
Esas No: 2019/2511
Karar No: 2021/1691
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2511 Esas 2021/1691 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2511
KARAR NO: 2021/1691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/204 Esas - 2019/831 Karar
DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının çeşitli deniz malzemelerinin alım-satımı konusunda anlaştığını, anlaşma gereğince davalının, müvekkiline değişik tür ve sayıda deniz malzemesi vereceği, buna karşılık davacının da, davalı yana malların bedeli için 05/12/2016 vadeli 7.500-TL , 25/12/2016 vadeli 7.500-TL ve 31/12/2016 vadeli 6.500.-TL lik üç adette toplam 21.500-TL lik senetler vereceğini, müvekkilinin üç adet dava konusu bonoyu imzalayarak davalı yana teslim ettiğini, ancak davalı tarafından malların teslim edilmediğini ve akabinde söz konusu senetlerin davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı ve İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyaları ile takibe konulduğunu belirterek, borçlusu ..., lehdarı ... olan üç adet bono hakkında öncelikle takibin tedbiren durdurulmasına, yapılacak yargılama sonunda bedelsiz bonoların iptaline, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, iş kolunda satılan ürünlerin toptancılığını/tedarikçiliğini yaptığını, davacı tarafından müvekkiline sipariş edilen mallara ilişkin üç adet senet alındığını ve siparişe konu malların tamamına yakınının teslim edildiğini, müvekkilinin göndermiş olduğu bir takım ürünlerin satış sezonunun sonuna yaklaşması sebebiyle davacı tarafından iade edildiğini, en başta anlaştığı sipariş bedelini hazırda bulunan ürünlerden alarak dengelediğini, davacının peşinen 21.500-TL bedelli senet verdiğini, ilk başta sipariş ettiği bazı ürünleri değiştirterek toplamda KDV dahil olmak üzere 21.518,01-TL bedelli ürün satın ve teslim aldığını, davaya konu senetlerin 29 Haziranda alındığını, davacıya ürünlerin tamamının tesliminin 28/09/2016 tarihinde gerçekleştiğini belirterek, davasının reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/09/2019 tarih ve 2017/204 Esas - 2019/831 Karar sayılı kararı ile; " Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyaları, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Huzurdaki dava bir Menfi Tespit davası olup, davacı davalı ile deniz malzemelerinin alım-sanmı konusunda anlaşma yapıldığı ve bu anlaşma sonucunda davalıya 5/12/2016 vadeli 7.500.TL, 25/12/2016 vadeli 7.500-TL ve 31/12/2016 vadeli 6.500-TL olmak üzere üç adette toplam 21.500.-TL lik senet verildiği, ancak davalı tarafından herhangi bir mal teslim edilmediği iddiası ile davalı tarafından açılan takiplerin tedbiren durdurulmasına, yapılacak yargılama sonunda bedelsiz bonoların iptali talebinde bulunmuştur. Davalı ise; davacı tarafından sipariş edilen mallara ilişkin üç adet senet alındığı ve siparişe konu malların tamamına yakınının teslim edildiği, davacıya gönderilen bir takım ürünlerin satış sezonunun sonuna yaklaşması sebebiyle davacı tarafından iade edildiği, davacının en başta anlaştığı sipariş bedelini hazırda bulunan ürünlerden alarak dengelediği, davacının peşinen 21.500.-TL bedelli senet verdiği, ilk başta sipariş ettiği bazı ürünleri değiştirterek toplamda KDV dahil olmak üzere 21.518,01-TL, bedelli ürün satın ve teslim aldığı, ancak söz konusu senetlere ilişkin bedelleri ödemediği anlatımındadır. Davalı yan incelemeye katılmayarak herhangi bir ticari defter ve belge ibraz etmemiş olup, gerek cevap dilekçesinde ve gerekse 06/10/2016 tarihli Şüpheli - Müşteki İfade tutanağında da davacıya teslim ettiği ürünlere ilişkin 28/09/2016 sevk tarihli ...- ...