
Esas No: 2021/15316
Karar No: 2022/2471
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/15316 Esas 2022/2471 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/15316 E. , 2022/2471 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı ... ve ... mirasçıları vekili ile davalı ... ve ... ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İli ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 173 ada 1, 2, 3, 174 ada 1, 2, 6, 7, 9, 10, 176 ada 1, 178 ada 17 parsel sayılı sırasıyla 165.70 – 459.84 – 63.63 – 1435.35 – 1168.65 – 1398.05 – 1525.72 – 2280.92 – 2425.02 – 3269.29 – 1275.47 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 173 ada 1, 174 ada 1, 9, 176 ada 1 ve 178 ada 17 parseller irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, 173 ada 3 parsel hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 174 ada 2 ve 10 parseller irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... (...) adına; 174 ada 6 parsel irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 174 ada 7 parsel irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 173 ada 2 parsel sayılı taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 2/6’şar hisseyle ... ve ... (...), 1/6’şar hisseyle ... ve ... adına tespit edilmiş; ...’ın itirazı Kadastro Komisyonunca 173 ada 2 parsel yönünden kabul edilerek bu taşınmazın 1/4’er hisseyle ..., ... (...), ... ve ... adına tespitine karar verilmiştir.
Davacı ... ve ..., miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 173 ada 1, 2, 3 parsel sayılı taşınmazların tespitinin iptali ile 5376/10752 hissenin payları oranında ... mirasçıları, 5376/10752 hissenin payları oranında ... mirasçıları adına tesciline, 173 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesine bu taşınmazlar üzerindeki ev ve serenderin maliklerinin aynı paylarla bu kişiler olduğuna dair şerh verilmesine, 176 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile 53760/215040 hissenin payları oranında ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... ...mirasçıları adına tesciline, 174 ada 1, 2, 6, 7, 9, 10 ve 178 ada 17 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve ... mirasçıları vekili ile davalı ... ve ... ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davacılar vekilinin dava konusu 174 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök murisleri ...’den intikal ettiğini ve mirasçıları arasında taksim edildiğini belirterek taksime göre bu taşınmazların 1/2’şer hisseyle ... ve ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, kök muris ...’den kalma taşınmazların erkek torunları tarafından birlikte pay edildiği, yaklaşık 55 sene önce yapılan taksime göre 174 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların ...’a verildiği ancak taksim sonucu taşınmazların uzun süredir davalılar kullanımında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de karar gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Kadastro sırasında dava konusu 174 ada 6 parsel sayılı taşınmaz davacı ... adına, 174 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ise davacı ... adına tespit edilmiş olup, birbirlerine karşı açılmış davaları da bulunmadığına göre taşınmazların 1/2’şer hisseyle ... ve ... mirasçıları adına tescili yönündeki istemleri kendi aleyhlerine sonuç doğuracağından davacıların bu taşınmazlara yönelik olarak açtıkları davada hukuki menfaatleri bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nin 114/1-h maddesi gereğince davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olup davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile esastan ret kararı verilmesi isabetsiz ise de verilen ret kararı netice itibariyle doğru olduğundan gerekçenin belirtilen şekilde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
2. Taraflar vekilinin dava konusu 173 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök murisleri ...’den intikal ettiğini ve mirasçıları arasında taksim edildiğini, taksime göre bu taşınmaz ile 173 ada 1 ve 3 parsellerin kendi murisleri ...’a, karşılığında 174 ada 9 ve 10 parsellerin de davalılar murisi ...’a verildiğini, ancak ... 173 ada 1, 2, 3 parsellerden çıkmayınca taşınmazların 1/2’şer hisseyle ... ve ... mirasçıları arasında kullanıldığını belirterek birer hissenin kendileri ile davalılar ... ve ... adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, kök muris ...’den kalma taşınmazların erkek torunları tarafından birlikte pay edildiği, yaklaşık 55 sene önce yapılan taksime göre 173 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... ve ...’a bırakıldığı gerekçesiyle tespitin iptali ile 5376/10752 payın ... mirasçıları, 5376/10752 payın ... mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Kadastro sırasında dava konusu 173 ada 2 parsel sayılı taşınmaz 2/6’şar hisseyle ... ve ... (...), 1/6’şar hisseyle ... ve ... adına tespit edilmiş; ...’ın itirazı Kadastro Komisyonunca kabul edilerek bu taşınmazın 1/4’er hisseyle ..., ... (...), ... ve ... adına tespitine karar verilmiştir. Dolayısıyla, Komisyon kararı ile davacıların talebi yerine getirilmiş olup, aynı taleple dava açılmasında hukuki yararlarının bulunmadığı açıktır.
