
Esas No: 2019/463
Karar No: 2021/1962
Karar Tarihi: 18.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/463 Esas 2021/1962 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/463 Esas
KARAR NO: 2021/1962
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2014/702 E. - 2018/790 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu çek aslının müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, müvekkili şirket adresinde 28/04/2013 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, savcılık tarafından iddianameye konu hırsızlık olayından sanıkların 24/05/2013 tarihinde tutuklanmış olup, yargılamalarının tutuklu olarak devam ettiğini, takibe konu çekin de bu çeklerden biri olduğunu, imzaya itiraz ile söz konusu takibin iptali ve hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi sunmuş olup, 21.380,00 TL üzerinden açılmış olan menfi tespit davasında 228.620,00 TL ilave ederek dava değerini 250.000,00 TL'ye tamamlamış davaya 250.000,00 TL üzerinden devam edilmesini, 22.000,00 TL bedelli çek yönünden borçlu olmadıklarının tespiti ile maddi tazminat talebin bulunduklarını beyan etmiştir. Ayrıca davalının kötüniyetli olduğunu, başlatılan takip haciz ve icra işlemleri nedeniyle zararının doğduğunu ileri sürmüştür. Davacının ıslah dilekçesinde bu çerçevede menfi tespit talebinin yanında İİK 72/5 kapsamında kötüniyet tazminatı talebinde bulunduğu, zarar talebinin alacağın %20'sinden fazla olduğu gözetildiğinde bu zarar tutarı yönünden davayı ıslah etmek zorunda kaldığı kanaatiyle ıslah dilekçesi sunmuş ve ıslah harcı yatırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkil şirkete karşı açılabilmesinin mümkün olmadığını, çekin faktoring sözleşmesi kapsamında mevzuata uygun olarak temlik alındığını, 6361 Sayılı Kanun'un 9/3 maddesi gereğince, çeki düzenleyen ve önceki hamiller arasındaki defi ve itirazların faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceği, davanın reddi ile davacının %20''den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17.07.2018 tarih ve 2014/702 Esas - 2018/790 Karar sayılı kararıyla; "Davacının hırsızlık ve imza sahteliği nedeniyle icra dosyası, icra mahkemesi tarafından imzaya itiraz üzerine takibin durdurulmasına ilişkin mahkeme dosyası davacıya ait samimi imza örnekleri ile takip konusu çek aslı temin edilerek imza incelemesi yaptırılmış olup, alınan adli tıp raporunda çekteki imzanın davacı şirketin temsilcisine ait olmadığı anlaşılmış, bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan davacının tazminat talebi İİK 72/5 kapsamında bulunan tazminat talebidir. Kötüniyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede davalı finans kuruluşunun kanun ve sözleşme çerçevesinde faktoring işlemi yaparak çeki teslim aldığı, yapılan işlemin kanuna, yönetmeliklere ve sözleşmeye uygun olduğu, davacının işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının ve çekteki imzanın sahte olduğunu, çeki faktoring işlemine konu etmeden önce bildiği veya bilebilecek olduğu kanıtlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı kanaatiyle bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Bir an için davacının talebinin kötüniyet şartına bağlı olmayan haksız haciz, haksız ihtiyati haciz vs. nedeniyle maddi tazminat talebi olduğu, BK 49 ve devamı maddeleri çerçevesinde genel hükümlere göre değerlendirilmesi gereken bir tazminat davasının ıslah ile menfi tespit davasının yanına eklendiği düşünülse dahi, bu tür bir maddi tazminat talebinin ıslah ile menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) talebine ve kötüniyet tazminat talebine eklenemeyeceği, çünkü burada özel bir kötüniyet tazminatı (İİK 72/5) düzenlendiğinden genel hükümlere göre açılacak bir tazminat davasının bu davanın konusu olmayıp ayrı bir dava konusu edinmesi gerektiği gözetildiğinde ıslahın geçerli olmadığını, usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla davacının ıslah talebinin reddine karar vermek gerekmiş, ancak davacının ıslah harcı olarak yatırdığı harcın bir kısmı tamamlama harcı olarak kabul edilmek suretiyle dava