-... seri numaralı üç adet İrsaliydi faturayı düzenlediğini iddia etmiş ise de dosyanın tetkikinde herhangi bir fatura, sevk irsaliyesi vs... rastlanılmamıştır. Davacı işletme defteri kullanmakta olup, davacı defterlerinde davalı tarafından düzenlenmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanılmadığı belirlenmiştir. Davalının söz konusu senetleri teslim almadığı yönünde taraflar arasında herhangi bir İhtilaf olmayıp, yine davalı tarafından açılan icra takibinde de davacı tarafından düzenlenen senetleri konu etmiş olduğu görülmektedir. Buna göre söz konusu senetlerin tetkikinde; 05/12/2016 tediye tarihli 7.500,00-TL, 25/12/2016 tediye tarihli 6.500,00-TL 31/12/2016 tediye tarihli 7.500,00-TL, toplam 21.500,-TL lik üç adet senet olduğu. Senetlerin keşidecisinin davacı ..., lehtarının ise davalı ... olduğu, Senetlerin üzerinde bedellerinin “...bedeli malen ahzolunmuştur...” şeklinde ibare bulunmaktadır. Ayrıca yine söz konusu senetlerin davacı tarafından davalıya 28/09/2016 tarihli tahsilat makbuzu ile teslim edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere taraflar arasında davaya konu edilen 05/12/2016 tediye tarihli 7.500,00-TL, 25/12/2016 tediye tarihli 6.500,00-TL 31/12/2016 tediye tarihli 7.500,00-TL, toplam 21.500,00-TL lik üç adet senetlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiği konusunda herhangi bir ihtilafın olmadığı anlaşılmış olup ancak davalının siparişe konu malların tamamına yakınının teslim edildiği iddiasını ispata yarar dosyada herhangi bir veriye rasdanmadığı gibi, davacı defterlerinde de davalı tarafından düzenlenmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya konu toplam 21.500,00-TL lık üç adet senetlerin keşidecisinin davacı ..., lehtarının ise davalı ... olduğu, senetlerin üzerinde “...bedeli malen ahzolunmuştur...” şeklinde ibare bulunduğu, söz konusu senetlerin davacı tarafından davalıya 28/09/2016 tarihli tahsilat makbuzu ile teslim edilmiş olduğu belirlenmiş olmakla bu senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı kanaatine varılmıştır. Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere davanın kabulü ile İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas ve İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında takibe konu 05.12.2016 tarihli 7.500,00-Tl lik, 25.12.2016 tarihli 6.500,00-Tl lik, 31.12.2016 tarihli 7.500,00-Tl lik olmak üzere toplam 21.500,00-Tl lik 3 bononun iptali ile davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. " gerekçeleri ile; " 1- İş bu davanın Kabulü ile İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas ve İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında takibe konu 05.12.2016 tarihli 7.500,00-Tl lik, 25.12.2016 tarihli 6.500,00-TL lik, 31.12.2016 tarihli 7.500,00-TL lik olmak üzere toplam 21.500,00-TL lik 3 bononun iptali ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Malen ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim edilmediğini borçlunun kanıtlamak yükümlülüğünde olduğunu, HMK'nın 190. ve 201. maddesine göre, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen iddiaların tanıkla ispat edilemeyeceğini, Bonoda kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağını, somut olayda; dava konusu senetlerde "...bedeli malen ahzolunmuştur..." kaydı bulunduğunu, malen ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiş sayıldığından alacaklı olarak müvekkilinin malı teslim ettiğini değil borçlunun malı teslim almadığını kanıtlamak zorunda olduğunu, ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile, ispat yükünün alacaklı olan müvekkilinde olduğu ve "...alacaklı tarafça malı teslim ettiğine dair her hangi bir belge sunulmadığı..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 03/05/2011 tarih ve 2010/11728 E, 2011/6063 K sayılı ilamı - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11/04/2018 tarih ve 2017/819 E. 2018/771 K sayılı ilamlarında da, ispat yükünün davacıda olduğunun kabulü gerektiğininin belirttiğini, bu nedenle malın teslim edildiği senedin üzerinde kayıtla da sabit olmasına rağmen malın teslim edilmediğini ispat edemeyen davacının salt savunması ve ticari defterleri esas alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu,Mahkemece ispat yükünün alacaklı olarak müvekkilinde olduğu kabulü ile oluşan sonuca göre karar vermesi ve davacı tarafın ticari defterlerinin kanuna uygun şekilde tutulup tutulmadığı saptanmadan hükme esas almasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun aynısı kopyalanmak suretiyle gerekçe oluşturulduğunu, ancak