Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1246
Karar No: 2021/1362
Karar Tarihi: 11.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1246 Esas 2021/1362 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1246
KARAR NO: 2021/1362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/339 Esas - 2018/1287 Karar
TARİHİ: 20/12/2018
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı her iki taraf vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan nakliye sözleşmesi ile davacıya ait makinelerin 05/06/2015 tarihinde Tüyap Fuar Merkezi'nde sergilenmek üzere götürüldüğü, 15/10/2015 tarihli ... sıra nolu sevk irsaliyesi ile Tüyap Fuar merkezinden müvekkili şirket iş yerine geri getirilirken davalı şirket nakliye araçlarında hasarlandığını, hasarlanan makineler ve onarım masraflarının toplam 52.923,00-TL olduğunu, davalı yanın sigorta şirketine müracaatla ekspertiz işlemlerini yaptırdığını, sigorta tarafından ödeme yapılacağı bildirmiş ise de ödeme yapılmadığını ve davacının zararının karşılanmadığını zararın tazmini için iş bu davaya açmak zorunda kalındığını, davalının müvekkili davacının makinelerine verdiği zararın karşılanması için toplam 52.923,00-TL' nin 15/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirketin davacı şirkete karşı Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas, 2016/4656 esas sayılı dosyaları ile toplam 13.783,00-TL talep ettiğini, davacının itiraz ettiğini, taşıma işini müvekkili şirketin yapmadığını, İhbar edilen ... A.Ş. İle davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereği anılan şirketin taşıma işini yaptığını, ihbar edilen şirket ile davalı şirket arasında sözleşme imzalandığını, bu nedenle davanın reddini istediklerini, davalının bir sorumluluğunun olmadığını, sözleşmenin 2/B maddesine göre emtianın yükleme ve boşaltmasının hizmet alan davacı şirketçe yapılacağının belirtildiğini, hasardan sonra taşıma işini üstlenen ... şirketi tarafından sigorta firmasına haber verildiğini, ihbar üzerine ekspertiz raporu düzenlendiğini, raporun 2. Sayfasında yükleme boşaltmanın davacı tarafından yapılacağını ve 6.sayfasında ise hasarın nedeninin bağlama sabitleme hatasından dolayı meydana geldiğinin belirtildiğini, hasara davacının neden olduğunu, mail yazışmalarında davalı şirket çalışanının ...'den gelen maili ilettiğini, direkt olarak davayı kabul anlamına gelecek bir mail göndermediğini, dava değerinin nasıl belirlendiğinin açıklanmadığını, davalının temerrüte düşmediğini, bu nedenle 15/10/2015 tarihinden itibaren ticari faiz talebini kabul etmediklerini ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; "...Açıklanan gerekçelerle; somut olayda hasarın meydana gelişinin emtianın dorseye gereği gibi bağlanarak sabitlenmemesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin ikinci maddesi ile TTK'nun 863/1 fıkrasına göre bağlama ve sabitleme işinin davacının sorumluluğunda olduğu, buna mukabil dinlenen tanık anlatımlarından fiili taşıyıcının yükleme ve sabitlemenin emtianın niteliğine ve işletme güvenliğine uygun olup olmadığın, yüklemeye nezaret etmek ve sabitlemeyi kontrol etmek suretiyle denetlemeden yola çıktığının anlaşıldığı, buna göre hasarın meydana gelişinde davacının %75, alt taşıyıcının %25 oranında kusurlu olduğu, davalının akdi taşıyıcı sıfatıyla alt taşıyıcının kusuru oranında hasardan davacıya karşı sorumlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Gerçek hasar tutarı 43.350,00-TL olduğundan, davalının %25 kusur oranına tekabül eden 10.873,50-TL hasar bedelini davacıya ödemekle yükümlü olduğu, sorumluluğun sözleşmeye dayandığı ve davacının davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürmediği görüldüğünden bu tutara dava tarihinden itibaren ticari avans faizi yürütülmesi gerektiği anlaşıldığından..." davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili taşıtanın hiçbir kusuru olmadığının dosyada sabit olduğunu, kusurun tamamen davalılara ait olup taraflar arasında bölüştürülemeyeceğini, son alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere somut olayımızda hasarın meydana gelmesinin 2 nedeni bulunduğunu, biri makina olan emtianın yeterli şekilde bağlanmaması, ikincisi de aracın yük emniyeti gözönüne alınmadan kullanılması olduğunu, bilirkişi raporunun 6. sayfasında teknik açıdan inceleme kısmında, makina emtianın özellikleri