6100 sayılı HMK’nin 114/1-h maddesi gereğince davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olup, bu taşınmaza ilişkin olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacının talebinin de dışına çıkılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Davalı ... vekilinin dava konusu 173 ada 1 ve 3, davacılar vekilinin 174 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök murisleri ...’den intikal ettiğini ve mirasçıları arasında taksim edildiğini, taksime göre 173 ada 1 ve 3 parseller ile 173 ada 2 parselin kendi murisleri ...’a, karşılığında 174 ada 9 ve 10 parsellerin de davalılar murisi ...’a verildiğini, ancak ... 173 ada 1, 2 ve 3 parsellerden çıkmayınca taşınmazların 1/2’şer hisseyle ... ve ... mirasçıları arasında kullanıldığını belirterek 173 ada 1, 3 ve 174 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların 1/2’şer hisseyle ... ve ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Davalı taraf, mirasçılar arasında taksim yapıldığını ve taşınmazların 55 yıldır kendi zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, kök muris ...’den kalma taşınmazların erkek torunları tarafından birlikte pay edildiği, yaklaşık 55 sene önce yapılan taksime göre 173 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların ... ve ...’a verildiği gerekçesiyle tespitin iptali ile 5376/10752 payın ... mirasçıları, 5376/10752 payın ... mirasçıları adına payları oranında tesciline, 174 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların taksimen ...’a verildiği ve uzun süredir davalılar tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın kök muris ...’den geldiği ve taksim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taksimle taşınmazlar tereke malı olmaktan çıktığına göre uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekir. Ne var ki mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları uyuşmazlığı aydınlatmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, çekişmeli taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerin tümü ile fen bilirkişi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak; yerel bilirkişiler, tespit bilirkişiler ve taraf tanıklarından, mirasçılar arasında taksim yapıldıktan sonra tespit tarihine kadar taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığı sorularak bu hususta somut ve maddi olaylara dayalı beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde gösterilmeli; fen bilirkişiden keşfi takibe imkan verir, denetime elverişli rapor alınmalı, bundan sonra elde edilen deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, dava konusu 173 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kabule göre de; ... mirasçıları tarafından açılmış bir dava bulunmadığı halde 1/2 payın tespit maliki yerine tüm ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4. Davacılar vekilinin dava konusu 178 ada 17 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazın kök murisleri ...’den intikal ettiği ve mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu murisleri ...’a verildiği iddiasıyla dava açmışlardır. Davalı taraf, mirasçılar arasında taksim yapıldığını ve taşınmazların 55 yıldır kendi zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, kök muris ...’den kalma taşınmazların erkek torunları tarafından birlikte pay edildiği, yaklaşık 55 sene önce yapılan taksime göre 178 ada 17 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi ...’a verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Öncelikle Mahkeme gerekçesinde taşınmazın taksimen davacılar murisine verildiği belirtildiği halde davanın reddine karar verilmiş, ayrıca ret gerekçesi belirtilmemiştir. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde belirtilmiş olup, aynı zamanda Anayasa'nın 141/3. maddesinin de amir hükmü gereğidir.
