(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2011/15469 E. , 2012/1552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.12.2005 gününde verilen dilekçe ve müdahil davacı tarafından 04.07.2006 gününde verilen dilekçe ile meranın aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davacının davasının kabulüne, müdahilin davasının reddine dair verilen 09.03.3011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi müdahil davacı vekili ve duruşmasız temyizi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.11.2011 günü mürafaa icrasından sonra dosyada görülen eksiklik nedeniyle evrak mahalline iade edilmiştir. Anılan eksikliğin giderilmesinden sonra dosya tekrar Dairemize gönderilmiş olmakla içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, 22 parsel sayılı merada yararlanma hakkının tespiti istemi ile ve Hazine davalı gösterilmek suretiyle ... tarafından açılmıştır.
Davalı Hazine, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddini savunmuştur.
Davaya asli müdahil olan ..., ... Köyünü hasım göstererek 22 parseldeki yararlanma hakkı üzerinde çıkartılan muarazanın giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, ... Köyünün Hazine aleyhine açtığı davanın husumet noktasından reddine, asli müdahil ... Köyü tarafından açılan ve kanıtlanmayan davanın reddine, 22 parsel sayılı meradan yararlanma hakkının ... Köyüne ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, müdahil davacı ... temyizi üzerine Dairemizin 08.05.2008 tarihli bozma ilamında özetle “ Dosyada yer
alan bilgi ve belgelerden 1957 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 2632 dönüm yüzölçümündeki 22 parsel numaralı taşınmazın dava dışı gerçek kişi adına tespit gördüğü, davalı Hazine’nin itirazı üzerine Kadastro Mahkemesince anılan parselin mera olarak sınırlandırıldığı, aidiyet belirlemesinin yapılmadığı görülmektedir. Davacı ... Köyünün davayı açmaktaki amacı 22 parselden mera olarak yararlanma hakkının tespitidir. Müdahil davacı ... Kişiliğinin, davaya müdahil olmasındaki kasıtta budur. Somut uyuşmazlıkta, yanlarca yetkili merci tarafından yapılmış tahsisin varlığı iddia ve ispat edilmediğinden, uyuşmazlığın 22 mera parselinde kadim kullanmanın hangi tarafa ait olduğunun saptanmasıyla giderileceğinde kuşku yoktur. Mahkemece taraf köylerden tanıklarının kimler olduğu sorulup saptanmamış, sadece yerel bilirkişi sözleriyle hüküm kurulmuştur. O nedenle, ilk olarak taraf köylerden bildireceklerse tanıkları sorulup saptanmalıdır. Bundan sonra yerinde yeniden keşif yapılmalı, civar köylerden seçilen ve taraflarla husumeti bulunmayan bilirkişilerde keşif yerinde hazır edilmeli, HUMK.nun 258. maddesi hükmünce bildirilecek tanıklar davetiye ile çağrılmalı, bunlar 259. madde gereğince keşif yerinde yasanın 265. maddesi hükmünce ayrı ayrı dinlenmeli, beyanlar arasında aykırılık olursa yüzleştirilmelidir. …tüm bun yönler bir yana bırakılarak eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. …..” denilmiştir.
Bozma sonrası mahkemece; davacının davasının kabulü ile 22 parsel nolu meranın ... Köyüne aidiyetinin tespitine, müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.
Hükmü, müdahil davacı ... ve Hazine vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre müdahil davacı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Hazine vekilinin temyiz itirazına gelince;
Dava konusu 22 parsel numaralı taşınmaz, Kadastro Mahkemesince mera olarak sınırlandırılmıştır. Taşınmazın niteliğinin mera olduğu kesinleşen karar ile sabittir. Dava konusu taşınmazın mera olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı Hazine aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddi gerekirken, mahkemece çekişme konusu yapılmadığı halde “meranın çıplak mülkiyeti Hazine’ye ait olduğundan, davalı Hazine’nin husumet itirazlarının kabul edilmediği” gerekçesi ile Hazine aleyhine açılan davanın da kabul edilerek hüküm tesisi
doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nun 438/VII maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle müdahil davacı ... köyünün bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının üçüncü paragrafı olan “Müdahil ... Köyünün davasının reddine” cümlesinden sonra gelmek üzere, dördüncü paragraf olarak “Davacı ... Köyünün, davalı Hazine aleyhine açtığı davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine” yine beşinci paragraf olarak “Kendini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 1.100 TL vekalet ücretinin davacı ... Köyünden alınarak davalı Hazineye verilmesine” cümlelerinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 825.00 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı ... Köyünden alınarak davalı Hazine’ye verilmesine, 825.00 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin de müdahil davacı ... Köyünden alınarak davacı ... Köyüne verilmesine, 07.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.