14. Ceza Dairesi 2016/8956 E. , 2020/4700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınıp, sanık müdafisinin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi gereğince reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:
Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında müsnet suçu değişik zamanlarda birden fazla işlediğinin tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, temel cezanın zincirleme suça ilişkin TCK"nın 43/1. maddesi ile artırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Muhakeme safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda gösterildiği, eleştiri dışında hükmedilen cezanın nevi ve miktarı itibarıyla kanuni sınırlar içinde tayin edildiği anlaşıldığından, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafisinin yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103,104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.11.2020 tarihinde Başkan ...’ün karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Mağdurenin öz amcası olan sanığın yaklaşık sekiz yıldır kendisini muhtelif yerlere götürerek cinsel istismarda bulunduğu iddiası karşısında, bu süreçte ailecek ve tek olarak sanıkla görüşmeye devam ettiği ve istismar iddiasından kimseye bahsetmediği, hatta şikayet tarihinden önce sanıktan okuluna gelerek yaşadığı disiplin süreci nedeniyle öğretmeni ile görüşmesini istediği, mağdurenin celsede soruşturma beyanından farklı anlatımlar yaptığı, dosya kapsamındaki mevcut adli raporlar ile sanığın cinsel organında ve sağ böbrek lojunda ilk bakışta dikkat çeken yara nedbesi olduğu nazara alındığında mağdurenin yaşadığını iddia ettiği olaylar doğrultusunda bu izleri görmemesinin mümkün olmadığı ancak celsede kendisine sorulduğunda sanığın cinsel bölgelerinde hatırladığı bir özellik olmadığını beyan ettiği, mağdurenin sanığın kendisine attığını iddia ettiği cinsel icerikli mesaj ve fotoğraf kayıtlarına telefonunda yapılan bilirkişi incelemesinde rastlanmadığı, aleyhe dinlenen tanık beyanlarının da olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmaması karşısında sanığa isnat olunan suçların işlendiğine dair dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından sanığın atılı suçlardan beraat etmesi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.