2. Hukuk Dairesi 2014/8579 E. , 2014/19262 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aydın 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ :30.04.2013
NUMARASI :Esas no:2012/962 Karar no:2013/243
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, velayet, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı (koca)"nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Dava 06.08.2012 tarihinde açılmış, davalı dilekçeler teatisi sırasında yoksulluk nafakası ve tazminat talebinde bulunmamış, ön inceleme duruşmasında yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme duruşmasına taraflardan mazeretsiz olarak gelmezse gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirileremez (HMK.md.141/1). Davalının, cevap dilekçelerinde yer almayan ilk defa ön inceleme duruşmasında ileri sürülen, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat isteği talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafta davalının bu isteğine açıkça muvafakat etmemiştir. Bu durumda ıslahda söz konusu olmadığına göre, davalının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri hakkında yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ikinci bentteki bozmada oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi.02.10.2014(Prş.)
KARŞI OY YAZISI
Türk Medeni Kanununun 174"ncü maddesinde yer alan boşanmada maddi ve manevi tazminat, aynı Yasamn 175"nci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, boşanmaya bağlı ikincil taleplerdir. Bunlar, boşanma talebiyle birlikte ileri sürülmese bile, yargılama sırasında tahkikat bitinceye kadar sonradan ileri sürülebilirler. Asıl talebe bağlı, onun fer"isi olan bir husus, davacı bakımından davanın, davalı bakımından da savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi niteliğinde olmayıp, bu yasağa tabi değildir. Çünkü sonradan ileri sürülen bu talepler, dava dilekçesindeki talep sonucuna zimnen dahil, başka bir ifade ile onun içinde gizlidirler. Zımnen asıl talebe dahil olan hususların sonradan ileri sürülmesi, davayı genişletme ya da değiştirme sayılmaz. Bu talepler ileri sürülmekle, ne dava değiştirilmiş veya genişletilmiş olmakta, ne de savunma değiştirilmekte veya genişletilmektedir. Bunlar başlangıçta veya yasağın başladığı ana kadar ki sürede ne idiyseler, o şekliyle hukuken yine ayaktadırlar. Başka bir ifade ile, dava yine aynı davadır, savunmada aynı savunmadır. Davacı bakımından davayı değiştirme ve genişletme yasağının kapsamına, talep sonucunu değiştirmek veya genişletmek, dava sebebini değiştirmek veya genişletmek; davalı bakımından da, savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının kapsamına, itiraz ve def iler, savunmanın dayandırıldığı vakıalar girer. Oysa, boşanmaya bağlı, onun fer"isi olan tazminatlar ve yoksulluk nafakası bu nitelikte değildir. Bu sebeple iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesi, asıl talebe dahil olan ikincil nitelikteki bu talepler bakımından uygulanamaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, iddia ve savunmanın değiştirilebileceği ve genişletilebileceği süreyi, kendinden önceki 1086 sayılı Kanunda öngörülenden daha öteye taşımak dışında bir değişiklik getirmemiştir. 1086 sayılı Kanun yürürlükte iken bu talepler, iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi kapsamında görülmemekte idi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bu talepleri kapsama dahil eden bir düzenleme getirmemiştir. Öyleyse, boşanmaya bağlı, onun fer"isi niteliğinde olan bu talepler, tahkikat sona erinceye kadar ileri sürülebilir. Bu sebeple sayın çoğuluğun “bu taleplerin, iddia ve savunmanın genişletilebileceği süreden sonra ileri sürülmüş olması, davacının da genişletmeye açık muvafakatinin bulunmaması sebebiyle incelenemiyeceğine” ilişkin bozma kararına katılmıyor, hüküm altına alınan tazminatların esasına ve miktarlarına bakılması gerektiğini düşünüyorum.