17. Hukuk Dairesi 2014/3468 E. , 2015/11290 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili davalılar ... ve ... vekilince istenmiş davalı ... vekilince duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 27.10.2015 Salı günü davacı asıl ... ve vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... geldi. Diğer davalılardan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asıl ve vekili ile davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazdaki hissesini 19.2.2010 tarihinde davalı ..."a sattığını, satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep etmiş, 1.10.2012 tarihli dilekçesi ile davanın yasal dayanağının İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olduğunu açıklamış, 4.7.2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazdaki hissenin davalı ... tarafından 22.2.2010 tarihinde borçlunun kardeşi ..."ya satılmış olması nedeniyle ..."nın davaya dahil edilmesini, 12.2.2013 ve 26.2.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından satılmış olması nedeniyle davaya tazminat davası olarak devam ettiklerini, takip miktarı olan 120.000 TL"nin takip tarihinden itibaren işleyecek faiz, masraf ve vekalet ücretiyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ... vekili, davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, süresinde açılmadığını, aciz belgesi sunulmadığını, menfi tespit davası açtıklarından sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava dilekçesindeki hukuki sebebin açıklanması gerektiğini, dava konusu taşınmazı iyiniyetle aldığını ancak borçlunun kardeşi ..."ın isteği üzerine ona geri sattığını, iptal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı ... vekili, dava konusu taşınmaz hissesini iyiniyetle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dahili davalının başlangıçta davada taraf gösterilmediği, daha sonra harçsız dilekçe tebliği ile adına tebligat yapıldığı, usul hükümleri gereğince dahili davalı hakkında ayrı bir dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmesi veya harçlandırılmış dilekçe ile davaya dahil edilmesi gerektiği ancak bu usul kurallarına uyulmadığı, bu durumda dahili davalının davada taraf sıfatı bulunmadığından dahili davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davalı ..."a yapılan satış işleminin borçluya vekaleten dahili davalı ... tarafından yapılması, iki satış arasında üç gün gibi kısa bir süre olması nedeniyle bu işlemlerin danışıklı olduğu, iyiniyetten söz edilemeyeceği, davalı ..."ın kötüniyetli olarak yapılan devirlere aracı olduğu gerekçesiyle davalı ... ve ... yönünden dava ve ıslahın kabulü ile 120.000 TL"nin 29.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar ... ve borçlu ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde takip konusu alacağın 15.10.2006 tanzim tarihli senetle doğduğu, borçlu hakkındaki ... takibinin kesinleştiği, 18.6.2012 tarihli 315.765,73 TL üzerinden aciz belgesi düzenlendiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, dolayısıyla dava ön koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı kötüniyetli 4.kişiye davasını yöneltmek istediğinde ona karşı ayrı bir dava açarak ilk dava ile birleştirilmesini isteyebileceği gibi 3.kişiye karşı açtığı davada harçsız olarak vereceği dahili dava dilekçesi ile onun davaya katılımını sağlayabilir.
Somut olayda davacı vekili,davasını önce borçlu ile davalı ... arasındaki 19.2.2010 tarihli tasarrufun iptaline yönelik açmış, tapu kayıtlarının celbinden sonra davalı ... ile ... arasındaki 22.2.2010 tarihli tasarrufun da iptaline yönelik olarak İİK"nun 282/2 cümlesi gereği ..."nın davaya dahil edilmesini istemiştir. Bu yönde Mahkemece ..."ya dahili dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış olup davalı ... vekili davaya karşı savunma yaparak delillerini bildirmiş; bildirdiği deliller toplanmıştır. O halde mahkemece davalı 4.kişi ..."nın dahili davalı olduğu, davalı borçlunun kardeşi olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle 22.2.2010 tarihli tasarrufun İİK"nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu,ancak dava konusu taşınmaz hissesi davalı 4.kişi ... tarafından da elden çıkarıldığından İİK"nun 283/2 maddesi gereğince davanın bedele dönüşmesi nedeniyle davacı vekilinin 26.2.2013 tarihli ıslah dilekçesindeki talebiyle bağlı kalınarak 120.000 TL tazminatın davalılar ... ve ..."dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden;
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı ..."ın borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 19.2.2010 tarihli tasarrufun İİK"nun 280/1 madde gereğince iptale tabi bulunmasına, dava konusu taşınmaz elden çıkarıldığından davacı vekilinin talebiyle bağlı kalınarak İİK"nun 283/2 maddesi gereğince 120.000 TL tazminatla sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-İİK"nun 283/2 maddesi gereğince davalı 3.kişi ..."ın dahili davalı ... ile birlikte dava konusu taşınmazı elden çıkardıkları tarihteki değeri olan (145.122,38 TL olmasına rağmen davacı vekilinin talebi doğrultusunda taleple bağlı kalınarak) 120.000 TL ile sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken hükmedilen tazminat miktarına takip yenileme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması doğru görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden;
4-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı vekilinin davasını tasarrufun iptali davası olarak açıklamasına, dava konusu taşınmaz elden çıkarıldığından davanın ıslaha gerek olmaksızın kendiliğinden nakten tazminata dönüşmesine göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
5-Davalı borçlu ... hakkındaki ... takibi devam ettiğinden takip konusu alacak dışında ayrıca İİK"nun 283/2 maddesi gereğince nakten tazminatla sorumlu tutulması; ayrıca tazminata faiz uygulanması isabetli görülmemiştir. Mahkemece davalı borçlu ... yönünden davanın kabulüne davalı borçlu ... ile ... arasındaki dava konusu taşınmazın 1/7 hissesinin satışına ilişkin 19.2.2010 tarihli tasarruf ile davalı ... ile dahili davalı ... arasındaki 22.2.2010 tarihli tasarrufun iptaline, dava bedele dönüştüğünden taleple bağlı kalınarak 120.000 TL tazminatın davalılar ... ve ..."tan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."a verilmesine, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı ..."dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ... ve davalılar ..., ..."ya geri verilmesine 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.