
Esas No: 2021/8752
Karar No: 2022/4370
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8752 Esas 2022/4370 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Hazine'nin tapu iptali ve tescil davası sonucunda Mahkeme, taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kaydedilmesine, diğer bölümünün kaydının bırakılmasına karar vermiştir. Ancak Yargıtay, yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Yargıtay'a göre, kesinleşen orman kadastrosu sınırları hiçbir merci ve makamın aplikasyonla bile değiştirme yetkisi bulunmadığından, kesinleşmiş tahdit haritalarına göre orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukuki durumu, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlara göre belirlenmelidir. Mahkeme, bozma kararına uyarak taşınmazın orman olup olmadığının keşif sonucuna göre karar verilmesine karar vermiştir. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır:
- 3402 sayılı Kanun'un 12. maddesinin 3. bendi: Taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğu iddiasıyla her zaman dava açılabileceği belirtilmektedir.
- 3116 sayılı Kanun: Yörede ilk orman kadastrosunun 1938 yılında bu kanuna göre yapıldığı ve tahditlerde sadece devlet ormanlarının belirlendiği ifade edilmiştir.
- 4785 sayılı Kanun: Kesinleşen tahdit haritalarına göre belirlenemeyen taşınmazların orman niteliği ve hukuki durumunun bu kanuna göre çözümlenmesi gerektiği belirtilmektedir.
- 5658 sayılı Kanun: Orman sınırları ve ormanların korunması hakkında düzenlemeler içermektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki tarihli karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; ''Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hükme yeterli olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda çekişmeli 1408 sayılı parselin 7.433,83 m2'lik bölümünün yörede 1938 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman tahdidi dışında kaldığı belirtilmişse de, bilirkişi raporuna eklenen krokili raporda, çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun'a göre yapılan tahdit haritasındaki konumu açıklanmamış, Orman İdaresi kadastro tutanaklarındaki tarifler ile ölçü değerlerinin zemine ne şekilde uygulandığı belirterek Yargıtay denetimine açık olacak biçimde rapor düzenlenmemiş 1985 yılında yapılan ilk orman kadastrosunun aplikasyonu ile 3116 sayılı Kanun'a göre yapılan tahdit haritasındaki hatların uyumsuzluğu görüldüğü halde bunun nedeninin açıklanmadığı; kesinleşen orman kadastro sınırları hiçbir merci ve makamın aplikasyonla bile olsa değiştirme yetkisinin bulunmadığı, aplikasyonun ilk orman sınırlandırmasına uygun olma zorunluluğu gözönüne alındığında, Yargıtay denetimine açık olmayan ve ilk tahdit haritası ile irtibatlandırılmayan krokiye dayanılarak hüküm kurulamayacağı, ayrıca, davanın sadece kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına dayalı olarak açılmayıp, parselin tamamı için devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile açıldığı anlaşılmaktadır. Hazine, 3402 sayılı Kanun'un 12. maddesinin 3. bendinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmadan taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğu iddiası ile her zaman dava açabileceği. Yörede ilk orman kadastrosu 1938 yılında 3116 sayılı Kanun'a göre yapılmış olup bu Kanun'a göre yapılan tahditlerde sadece devlet ormanları belirlenmiş olduğundan, 4785 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşan kesinleşmiş tahdit haritaları sınırlarına göre orman sınırı dışında kalan taşınmazların, orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakla bu haritalar yeterli olmadığı, bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı Kanun'lara göre çözümlenmesi gerekeceği bu nedenle yapılacak keşif sonucuna göre karar verilmesi'' gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda; dava konusu Sarıyer İlçesi ... Köyü Yerli Köy Çiftliği mevkiinde kain 1408 parsel sayılı 15.500,80 metrekare yüzölçümündeki arsa vasıflı taşınmazın 30.07.2009 tarihli bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 7.920,50 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; A harfi ile gösterilen 7.580,30 metrekarelik bölüm yönünden açılan davanın reddine ve bu kısmın aynı parsel numarası ile daha önce kayıtlı bulunduğu malikler adına kaydının bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 10.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.