Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/293
Karar No: 2021/1460
Karar Tarihi: 11.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/293 Esas 2021/1460 Karar Sayılı İlamı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
NUMARASI ...

DAVANIN KONUSU :... Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/10/2019 tarih ve .... sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait .... sayılı “... ...” ibareli marka başvurusuna davalı şirketlerin "..." ibareli markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının ... tarafından kabul edilerek başvurunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin bu karara karşı yaptığı itirazının da ... tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 2001 yılından bu yana “... ...” olarak kesintisiz ve yoğun faaliyette bulunduğunu, 11.04.2017 tarihinde “.....A.Ş.” olarak unvan değişikliği yapıldığını, müvekkilinin “...” ibaresini 2001 yılından bu yana şirket unvanının çekirdek unsuru olarak kullandığını, ,,,, Sözleşmesi’ne göre “ticaret unvanlarının” korunmakla yükümlü olunduğu , tescil edilmek istenilen markada da ticaret unvanlarının geçtiğini ve tescil zorunluluğu olmadan da korunması gerektiğini, müvekkilinin “... ...” ve “...” ibarelerini davalı şirketlere ait marka tescil başvurularından çok daha önceden beri kesintisiz ve yoğun şekilde kullanmış olması ile önceye dayalı kullanım sahibi olduğunu müvekkili markasında “...” ifadesinin esas unsur olarak, “...” ibaresinin ise küçük punto ve daha arka planda yer aldığını, ortalama seviye tüketici tarafından bir bütün olarak ele alındığında redde mesnet markalarla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, kavramsal olarak incelendiğinde “...” ibaresinin tescili istenen 38. Sınıfta “huzur veren rahatlatan bir müzik yapıldığı” imajını verdiğini, davalı şirketler ile müvekkili şirketin markasında yer alan ... ifadesinin ortalama tüketicinin zihninde bıraktığı izlenimin aynı olamayacağını, 38. Sınıf için ortalama tüketicinin algı düzeyinin dikkatli ve özenli bulunduğunu, “...” ifadesinin İngilizce ‘de “dost, ahbap, arkadaş” anlamına geldiğinden ayırt edicilik düzeyinin yüksek olduğunu, davalıların 38. Sınıfta hiç bir kullanımı veya tanınmışlıklarının bulunmadığını, davalı şirketlerin “eğitim sektörü” dışında kullanımlarının olmadığını buna rağmen “...” ibaresi üzerinde tüm sınıflar yönünden tekel olma çabasında bulunduklarını ileri sürerek .... sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili taraf markalarının “...” ortak ibaresini içerdiklerini, eşya listesi kapsamında aynı/aynı tür hizmetlerin yer aldığını bu nedenle iltibas koşullarının oluştuğunu, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...Ş. ; müvekkilinin “...” markası ile başta eğitim olmak üzere bir çok alanda faaliyet gösterdiğini, tanınmış marka olarak tescilli de dahil olmak üzere bir çok “...” ibareli marka tescillerinin bulunduğun, tanınmış olarak tescilli “...” markası ile aynı ibareyi içeren ve aynı sınıflarda tescili istenen dava konusu başvurunun reddinin hukuka uygun olduğunu, dava konusu başvuruda geçen “...” ibaresinin ayırt edici nitelik taşımadığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin başta ağır sanayi, madencilik, gayrimenkul, bilişim gibi bir çok sektörde faaliyet gösterdiğini ve 20’den fazla kurumsal markayı temsil ettiğini, tescil ettirdiği markalarda “...” ibaresini esas unsur olarak yanına ilgili sektör ve bölgeye uygun ibareler ekleyerek kullandığını, uzun yıllardır ... sitesini şirket faaliyetleri ve iştigal konusunda kullanmakta olduğunu, dava konusu başvurunun “...” esas unsuru sebebi ile, kendileri ile ilişkili seri marka izlenimi bırakabileceğini, tescilde öncelik ilkesi gereğince, sonraki benzer markanın tescil edilmemesi gerektiğini, seri markalarını bire bir içeren marka başvurusu yapılmasının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.


İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu "... ..." ibareli marka başvurusu ile davalı şirketlerin itirazına mesnet "..." ibareli markaları arasında "..." ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunduğunu, "..." ibaresinin uyuşmazlık konusu 38. Sınıf hizmetler bakımından tanımlayıcı bulunmadığını, dava konusu başvurunun davacının önceki tarihli markalarının serisi mahiyetinde kabul edilemeyeceğini, dava konusu başvurunun tescil edilmek istendiği 38. sınıf hizmetlerin davalı şirketlerin itirazlarına mesnet ..... sayılı markaları kapsamında yer alan hizmetlerle aynı ve benzer olduğu, dava konusu başvuru ile davalı şirketlerin redde mesnet markaları arasında SMK'nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin daha önceki "..." ifadesini içeren markasal kullanımlarının ve ticaret ünvanının göz ardı edildiğini, müvekkilinin ... ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu, dava konusu markada asıl unsurun "..." ibaresi olduğunu, "... "ibaresinin tali unsur olarak geri planda kaldığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair ... kararının istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 18/01/2017 tarihinde... sayılı "... ... " ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 38. sınıf hizmetlerin yer aldığı, davalı Şirketler tarafından "..." asıl unsurlu markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, ... tarafından davalı şirketlerin .... sayılı " "..." ibareli markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verildiği, davacı tarafından taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı iddiasıyla bu karara yapılan itirazın ise ...'in 30/05/2018 tarih ve..... sayılı kararıyla reddedildiği, ... kararının davacıya 05/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iki aylık hak düşürücü süre içinde açılan işbu davanın konusu, davacıya ait....sayılı başvuru ile redde mesnet yukarıda sayılan markalar arasında, 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Bu itibarla, davacının başvuru üzerinde müktesep hakkı bulunup bulunmadığının ve SMK'nın 6/6 maddesi uyarınca hak sahibi olup olmadığının eldeki davada tartışılması mümkün değildir. Zira, ... kararının iptaline yönelik işbu davada, ... kararında değerlendirilmeyen hususların tartışılması mümkün bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK'nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, özel yazı karakteri ile yazılmış "..." ibaresinin altına konumlandırılmış " ..." ibaresinden , redde mesnet markalar ise "...", ".........." ibarelerinden oluşmaktadır. Her ne kadar taraf markalarında "..." ibaresi ortak olarak yer alsa da anılan ibarenin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 21.01.2020 tarih, ....karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere düşük seviyede ayırt ediciliğe sahip olması , dava konusu başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlayarak başvuruyu redde mesnet markalardan farklılaştırması karşısında dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 21.01.2020 tarih,.... karar sayılı ilamında da benzer değerlendirmeler yapılarak "... ..." ibareli marka ile "..." asıl unsurlu markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
HMK'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 30/10/2019 gün ve..... sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile ... ...'in 30/05/2018 tarih,.... sayılı kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu'na göre alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL'nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 291,70.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 94,93.TL tebligat ve posta giderinden oluşan toplam 2.186,63.TL yargılama gideri ve 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.258,43.TL'nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen davacıya iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2021

....



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi