9. Hukuk Dairesi 2014/2875 E. , 2014/3801 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.11.2012 gün ve 2012/18505-39018 sayılı kararı ile davacı vekilinin temyiz isteminin tefhime göre süresinde olmadığı gerekçesi ile reddine, davalı vekilinin temyizi yönünden ise “somut uyuşmazlıkta kararın gerekçesinde de açıklandığı üzere davacı işçinin işyerinde 21/03/2011 tarihinde iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı, işveren tarafından iş sözleşmesi feshinin 14/09/2011 tarihinde davacıya işçiye bildirildiği, bu tarihe göre davacı işçinin davalı işveren nezdinde hizmetinin altı aydan az olduğu buna göre davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı” gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozulmasına ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili bu kez iş sözleşmesinin rapor bitimi 26.09.2011 tarihinde işe alınmamak sureti ile feshedildiğini ve 6 aylık kıdemin dolduğunu, tutanağın sonradan tanzim edildiğini, kısa karar ile gerekçeli karar arasında fark olduğunu ve gerekçeli kararın temyiz edildiğini, temyizin süresinde olduğunu, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığını düzeltilmesini talep etmiş olup, davacı vekilinin kararın gerekçesini temyiz ettiği ve gerekçeli kararın tebliğine göre temyizinin süresinde olduğu ve Dairemiz kararının davacı vekilinin temyizinin süresinde olmadığı gerekçesi ile reddi kararının maddi hataya dayandığı anlaşıldığından Dairemizin 21.11.2012 gün ve 2012/18505 Esas 2012/39018 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildirimin yapıldığı tarihte aynı işverene ait işyeri veya işyerlerinde fasılalı da olsa iş ilişkisine dayalı kıdeminin en az altı ay olması gerekir.
İşçinin 6 aylık kıdem hesabına deneme ve askıda kalan süreler de dahil edilir. Başka bir anlatımla bu hesapta fiili çalışma süreleri mutlak olarak aranmaz. Aynı Kanunun 66’ncı maddesinde belirtilen çalışma süresinden sayılan haller altı aylık kıdemin sayılmasında dikkate alınacaktır. İşçinin feshe karşı koruyan hükümlerden yararlanabilmesi için, altı aylık kıdem süresini aynı işveren nezdinde iş sözleşmesine dayanan iş ilişkisi içersinde geçirmiş olması zorunludur.
Kanunda kıdemin esas alındığı haklarda, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izinlerde kıdem başlangıcı için, iş sözleşmesinin yapıldığı tarih değil; işçinin eylemli olarak işe başladığı tarih gözönünde tutulduğu için iş güvencesine ilişkin kıdemin başlangıcında da işe başlama tarihinin dikkate alınması uygun olacaktır. İşverenin işi kabulde temerrüde düşmesi
veya işçinin hastalanması, kıdem süresinin başlangıcını engellemez, kıdem işlemeye başlar. Ancak, işçi, kusuruyla işe geç başlarsa, fiilen işe başladığı tarih, altı aylık sürenin başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
Kanun altı aylık kıdemi olan işçilerin iş güvencesinden yararlanacaklarını öngördüğüne göre, bu sürenin fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarihte doldurulmuş olması şarttır. Sürenin bildirim önelleri sonunda dolacak olması, güvenceden yararlanabilmek için yeterli değildir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (05.05.2008 gün ve 2007/33471Esas, 2008/11128 Karar sayılı ilamımız).
Dosya içeriğine göre davacının fesih bildirimi yapıldığı tarih ile bu tarihe göre alt aylık kıdeme tabi olup olmadığı ve dolayısı ile iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı tartışma konusudur.
Davacı vekili, 21.03.2011 tarihinde işe giren davacının rapor bitimi olan 26.09.2011 tarihinde işe alınmayarak iş sözleşmesinin bu tarihte feshedildiğini ve davacının altı aylık kıdeme sahip olduğunu, davalı ise davacının iş sözleşmesinin 14.09.2011 tarihinde feshedildiğini ve bu tarihte yapılan fesih bildirimini tebliğden imtina ettiğini savunmuştur. Mahkemece bu durum açıklığa kavuşturulmadan, ancak davacının 21.03.2011-14.09.2011 arası işyerinde çalıştığı ve iş sözleşmesinin geçerli nedene dayanmadığı kabul edilerek feshin geçersizliğine karar verilmiştir. Aslında bu kabule göre davacının işyerinde altı aylık kıdeme sahip olmadığı açıktır. Ancak davacı bu tarihte fesih bildirimi tebliğ edilmediğini, hastalığı nedeni ile rapor aldığını ve rapor bitimi 26.09.2011 tarihinde işe alınmayarak iş sözleşmesinin bu tarihte sona erdirildiğini iddia etmiş ve bu iddiası ile ilgili ... raporunu ibraz etmiştir. Davalı ise dosyaya davacının iş sözleşmesinin feshedildiğine dair bildirimi 14.09.2011 tarihinde tebliğden imtina ettiğine dair tutanak ibraz etmiştir. Kayıtlara göre 14.09.2011 tarihinde saat 09.03 te işe giren davacı saat 11.40 gibi işten ayrılmıştır. Fesih bildirim tutanağında ise davacının saat 11.00 de yapılan fesih bildirimini tebliğden imtina ettiği belirtilmiştir. Tebliğden imtina tutanağının düzenleyen kişiler tanık olarak dinlenmemiştir. Konunun aydınlığa kavuşması için tebliğden imtina tutanağını düzenleyenler tanık olarak dinlenmeli, fesih bildirim tarihi ve fesih tarihi açıklığa kavuşturulmalı ve fesih bildirimi tarihinin 14.09.2013 tarih olduğunun saptanması halinde davacının altı aylık kıdem koşulu gerçekleşmediğinden ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanmayacağından davanın reddine, aksi halde ise önceki karar gibi hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda belirtilen gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.02.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.