17. Hukuk Dairesi 2015/15385 E. , 2015/12637 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :........Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı kooperatif hissesini 5.6.2012 tarihinde kızı davalı ..."e onun da 18.6.2013 tarihinde dava dışı ......."a sattığını, davalı ... hakkındaki davayı bedele dönüştürdüklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 20.000 TL"nin 18.6.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."ten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davacının talebinin davalı ..."e yönelik olması nedeniyle davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın ise iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan önce yapılmış olması, davacı tarafından takip konusu senedin tanzim tarihinden önceki bir akti veya ticari ilişki nedeniyle düzenlendiğinin ispatlanamadığı verilen süreye rağmen bu yönde delil sunulmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davacının talebinin davalı ..."e yönelik olması nedeniyle davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın ise iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan önce yapılmış olması, davacı tarafından takip konusu senedin tanzim tarihinden önceki bir akdi veya ticari ilişki nedeniyle düzenlendiğinin ispatlanamadığı verilen süreye rağmen bu yönde delil sunulmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının, davalı borçlunun ........ Şubesinden 16.6.2011 tarihinde kullandığı kredi borcunun davacı tarafından ödenmesi nedeniyle .......... Bankasının 83.700,97 TL alacağının davacı tarafından temliken alınmasından kaynaklandığı, takip konusu toplam 84.000 TL"lik iki adet senedin borçlu tarafından davacıya bu nedenle verildiği, dolayısıyla takip konusu alacağın davacının dava dışı bankanın haklarına halef olması nedeniyle 16.6.2011 tarihli kredi sözleşmesi ile doğduğu, iptali istenen 5.6.2012 tarihli tasarrufun ise takip konusu borçtan sonra yapıldığı, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, davanın süresinde açıldığı, 27.6.2014 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105.maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla dava ön koşullarının gerçekleştiği, davalı borçlu ile 3.kişi ...... arasında İİK"nun 282 maddesi kapsamında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu da gözönüne alınarak davacı ile ....... Şubesi arasında yapılan 13.7.2012 tarihli temlik sözleşmesine konu ........ Mahallesi 74 ada 47 parsel nolu taşınmaza (16.6.2011 tarih 5433 yevmiye nolu resmi akit tablosuna konu 1.derece 250.000 TL ipotek olduğundan) ait tapu kaydı istenerek öncelikle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, hukuki yararı yoksa bu nedenle davanın reddine, aksi takdirde hukuki yararı bulunduğu takdirde davalıların
baba -kız olması nedeniyle dava konusu 5.6.2012 tarihli tasarrufun İİK"nun 280/1 gereğince iptale tabi olduğu, ancak davalı ....... dava konusu taşınmazı elden çıkardığından hakkındaki davanın İİK"nun 283/2 madde gereğice bedele dönüşmesi nedeniyle dava konusu taşınmazı elden çıkardığı 18.6.2013 tarihindeki bedelinin bilirkişi aracılığıyla tespiti ile davacının talebi de gözönüne alınarak davacının alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.