Dava konusu taşınmazın kök muris ...’den geldiği ve taksim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taksimle taşınmazlar tereke malı olmaktan çıktığına göre uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekir. Ne var ki mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları uyuşmazlığı aydınlatmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, çekişmeli taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerin tümü ile fen bilirkişi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak; yerel bilirkişiler, tespit bilirkişiler ve taraf tanıklarından, mirasçılar arasında taksim yapıldıktan sonra tespit tarihine kadar taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığı sorularak bu hususta somut ve maddi olaylara dayalı beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde gösterilmeli; fen bilirkişiden keşfi takibe imkan verir, denetime elverişli rapor alınmalı, bundan sonra elde edilen deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5. Davacılar vekilinin dava konusu 174 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazların kök murisleri ...’den intikal ettiği ve mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu mirasçılardan .... ...’a verildiği, ....’in çocuksuz ölümü ile kendilerinin de mirasçı olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Davalı taraf, mirasçılar arasında taksim yapıldığını ve taşınmazların 55 yıldır kendi zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, kök muris ...’den kalma taşınmazların erkek torunları tarafından birlikte pay edildiği, yaklaşık 55 sene önce yapılan taksime göre 174 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ....’e verildiği, sağlığında kendisi ölümünden sonra da davalı ... tarafından 20 yılı aşkın süredir kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın kök muris ...’den geldiği ve taksim edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile dosya kapsamından bu taşınmazların taksimen ....’e verildiği ve ölene kadar kendisinin kullandığı anlaşılmaktadır.
Nüfus kayıtlarına göre; ... ...1984 yılında evli ve çocuksuz ölmüş olup davacılar, ....’in 1983 yılında ölen kardeşi ...’nin çocukları olmaları nedeniyle; davalılardan ... ise ....’in kendisinden sonra 1991 yılında çocuksuz ölen eşi ...’nın kardeşi olması nedeniyle mirasçıdır. Davalı ... ise ....’in terekesine göre 3. kişi durumundadır. O halde .... mirasçıları arasındaki uyuşmazlık yönünden ....’in ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, edildiyse kime düştüğü, ayrıca dava konusu taşınmazların ....’in ölümünden sonra kim tarafından ne şekilde kullanıldığı önem arz etmektedir. Zira, dava konusu 174 ada 1 parsel yönünden .... terekesi taksim edilmediği takdirde mirasçılardan biri veya bir kaçı tarafından sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, çekişmeli taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerin tümü ile fen bilirkişi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak; yerel bilirkişiler, tespit bilirkişiler ve taraf tanıklarından, ....’in ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, edildiyse ne zaman edildiği, dava konusu taşınmazların kime düştüğü, ....’in ölümünden sonra taşınmazların kim tarafından ne şekilde kullanıldığı sorularak bu hususta somut ve maddi olaylara dayalı beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde gösterilmeli; fen bilirkişiden keşfi takibe imkan verir, denetime elverişli rapor alınmalı, bundan sonra elde edilen deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
6. Davalı ... vekilinin 176 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davacı ... ve ..., dava konusu taşınmazın kök murisleri ...’den intikal ettiği ve mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu 1/2’şer hisseyle ... ve ...’a verildiği iddiasıyla dava açmışlardır. Davalı taraf, mirasçılar arasında taksim yapıldığını ve taşınmazların 55 yıldır kendi zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kök muris ...’den kaldığı ancak bu taşınmazın taksime konu edilmediği, tüm mirasçıların ortak kullanımında olduğu gerekçesiyle 53760/215040 hissenin payları oranında ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... ... mirasçıları, 53760/215040 hissenin payları oranında ... ...mirasçıları adına tesciline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın kök muris ...’den geldiği ve taksim edildiği hususu her iki tarafın kabulünde olup, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre, taşınmazın taksime konu olmadığı yönündeki mahkeme kabulü yerinde değildir. Kaldı ki mahkemece hem taşınmazın taksime konu edilmediği kabul edilmiş hem de taksime katıldığı gerekçesiyle ...’in bir kısım mirasçılarına pay verilmesi gerektiği belirtilerek çelişki yaratılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan taksime göre taşınmazlar tereke malı olmaktan çıkmış olup uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekir. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile zirai bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dava konusu 174 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalılar vekilinin 173 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin 173 ada 1 ve 3, davacılar vekilinin 174 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik; (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin 178 ada 17 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik; (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin dava konusu 174 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik; (6) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin dava konusu 176 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın iste halinde temyiz edenlere iadesine,17.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.