dikkate alınmaksızın bağlanmamasında olayın meydana gelmesinde % 75 etkili olduğu, sürücünün aracı yük emniyeti göz önüne almadan kullanması (ani frenleme) nedeniyle de hasarlı olayın meydana gelmesinde % 25 etkili olduğu kanaatine vardığını, hasarın meydana gelmesinin ikinci nedeni olan ani frenlemede müvekkiline bir kusur yüklenmesinin zaten söz konusu olmadığını, ilk neden olan makina olan emtianın yeterli bağlanmamasına yönelik olarak ise burada da müvekkiline kusur yüklenmesinin mümkün olmadığını, dosyada emtianın taşımacı sürücü tarafından bağlandığının net olarak tespit edildiğini, müvekkili taşıtanın sözleşme gereği emtiayı vinç ile araca yüklediğini, ancak sabitleme bağlamayı taşımacının yaptığını, ihtilaf konusu yükleme değil sabitleme bağlama olduğunu, hasar oluşumunda yükleme değil sabitlemenin yeterli olmasının söz konusu olduğunu, dinlenen tanıkların da sabitlemeyi araç sürücüsünün yaptığını beyan ettiklerini, davalı tanığı olarak dinlenen başka bir araç sürücüsü olan ...'nın da yüklemeyi göndericinin bağlamayı kendilerinin yaptığını beyan ettiğini, yine davalının diğer tanığı ...'ın da ifadesinde şöförün ekipmanları olduğunu sabitlemeyi şoförün yaptığını beyan ettiğini, davalı tarafın dinlettiği her iki tanıkta davacı tanıkları ile aynı şekilde bağlamayı sabitlemeyi şoförün yaptığını ifade ettiklerini, ayrıca somut olayın konusu olan taşımayı yapan şoför ...'in bağlamayı kendisinin yaptığını beyan ettiğini, dosya içinde bulunan ... Sigorta A.Ş. nin ekspertiz raporunun 3. sayfasında sürücü ...'ten alınan beyanda makinanın sürücü tarafından bağlandığının sabit olduğunu, bilirkişi raporuna göre de sabitleme ekipmanlarını taşımacının temin ettiğini, yukarıda açıklandığı gibi gerek tanık anlatımları gerek taşımayı yapan sürücünün ikrar niteliğindeki beyanı gerekse sektörel uygulamaya göre sabitlemenin bağlamanın taşımacının sorumlu olduğu şoför tarafından yapıldığının net olduğunu, hatalı bağlamadan kaynaklanan hasardan dolayı gönderici müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını, kusurun tamamıyla taşımacıya ait olduğunu, kusurun taraflar arasında bölüşülmesini gerektirecek husus bulunmadığını, bu nedenle kusurun tamamen davalıya yükletilmesini ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken % 75 kusurlu sayılarak talebimizin kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay 11 HD nin 2016/8773 E. 2018/5703 K. sayılı 25.102018 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, ekte de sunulan Yargıtay yeni kararına göre hasarın nedeni olan bağlama istif taşımacı tarafından yapıldığından gönderene kusur izafe edilmesi mümkün görülmemiş kusurun tamamen taşımacıya ait olduğu kabul edilerek kararın bozulduğunu, Kusurun tamamen davalı tarafta olduğu yönündeki beyanları saklı kalmak üzere; bilirkişi raporunda tespit olunan hususların, dosyada bulunan husular ve karar gerekçesi ile taraflarına yüklenen % 75 kusur oranı ile çeliştiğini, Bilirkişi, raporunun 6. sayfasında teknik açıdan incelemede, makina emtianın özellikleri dikkate alınmaksızın bağlanmamasında olayın meydana gelmesinde % 75 etkili olduğu, sürücünün aracı yük emniyeti göz önüne almadan kullanması (ani frenleme) nedeniyle de hasarlı olayın meydana gelmesinde % 25 etkili olduğu kanaatine varıldığını, buna göre taşımacının zaten % 25 kusuru bulunduğunu, mahkemenin de taşımacının emtianın niteliği ve işletme güvenliğine uygun olup olmadığını sabitlemeyi kontrol etmeden yola çıktığı için % 25 kusur verdiğini, bu durumda bir an için sabitlemeyi taşıtanın yapmış olduğu kabul edilse dahi ani frenleme için % 25 , emtiayı sabitlemesini kontrol etmeden yola çıkmasından dolayı % 25 olmak üzere en az toplam % 50 davalı tarafın kusuru olduğunu, kaldı ki sabitlemeyi müvekkilinin yapmadığı açıkça ispatlandığını, bu oranın kabul edilemez olduğunu, Yine bu konuda verilmiş Yargıtayın emsal kararlar incelendiğinde yükleme, bağlama, istiften kaynaklı hasarlarda gönderen yüklese, bağlasa, istiflese dahi taşımacının bu şeklide kabul etmesi nedeniyle taşımacının kusurunu % 60 , % 50 verildiği görüldüğünü, kaldı ki, hasarın oluşma nedeninin biri şoförün aşırı hızlıyken ani ve çok sert fren yapması sonucu hareketlenen makinanın halatlarını koparması olduğunu, burada sürücü hatası dolayısıyla taşımacı sorumluluğunun zaten mevcut olduğunu, sözleşmenin 2/B maddesine göre ürünlerin yerine sağlam tesliminden nakliyecinin sorumlu olduğunu, sonuç olarak taşımacı ürünleri taşırken hasarlanmasına neden olduğunu, ürünleri sağlam teslim edemediğini, görüldüğü gibi her halükarda davalı taşımacının sorumluluğunun mevcut olduğunu, zaten bu durumun, yani taşımacının hasardan sorumlu olduğu, davalı taşımacı tarafından kabul edilmiş hasar ödemeniz yapılacak diyerek bekletildiğini, davalı firmanın ödemeyi yapacağına ilişkin mailleri delil listesinde mevcut olduğunu, Hasar miktarında KDV yönünden eksiklik bulunduğunu, bilirkişi raporunda ve dolayısyla mahkeme kararında hasar miktarının 43.350,00 Tl olarak tespit edildiğini, zarar miktarına 7.803 TL KDV ilave yapılarak hüküm kurulması gerekirken aksi durumun hatalı olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kısmının kısmi istinaf yolu ile kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; Dava konusu iddia edilen hasarlanan emtiaların taşınması işlemi müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmediğini, ihbar edilen/... A.Ş. ile davalı müvekkili şirket arasında tanzim edilen sözleşme gereğince, davacı şirketin emtialarının taşınması işleminin ihbar edilen/... A.Ş. tarafından gerçekleştirildiğini, buna ilişkin sözleşmenin ekli olduğunu, Taşıma konusu ürünlerin yüklenmesi ve boşaltılması işleminin davacı şirket tarafından gerçekleştirileceğinin sözleşme ile ortaya konulduğunu, ... A.Ş. ile davalı müvekkili şirket arasında tanzim edilen sözleşmenin konu ve kapsam başlıklı 2/B maddesine göre, ürünlerin yüklenmesi ve boşaltılması işleminin davacı/... Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirileceği somut bir şekilde ortaya konulduğunu, bu sebeple taşıma işinde fiilen bulunmayan müvekkili şirket yönünden davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi sebebiyle istinaf yoluna başvurmak zorunlu hale geldiğini, Davacı şirket ile davalı müvekkili şirket arasındaki sözleşme gereğince, davalı müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu emtialarla ilgili iddia edilen hasarın gerçekleşmesinin ardından, taşıma işini üstlenen ihbar edilen ... A.Ş. tarafından sigorta firmasına haber verildiğini, diğer ihbar edilen/... Sigorta A.Ş. tarafından 2921 sayılı dosya açıldığını, mahkemenin tanık beyanlarını esas almasının HMK'nın 201. maddesine aykırı olduğunu, 2018 Yılı Haziran ayında dava dosyasına sunulmuş olan, 2. bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerektiğini, dava değerine ilişkin itirazların inceleme konusu yapılmadığını, yukarıda arz ve izah edilen ve resen dikkate alınacak nedenlerle; usul ve yasaya aykırı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/339 E., 2018/1287 K. sayılı kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma sırasında hasarlanan emtia nedeniyle uğranılan zararın akdi taşıyıcı davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Taraflar arasında davacıya ait makinelerin taşınması için davalı ile taşıma sözleşmesi imzalandığı, davacıya ait makinelerin fiili taşıyıcı ... A.Ş tarafından fiilen taşındığı anlaşılmaktadır. Taşıma sırasında taşınan makinelerin tır dorsesine yetersiz sabitlenmesi- bağlanması ve şoförün yolda seyir halinde iken ani firen yapması sonucu öne doğru hareket etmesi sonucu hasarın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Davacıya ait makine davalı akdi taşıyıcı ile imzalanan taşıma sözleşmesi uyarınca fiili taşıyıc ... A.Ş tarafından taşınmış olup, dosya kapsamında bulunan tutanak, ekspertiz raporu ve diğer belgelere göre emtianın taşıma sırasında hasarlandığı, hasarın yetersiz bağlama ve sabitleme hatası ile birlikte yolda ani fren yapılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK'nin 863/1. maddesine göre, “sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır”. Somut olayda, davalı akdi taşıyıcı olup, taşımayı yaptırdığı fiili taşıyan ve adamlarının kusurundan da sorumludur. Davalı fiili taşıyıcı şoförünün dosyada yer alan Sürücü Beyanı başlıklı beyan dilekçesinde, "yüklenen makinene ünitelerini 2 şer adet spanzet ile bağlama yaptıktan sonra aynı gün yola çıktığını" beyan ettiği, yine yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarıyla makinenin yüklemesinin davacı yanını gözetiminde ve vinçle yapıldıktan sonra sabitleme ve bağlama işleminin araç sürücüsü tarafından yapıldığı beyanları karşısında, yüklenen