
Esas No: 2019/1166
Karar No: 2021/1399
Karar Tarihi: 18.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1166 Esas 2021/1399 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1166
KARAR NO: 2021/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2014/811 Esas - 2018/1397 Karar
TARİHİ: 24/12/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı her iki taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı ...'in ve davalı ...'un müflis ... A.Ş.'nin ortakları ve eski yönetim kurulu üyeleri olduklarını, şirketin 2001 yılındaki ekonomik kriz nedeni ile nakit sıkıntısı içine girdiğini ve iflasına karar verildiğini, şirketin kamuya ve bankalara olan borcu nedeni ile davacının maaşına ve gelirine haciz konulup tahsilat yapıldığını, bir kısım şirket borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini, davalının yönetim kurulu başkanı olmasına rağmen kamu borclarının ödenmesi için gayret göstermediğini, müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı borçlardan davalının da sermaye payı oranında sorumlu olduğunu ve davacıya borçlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, şimdilik 100.000 TL'nin davacının ödeme yaptığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının ancak şirkete rücu talebinde bulunabileceğini, müvekkilinden isteyemeyeceğini, husumet itirazları bulunduğunu, davacının ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, ödeme yapmasının sadece kendi kusur ve hatasından kaynaklandığını ve bu hatadan doğan zararı davalıya yöneltemeyeceğini, davacının hem müflis şirketten hem de müvekkilinden mükerrer tahsilat yapmak istediğini, bunun kabul edilemeyeceğini, iflas tarihinden sonra doğan vergi borçlarının rücu edilemeyeceğini, ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalının Müflis B... A.ş nin ortakları oldukları, Davacı ... in müflis şirketin iflas tarihi olan 13/08/2003 den önceki kamu borçları ile icra takip dosyalarına şirket adına yaptığı ödemelerden diğer şirket ortaklarının da sorumlu olacağı, davacı şirket ortağı ... in müflis şirketin borçlarını İstanbul ... İcra dairesinin ... esas sayılı dosyasına 1.273.261,58 TL ve İstanbul ... icra dairesinin ... Esas sayılı dosyasına 26.161,85 TL olmak üzere toplam 1.299.423,43 TL’olarak ödediği,ödenen1.299.423,43 TL’den davalı şirket ortağının ¼ ortaklık payına düşen 324.855,85 TL miktarında sorumlu olacağı, Davacının kamu borcu olarak ödediği 81.436,28 TL’den iflas masası tarafından kabul edilmeyen 22.352,80 TL miktarından ise; davalı şirket ortağının görev yaptığı 02/11/1999-30/05/2003 dönemi için 1 pay, 30/05/2003-18/08/2003 dönemi için 1 pay olmak üzere 2/8’ e isabet eden 5.588,20 TL den de sorumlu olacağı anlaşılmıştır..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 330.444,05 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesi de incelendiğinde dava dilekçesinin tamamının vergi borçlarına ilişkin izahlardan oluştuğunu, kredi borçlarına ilişkin olarak hiçbir izah ve talep bulunmadığının görüleceğini, Dava dilekçesi ile talep edilmeyen bir hususun ıslah dilekçesi ile talep edilmesinin mümkün olmadığını, Hukuk Genel Kurulu kararları ve Yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu, buna ilişkin olarak ıslah dilekçesine itiraz edilmiş ve davacının dava dilekçesi ile talep etmediği bir hususu ıslah dilekçesi ile talep edemeyeceğinin belirtildiğini, mahkemece bu kısım itirazlar ve talepler değerlendirilmeksizin hüküm tesis edilmiş olup, kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Müvekkilinin vergi borçlarından sorumlu olmadığına ilişkin mahkeme kararı olmasına rağmen bu husus göz ardı edilerek hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ve müvekkilin eşi ... tarafından ödenen borçlar dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, bu itirazlar değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiğini, Zamanaşımı definde bulunulduğunu, mahkemece zamanaşımı definin karara bağlanmaksızın hüküm kurmasının doğru olmadığını, zamanaşımı itirazları kapsamında davanın reddi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kredi borçlarının ve kamu borçlarının rücu edilebileceği gerekçesiyle iş bu kısmen kabul hükmünü kurduğunu, ancak