bilirkişi raporunun tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli rapor olmadığını, Davacı tarafın siparişi üzerine müvekkilince davacıya teslim edilen malların tamamının dosyada mübrez irsaliye fatura ile teslim edildiğini, halen bu malların davacı yedinde tutulduğunu, mahkemece yapılacak keşif ve haczedilen mallar üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılacak incelemede, İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası üzerinden yapılan haciz işleminde haczedilen malların müvekkiline ait olduğunun anlaşılacağını, hem sözlü hem de yazılı olarak mahkemeden talep etmelerine rağmen, mahkemece mahcuz mallar üzerinde inceleme yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, malların müvekkilince davacıya teslim edilen mallardan olup olmadığının ispatı açısından kendilerine imkan verilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alınacak mal karşılığı avans olarak verilen bonolardan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı ile deniz malzemeleri alım-satımı konusunda anlaştıkları, bu anlaşmaya göre davalıya 5/12/2016 vadeli 7.500.TL bedelli, 25/12/2016 vadeli 7.500-TL bedelli ve 31/12/2016 vadeli 6.500-TL bedelli olmak üzere üç adet toplam 21.500.-TL'lik bono verilmesine rağmen davalı tarafça mal teslimi yapılmadığı gibi bonoların icra takibine konu edildiği belirtilerek, söz konusu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiş, Davalı ise; davacı tarafından sipariş edilen mallara ilişkin üç adet senet alındığı, siparişe konu malların tamamına yakınının teslim edildiği, davacıya gönderilen bir takım ürünlerin satış sezonunun sonuna yaklaşması sebebiyle davacı tarafından iade edildiği, davacının en başta anlaştığı sipariş bedelini hazırda bulunan ürünlerden alarak dengelediği, davaya konu senetlerin 29 Haziranda alındığı, davacıya ürünlerin tamamının tesliminin 28/09/2016 tarihinde gerçekleştiği, ancak davacı tarafça söz konusu senet bedellerinin ödenmediği savunulmuştur. İstanbul 26. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı ve İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında takibe konu dava konusu senetlerin keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu ve senetlerde “...bedeli malen ahzolunmuştur...” kaydı bulunduğu görülmektedir. Yargıtay 19 HD.nin 2018/285 Esas, 2019/5221 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, TBK'nın 207/2 maddesine göre sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, satıcı ve alıcının edimlerini aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları, bu ilkenin aksini iddia edenin ispat yükü altında bulunduğu, bonoların kural olarak borcun ödenmesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, dava konusu bonoların ihdas nedeninin malen yazılı olmasının, bedelin mal teslimi suretiyle ödendiğine karine teşkil ettiği, bu durumda davacının, karinenin aksine olarak malın teslim edilmediği iddiasını kesin delille ispatlaması gerekmekle birlikte, davalının, dava konusu bonoları sipariş edilen mallara karşılık 29 Haziranda aldığı, davacıya ürünlerin tamamının tesliminin ise 28/09/2016 tarihinde gerçekleştiği şeklindeki savunmasına göre, bonoların mal teslim edilmeden, sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlandığı, bu durumda ispat yükü davalı tarafa geçtiğinden davalının mal teslimini ispatlaması gerektiği, bu hususta Uyap üzerinden cevap dilekçesi ekinde üç adet irsaliyeli fatura örneği ibraz edilmiş ise de, bu faturalarda teslim alan kısımlarının boş olduğu, davalının yemin deliline de dayanmadığı tespit edilmekle, dosya kapsamı ile davalının avans olarak aldığı bonolara karşılık mal teslimi yaptığını ispatlayamadığı, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olduğu, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 1.468,66 TL harçtan, davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan toplam 367,00 TL (44,40.TL+322,60.TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.101,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2021 tarihinde HMK' nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.