konusu çekin 22.000,00 TL olduğu ancak dava değerinin dava dilekçesinde 21.380,00 TL olduğu gözetilerek peşin harçtan bu tutar mahsup edilmesine" karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Davalı tarafın takip konusu çekin çalıntı olduğunu bilmesine rağmen, müvekkilin tüm mal varlığına haciz koydurarak, işletmeyi ticari faaliyette bulunamaz hale getirdiğini, Tazminata dair talebin İİK.72/5 maddesindeki kötü niyet tazminatı olduğunu, BK.49'a göre bir tazminat taleplerinin olmadığını, mahkemenin bu konudaki yorumunun da hatalı olduğunu, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin icranın durdurulması kararına rağmen davalının ihtiyati haciz isteminden vazgeçmeyerek haciz işlemlerini sürdürdüğünü, bu nedenle davalı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesi gerekirken mahkemenin ret kararı vermesinin hatalı olduğunu." beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Davacının kötüniyet tazminatı talebinin haksız olup, mahkemenin bu konudaki ret kararının yerinde olduğunu, ancak mahkeme tarafından ayrıntılı inceleme ve açıklama yapılmayan Adli Tıp Kurumu raporuna istinaden menfi tespit kararı verilmesinin hatalı olduğunu," beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası (davaya konu). *İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/1058 Esas sayılı dosyası (imza sahteciliği nedeniyle davanın kabulüne, icranın durdurulmasına dair. Karar üzerine icra takibinin 03.02.2014 tarihinde durdurulduğu.).
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit ve kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, "... alınan adli tıp raporunda çekteki imzanın davacı şirketin temsilcisine ait olmadığı anlaşıldığından davacının menfi tespit talebinin kabulüne; davalının faktoring işlemi ile çeki teslim aldığı, yapılan işlemin kanuna, yönetmeliklere ve sözleşmeye uygun olduğu, davalının çekteki imzanın sahte olduğunu, çeki faktoring işlemine konu etmeden önce bildiği veya bilebilecek olduğu kanıtlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine; Davacının talebinin kötüniyet şartına bağlı olmayan haksız haciz, haksız ihtiyati haciz vs. nedeniyle maddi tazminat talebi olduğu, BK 49 ve devamı maddeleri çerçevesinde genel hükümlere göre olduğu düşünülse dahi; İİK.72/5 maddesinin özel tazminat hükmü olması nedeniyle bu talebin de yerinde olmaması nedeniyle usulüne uygun olmadığı anlaşılan davacının ıslah talebinin reddine" karar verilmiştir. Hüküm her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya ve takibe konu 16.11.2013 keşide tarihli ve 22.000,00 TL tutarlı çekin keşidecisi görünen davacının imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit davasını açtığı, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin 08.01.2018 tarihli raporu ile icra hukuk dosyası kapsamında yaptırılan inceleme ve tespitler sonucunda, çekteki imzanın davacıya ait olmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin menfi tespit talebinin kabulüne dair kararının isabetli olması nedeniyle, davalının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı kötüniyet tazminatı talebinin İİK.72/5 maddesine dayalı olduğunu ve haksız takip nedeniyle uğradığı zarar miktarının fazla olduğundan bahisle ıslah dilekçesi ile 228.000,00 TL tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece kötüniyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirme sonucunda, "Davalı finans kuruluşunun kanun ve sözleşme çerçevesinde faktoring işlemi yaparak çeki teslim aldığı, yapılan işlemin kanuna, yönetmeliklere ve sözleşmeye uygun olduğu, davacının işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının ve çekteki imzanın sahte olduğunu, çeki faktoring işlemine konu etmeden önce bildiği veya bilebilecek olduğu kanıtlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine" karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 1.502,82 TL harçtan, peşin alınan 375,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.127,12 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/11/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.