makinenin bağlama ve sabitlenmesinin fiili taşıyanın araç sürücüsü tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu hasarın da hatalı bağlama- sabitleme hatasından ve yolda seyir halinde ani fren yapılmasından kaynaklandığının anlaşılması karşısında, taşıtan davacıya izafe edilebilecek bir kusur olmadığı, kusurun tümüyle davalıya ait olduğu ve taraflar arasında bölüştürülemeyeceği dikkate alınmaksızın, yükleme ve sabitlemeden sorumluluğun gerek taşıma sözleşmesinin B/2 maddesi gerekse TTK 863/1maddesi uyarınca yükleme ve boşaltmanın taşıtan davacıya ait olduğu, hasarın oluşumunda taşıtan davacının da %75 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Yukarıda davacı vekili istinaf başvurusunun değerlendirilmesi bölümünde de işaret edildiği üzere, taraflar arasında davacıya ait makinelerin taşınması için davalı ile taşıma sözleşmesi imzalandığı, davacıya ait makinelerin fiili taşıyıcı ... A.Ş tarafından fiilen taşındığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davalı akdi taşıyıcı olup, fiili taşıyan ve adamlarının kusuru ve hasarın tazmininden sorumludur. Buna göre davalı vekilinin müvekkilinin taşıma işini fiilen yapmadığı, hasardan sorumlu görülemeyeceğine ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yine yukarıda davacı istinaf başvurusunun değerlendirilmesi bölümünde açıklandığı üzere, somut olayda dorseye yüklenen makinenin bizzat araç şoförü tarafından bağlama ve sabitlemesinin yapılmış olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin taraflar arasındaki sözleşmenin B/2 maddesi uyarınca yükleme ve boşaltma işleminin davacı tarafından gerçekleştirileceğine dair hüküm bulunduğu, yine TTK 861/1 maddesi uyarınca yükleme, bağlama ve sabitlemeden göndericinin sorumlu olduğu gerekçesiyle, meydana genelen hasardan müvekkilinin sorumlu görülemeyeceği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ve somut olayda taşınan makinenin yükleme, bağlama ve sabitlenmesine ilişkin maddi vakıalar yönünden her iki tarafının bildirdiği tanıklar dinlenmiştir. Dinlenen tanıkların maddi vakıaya ilişkin bilgi ve görgülerinin tespiti amacıyla dinlendikleri, kaldı ki davalının da bu konuda gösterdiği tanıklar olup, bunlarında dinlendiği anlaşılmakla davalı vekilinin davadaki dava değeri ve sözleşme hükümleri itibariyle tanık dinlenmesinin yasa ve usule aykırı olduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Mahkemece yapılan yargılama aşamasında bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi rapor içerikleri ile sunulan ekspertiz raporunda belirlenen hasar miktarının kadri marufunda olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davalı vekilinin hasır tutarına ilişkin itirazlarının yargılama aşamasında dikkate alınmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarında esastan reddi ile, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak ve davacı vekilinin yargılama sürecinde 24.01.2018 tarihli 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi içeriğinde benimsediği anlaşılan 43.350 TL + 7.803 TL = 51.153,00 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsili yönünde aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere; A)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 415,79 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacı vekilinin yargılama sürecinde 24.01.2018 tarihli 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi içeriğinde benimsediği anlaşılan 43.350 TL + 7.803 TL = 51.153,00 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsili 2-Alınması gerekli 3.494,26 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 903,80-TL den mahsubu ile kalan 2.590,46 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan 742,77-TL karar ve ilam harcı, 29,20-TL başvuru harcı, 3.150,00-TL bilirkişi gideri, 544,60-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.466,57-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 7.449,89 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının talep halinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, b)Davacı tarafından yapılan 22,50 TL istinaf giderleri ile 121,30 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 143,80 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 362.1.a maddesi uyarınca dava değerine göre karar kesindir.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi