tüm talepler yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak TTK'nın 122 ve Sigortacılık Kanunu'nun 23/16. maddesi uyarınca portföy tazminatı ve TTK'nın 121/4. maddesi ile Sigortacılık Kanunu'nun 23/15. maddesi uyarınca komisyon alacağının tahsili taleplerine ilişkin bir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi, yukarıda açıklanan gerekçelerle, portföy tazminatı talebinin reddine, komisyon alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisinde Memur-Sen, memur sendikaları konfederasyonu sigorta sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmenin taraflarının Memur-Sen ile Memur-Sen'e bağlı muhtelif sayıda sendika, ..., ... AŞ. ... Ltd. Şti. olarak gösterildiği, sözleşmenin süresinin 05/03/2011- 05/03/2013 tarihleri arasındaki iki yıllık süre olarak belirlendiği, 05/03/2011 tarihinde Memur-Sen, ... Sigorta ve ...'nın taraf olduğu ek protokol imzalandığı, protokolün 05/03/2011 tarihli sigorta sözleşmesinin 7. ve 9. maddesinde yer alan konular ile grup kaza ferdi sigorta poliçesi hariç olmak üzere sigorta kapsamında düzenlenen poliçenin net prim tutarları üzerinden ... tarafından Memur-Sen'e aktarılmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki "Temlik taahhüt ve kabul sözleşmesi" isimli belgede temlik verenin ..., temlik alanın ... oldukları, sözleşmenin konusunun 05/03/2011 tarihli sigorta sözleşmesine ek protokolün 5.maddesi gereğince Grup Marmara tarafından Memur-Sen'e aktarılacak tutarların teminatını oluşturmak üzere yapıldığı anlaşılmaktadır. 05/03/2019 tarihli isimli belgelenin acente sıfatıyla ... ve ... tarafından imzalandığı, söz konusu belgenin 05/03/2009 tarihli Memur-Sen Sendikaları Konfederasyonu sigorta projeleri kapsamında düzenlenecek poliçelerle ilgili çalışma koşullarına ilişkin olduğu görülmüştür. Yine dosya içerisinde acente sıfatıyla ... ve ... arasında 05/03/2011 tarihinde giren Memur-Sen sigorta sözleşmesinin devamı niteliğinde olan 05/03/2011 tarihli ek protokol kapsamında düzenlenecek poliçelerle ilgili koşullar belirlenmiştir. Taraflar arasındaki 19/11/2007 tarihli acentelik sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 7. maddesinde, acentenin sözleşme yapmak ve pirim tahsil etme yetkilerini devredemeyeceği, sözleşmenin 9. maddesinde acentenin sigorta acentesi dışında başka bir işle iştigal edemeyeceği, sözleşmenin 10. maddesinde acente kendisine tahsis edilen bölge dahilinde şirketin iznini almak şartıyla tali acentelik tesis edebilir veya kendi nam ve hesabına hareket eden vekil tayin edebilir hükmünün yer aldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesindeki yargılama aşamasında dosyaya kazandırılan 15/04/2016 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı şirketin ticari defterleri incelenmiş, bilirkişilerin davalının savunmalarında yer alan davacının hasar pirim oranının her dönem yüksek seyretmiş olduğuna ilişkin gerekçenin davalının hiçbir sebep göstermeksizin davacı acentanın sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmesine imkan veren bir gerekçe olmadığı, zira üretim yetersizliğinin 2013 yılına özgü bir durum olmadığı, üretim yetersizliğinin 2011 yılından itibaren yaşanan bir düşüşün sebebi olduğu, bu düşüşün ... nezdindeki üretime de yansıdığı, 2013 yılı üretim düşüklüğünün nedeninin ise grup ferdi kaza poliçelerinin davacı tarafından yapılmamasından kaynaklandığı, TTK'nın 122/1 ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 23/16. maddesine göre davalı ... şirketinin dava konusu portföy ile ilgili önemli bir menfaat elde etmediği, dolayısıyla somut olayda tazminat talep etme şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda davacı 2013 yılında yenileme ile ilgili komisyon bedellerini kendisine ödenmesini belirtmekle 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun 23/15 nolu bendine göre sigorta acentesinin acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyonu talep etmesinin mümkün olacağı, sonuç olarak davacının Memur-Sen konfederasyonu ve bağlı sendikalarının grup ferdi kaza poliçelerine ait 2013 yılı komisyon bedeli olarak 162.340,50 TL talep edebileceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Farklı bilirkişilerce dosyaya sunulan 31/07/2017 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; Memur- Sen konfederasyonuna ait 2013 yılı grup ferdi kaza poliçelerinin tamamının ... A.Ş. tarafından yenilendiği, poliçelerin başlangıç tarihinin 05/05/2013 bitiş tarihinin 05/03/2014 olduğu ve net pirim toplamının 2.154.579,57 TL olduğu hesaplanmıştır. Taraflar arasındaki 19/11/2007 tarihli acentelik "komisyonlar" bölümün 25. maddesinde ferdi kaza sigorta fonunun %25 gösterilmekle 26. maddede de komisyonun net pirim üzerinden hesaplanacağı düzenlenmiştir. Ancak bilirkişilerce davacı acentenin 01/01/2012- 31/12/2012 tarihli üretim listesi incelenmiş ve net pirimin 0,20 komisyon oranı üzerinden hesaplandığı anlaşıldığından, 2013 yılında ürettiği söz konusu poliçe toplamında yine bu oran üzerinden hesaplanmıştır. Böylece (2.154.579,57 * %20 : 431.915,91 TL) şeklinde değerlendirme yapılarak davacının hak ettiği komisyon bedeli 431.915,91 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı acentenin denkleştirme bedeli talep ettiği, davacı ile ... T.A.Ş. arasında 26/02/2013 tarihinde protokol imzalandığı, bu protokolün 3. maddesi kapsamında davacının vereceği operasyonel hizmet karşılığı ...'ın ödeyeceği aylık ücretin 14.170,00 TL olarak belirlendiği, davacının bu şekilde 170.000,00 TL tutarında operasyon ücreti aldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 2013 yılında ... A.Ş. tarafından davacıya ödenen 170.000,00 TL'nin davacı ... acentesinin talep ettiği komisyon tutarı ile bir ilgisinin olmadığı ve bunun haricinde tutulması gerektiği, davacı vekilinin talep ettiği denkleştirme bedelinin hesaplanmasında son beş yıllık üretim detayları göz önünde bulundurularak beş yıllık süre içerisinde taahakuk eden komisyon tutarlarının toplamının ortalaması hesaplanmış bu şeklide tutarın 2.757.957,52 TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde hesaplanan denkleştirme bedelinin beş yıl için olduğu düşünüldüğünde bir yıl için 551.592,50 TL tutarında denkleştirme tazminatının talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Dosya içerisindeki 03/12/2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ise; davacının 2010 , 2011, 2012 , 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde olduğu, davacının dava tarihi itibariyle davalıya 630,23 TL borçlu olduğu, davalının da 2010, 2011 , 2012 , 2013 ve 2014 defterlerinin lehine delil niteliğinde olduğu, davalı yanın bu yıllara ilişkin hesap ekstresini dosyaya ibraz etmediği, ancak cari hesap ekstresinin sunulması ile sonuca ulaşılabileceği yönünde değerlendirme yapıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesince taraflar arasındaki 19/11/2007 tarihli acente sözleşmesinin davalı yanca 07/03/2014 tarihinde feshedildiği, dosyadaki mevcut bilirkişi raporları doğrultusunda davalının feshinin haksız olduğu, davacının denkleştirme talebini bir yıllık yasal süre içerisinde talep ettiği, ancak dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzerine 2009 yılından itibaren davalının portföyden zarar etmesine yol açtığı, kaldı ki sözleşme ilişkisi devamınca davacıdan kaynaklı hasar/ prim oranı yüksekliği ve üretim yetersizliğinin oluştuğu, dolayısıyla 15/04/2016 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davacının denkleştirme tazminatı talebinin reddi gerektiği, davacının komisyon alacağı istemine ilişkin olarak ise davacının davasının kısmen kabulüyle 431.915,92 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine olduğu sonucuna varılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme tarihinin 19/11/2007 tarihli sözleşme olduğu, sözleşmenin tarafların iradesi ile yenilendiği ve davalı yanca 07/03/2014 tarihinde feshedildiği, eldeki davanın açılış tarihinin ise 04/03/2014 tarihi olduğu görülmektedir. Davalı vekili dosya içerisindeki beyanlarında; davacı acentenin ve müvekkili şirketin Memur-Sen grup ferdi kaza poliçeleri ile ilgili sözleşmede poliçe yenileme işlemlerinin yapılması hususunda bu işlemlere yön veren karar merci konumunda bulunmadıkları, zira bu hususlarda asıl söz sahibinin Memur-Sen ve sponsoru banka olduğu, ancak dilekçe yazılım tarihinde ellerine geçen 06/03/2015 tarihli protokolde de görüleceği üzere 2015 - 20 19 yılları arasındaki 4 yıllık süreç için Memur-Sen grup poliçelerinin yapılması hususunda ... Sigorta A.