
Esas No: 2022/748
Karar No: 2022/4261
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/748 Esas 2022/4261 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davanın konusu tapu iptali ve tescilidir. 109 ada 65 parsel çevresindeki taşınmaza ilişkin olan davanın kabulüne karar verilmiş, ancak Dosya incelendiğinde, tapuya kayıtlı olan taşınmazların Hazinenin satışına dayanan idari işlemle üçüncü kişi adına tescil edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Mahkeme, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş, ancak bu karar yanlıştır. Bu nedenle, davacıların temyiz itirazları yerinde bulunmuş ve yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi, 6292 sayılı Kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi ve 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ve dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kullanım Kadastrosu sırasında Adana İli ... İlçesi ... mahallesi çalışma alanında bulunan 109 ada 65 parsel sayılı 615,60 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın halen ... oğlu ... ...’in tasarrufunda bulunduğu olduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 24.10.2005 tarihinde tespit ve 24.04.2006 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 05.09.2013 tarihinde ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir. Aynı yer 109 ada 64 parsel sayılı 118,45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 24.04.2006 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 16.12.2013 tarihinde ... oğlu ... ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir. 2/B parsellerinin kullanıcı listesinde ise 109 ada 64 parselin beyanlar hanesindeki malikin ... oğlu ... olduğu belirtilmiştir.
Davacı ... oğlu ...; dava konusu 109 ada 65 parsel çinde davacıya ait çardak ve kullandığı yer olduğunu taşınmazına ilişkin 04.10.2010 tarihinde ecrimisil ödediğini, o tarihten bu yana da kullandığını ancak davacının yokluğunda taşınmazın ... adına yazıldığını , bu nedenle tapunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davacı 22.07.2015 tarihli keşif beyanında; her ne kadar 109 ada 65 parsel sayılı taşınmaza dava açmışsa da fen bilirkişisinden öğrendiğine göre evinin bulunduğu parselin 109 ada 64 parsel olduğunu, bu nedenle yapılacak olan keşfin 109 ada 64 parsel üzerinden yapılmasını ,ayrıca 109 ada 64 parselin maliki ... oğlu ... olduğundan davanın bu kişiye yöneltilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, Adana İli ... İlçesi ... mahallesi Vakıf mevkii 109 ada 64 parsel sayılı taşınmazın, ... oğlu ... adına olan tapusunun iptali ile ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline 28.08.2015 havale tarihli fen bilirkişisi Bülent Kılıç'ın raporunun kararın eki sayılmasına, karar kesinleştiğinde tescil işlemleri yapılmak üzere kararın bir suretinin Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş olup hüküm; davalı ... ... ve dahili davalı ... oğlu ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Mahkemece; 6292 sayılı Kanun gereğince davacı ... oğlu ... zilyetliğinde bulunan ve bilirkişi raporlarına göre kadastrodan önce yapmış olduğu içinde evi bulunan 109 ada 64 parseli satın alma talebinde bulunduğu, Milli Emlakça hazırlanan listede de dava konusu parselde kullanıcı olarak içerisinde bir katlı ev bulunduğu ve zilyetliğinde olduğu ... oğlu ...'in ecrimisil bedeli ödeyerek kullandığı, 6292 sayılı Kanun'a göre hak sahibi olarak ... oğlu ... olması gerekirken sehven yapılan bir yanlışlık sonucu ... oğlu ... adına 6292 sayılı Kanun gereği sehven satış işlemi yapıldığı, keşif sırasında dinlenen kadastro bilirkişisi, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, davacı tarafın evvelden beri bahse konu gayrimenkulde zilyetliğinin bulunduğu, düzenli bir şekilde yazları geldiği, 6292 sayılı Kanun'a göre hak sahibinin ... oğlu ... olması gerekirken bilirkişi, tanık beyanları, 2B gayrimenkul parsellerinin satımına ilişkin 2B ilan listesinde de açıkça görüleceği üzere dava konusu yerin davacı ... oğlu ... ‘e ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup işin esasına girecek şekilde hüküm kurulmuş olması yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacı eldeki davayı 25.02.2015 tarihinde açmış olup dava konusu 109 ada 64 parselin tamamı 6292 sayılı Kanun uyarınca 16.12.2013 tarihinde davalı ... oğlu ...’e satılarak tapuda adına tescil edilmiştir. Davacı eldeki bu davayı davalıya yapılan satış işleminden sonra açtığına ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
O halde mahkemece, az yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve dahili davalı ... oğlu ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.