fazlaya ilişkin istemin reddi kararıyla ilgili olark mahkemece herhangi bir gerekçe tesis edilmediğini, hangi gerekçeyle bilirkişi raporunda belirlenen fazlaya ilişkin tutarın hüküm altına alınmadığının açıklanmadığını, davanın tümüyle kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı müflis şirketin davacı tarafından ödenen kamu ve kredi borçlarının, şirket yönetim kurulu üyesi ve kredi borçlarının müteselsil kefili olan davalıdan rucuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın ıslah doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılama sürecinde alınan ve mahkemece hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporlarında, davacı tarafından İstanbul ... İcra müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında davacı tarafından yapılan 1.273.261,58 TL ile İstanbul ... İcra müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında davacı tarafından yapılan 26.161,85 TL ödemelerin 1/4'ü olan 324.855,85 TL ile İstanbul ... icra müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında 156.797 TL ve yine İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında 178.140 TL olarak yapılan ödemelerden 1/5 oranıyla belirlenen 70.005,40 TL'nin, ödenen vergi borçları için ise yönetici olan davalının 1/8 oranında sorumlu olup, 10.000 TL olmak üzere, davacının müteselsil kefalet nedeniyle 394.861,25 TL ödenen kredi borcu 10.000 TL de yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ödenen kamu borçlarından müteselsil sorumluluk nedeniyle rucu edilebilecek alacak tutarının 304.861,25 TL olarak belirlendiği, bu doğrultuda davacı yanca 25.01.2018 tarihli dilekçe ile ıslah edildiği anlaşılmıştır. Davalı yanca ıslah dilekçesi üzerine zamanaşımı definde bulunulmuş olup bu konuda mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, zamanaşımı defi konusunda ara karar veya gerekçeli kararda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, zamanaşımı defi karara bağlanmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında; "Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez," denilmiştir. HMK'nın 142. maddesindeki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararına göre mahkemenin zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olduğundan, bu yöndeki davalı vekili istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Mahkemece rucu edilebilecek alacak tutarı belirlenirken mahkeme gerekçesinde davacının kamu borcu olarak ödediği 81.436,28 TL'den iflas masası tarafından kabul edilmeyen 22.352,80 TL'nin esas alındığı belirtilmiş, ancak gerekçede buna ilişkin olarak delil gösterilen iflas müdürlüğünün 19.12.2018 tarihli müzekkere cevabında davacının kayıt kabulünü istediği 81.436,28 TL'nin müflis şirket iflas masasına kaydının reddinin kararlaştırıldığı bildirilmiştir. Bu kapsamda mahkemece bu tutar dikkate alınarak rucuu benimsenen 5.588,20 TL yönünden karar verildiği anlaşılmıştır. Yine mahkemece hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporundaki tespit ve rucu edilebilecek tutar dışında davanın 330.44,05 TL yönünden kabulüne karar verilmiş ise de bilirkişi raporunda rucuya esas olabilecek tutar hesabında İstanbul ... icra müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında 156.797 TL ve yine İstanbul ... icra müdürlüğünün ... E sayılı dosyasında 178.140 TL olarak yapılan davacı ödemelerden 1/5 oranıyla belirlenen 70.005,40 TL yönünden talep ve davanın reddi gerekçesi açıklanmamıştır. Buna göre, Anayasa'nın 141 ve HMK'nın 297. maddelerinin amaçladığı manada ıslah doğrultusunda talep edilen alacak tutarının reddedilen tutarları yönünden gerekçeli bir kararın varlığından söz edilemeyecektir. Kararın gerekçesiz olması ise adil yargılanma hakkı ihlali niteliğindedir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında yeterli gerekçe bulunmadığı, delillerin yeterince değerlendirilmediği ve ayrıca zamanaşımı defi hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığından, HMK'nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının, talep halinde iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK'nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.11.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.