Ş. ile anlaşıldığını beyan etmektedir. Davalının dilekçesinin ekinde "Memur Sendikaları Konfederasyonu Grup Ferdi Kaza Poliçe Protokolü" isimli belgeyi ibraz ettiği, belge tarihinin 06/03/2015 olduğu, sözleşme konusunun Memur-Sen'e bağlı sendika üyelerinin grup ferdi kaza teminatı altına alınması kapsamında tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlemekten ibaret olduğunu, sözleşmenin tarihinin 06/03/2015 olduğu, sözleşmenin Memur- Sen, ..., ... A.Ş. tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davacının talebi aşılarak; dosyaya sunulan 31/07/2017 tarihli bilirkişi raporu karara esas alınmış, bu bağlamda, Memur-sen konfederasyonuna ait 2013 yılı grup ferdi kaza poliçelerinin tamamının ... A.Ş. tarafından yenilendiği gerekçesiyle, tüm poliçelerin başlangıç tarihinin 05/05/2013 bitiş tarihinin 05/03/2014 olduğu ve net pirim toplamının 2.154.579,57 TL şeklinde hesaplandığı anlaşılmış, bilirkişilerce davacı acentenin 01/01/2012 - 31/12/2012 tarihli üretim listesinde net pirimin 0.20 komisyon oranı üzerinden hesaplandığı belirtilerek 2013 yılında üretilen söz konusu poliçe toplamının da yine bu oran üzerinden hesaplanmıştır. Oysaki davacı vekilinin, dava dilekçesinde sadece kendisinin aracılık etmediği Memur-Sen Grup Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi komisyonunu talep ettiği görülmektedir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 15.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacı acentenin 2013 yılı Memur-Sen Grup Ferdi kaza sigorta poliçesi için talep edilebilecek acentelik komisyon tutarı 162.340,50-TL olarak hesaplanmış olup söz konusu tutarın, davacının kayıtlarında yer alan beş yılın ortalamasının alınması neticesi tespit edildiği anlaşılmaktadır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 23/15.maddesinde yapılan düzenlemede, ''Sigorta acentesi, acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde, sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyona hak kazanır." şeklinde düzenleme mevcuttur. Davacının 2013 yılından önceki son beş yıllık komisyon tutarının ortalaması davanın konusu değildir. Bu bağlamda; ilk derece mahkemesince yapılması gereken, davalının 2013 yılı Memur-Sen Grup Ferdi kaza sigorta müşterilerinin poliçelerinin fiiliyatta ne kadarını yenilemiş olduğunu ve bu sigorta sözleşmesine davacı aracılık etseydi ne kadar ücrete )komisyona) hak kazanacağının hesaplanmasından ibarettir. Diğer taraftan, ilk derece mahkemesi ilk iki raporu hüküm vermeye elverişle görmeyip üçüncü heyetten rapor almaya karar vermiştir. Üçüncü heyetin düzenlediği en son tarihli üçüncü raporunda davaya konu taleplerin değerlendirilebilmesi için davalı yanın cari hesap dökümünün dosyaya sunulması gerektiği, bu belgeler olmadığından bahisle hesaplama yapılamadığı belirtilmiştir. Her ne kadar davalı vekilince sözü geçen cari hesap dökümünün elektronik posta yoluyla bilirkişilere ulaştırıldığı hususunda beyanda bulunulmuşsa da ilk derece mahkemesince bu yönde bir ara karar kurulup, yasal sonuçları hatırlatılarak davalıya ait cari hesap dökümünün dosya içerisine kazandırılması suretiyle davalının 2013 yılında fiiliyatta ne kadar poliçe yenilemiş olduğu tespit edilmeli, davacının davadaki tüm talepleri tespit edilecek yeni olgulara göre yeniden değerlendirilmelidir. Davadaki tüm talepler, eksiklikler tamamlandıktan sonra üçüncü bilirkişi kurulu tarafından değerlendirileceği gibi, 2013 yılında ... A.Ş. tarafından davacıya ödenen 170.000,00 TL'nin davacı ... acentesinin talep ettiği komisyon alacağı ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek, yapılacak tespitlere göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdak i açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.