17. Hukuk Dairesi 2014/5119 E. , 2015/12639 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2010/142-2013/311
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle, 6096 ada 6 parselde kayıtlı 7 adet bağımsız bölüm, B.Köyü 1780 parselde kayıtlı arsa, A.-B. 180 ada 59 parselde kayıtlı taşınmaz, M. N.Mahallesi 1372 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu ve ...plakalı aracın da borçlu adına kayıtlı olduğu anlaşıldığı,ayrıca davacının icra dosyasına verdiği 22/07/2005 tarihli mal beyanı dilekçesinde belirttiği kamu alacaklarıyla ilgili davacı alacaklıya ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, borçlunun mevcut mal varlığı karşısında aciz halinde olup olmadığı, dosyada mevcut haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilip edilemeyeceği tartışılarak aciz halinin varlığı halinde davanın esastan incelenmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulmasının isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı gereğince, borçlunun mal varlığının borcu karşılamaya yeterli olduğu ve 4.kişinin de kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilme koşullarından biri de borçlu hakkında düzenlenmiş geçici (İİK 105) veya kat"i aciz belgesinin bulunmasıdır (İİK143).
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak bilirkişi raporu alınmış ise de bu raporda taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılmadığı sıra cetveli düzenlenmediği ve takip dosyasına para düşüp düşmeyeceğinin belli olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş olmasına rağmen davalı borçlunun borcu ödeme gücünün olduğu yönündeki tesbiti dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Davalı borçlu adına kayıtlı 609 ada 6 parselde mevcut beş dairenin 15.6.2011 keşif tarihi itibarıyla değeri daire başına 140.000,00 TL"den toplam 700.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Anılan daireler üzerinde otuz adet haciz şerhi bulunmakla birlikte bu hacizlerden 9 adetinin 2004 yılında, 6 adetinin 2005 yılında, 1 adetinin 2006 yılında, 3 adetinin 2007 yılında, 5 adetinin 2008 yılında, 5 adetinin 2009 yılında, 1 adetinin de davacı alacaklı tarafından 2010 yılında konulduğu ve beş taşınmazdaki hacizlerin de aynı takip dosyalarına ait olduğu, 6.5.2011 tarihli tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu taşınmazlar dışında değer tesbiti yapılan 3 taşınmazın dava tarihi olan 18.12.2004 tarihindeki değerleri toplamı ise 108.341,00 TL olarak belirlenmiştir. Anılan rapordaki değerlendirme 8.12.2004 tarihi baz alınarak yapıldığından bu taşınmazların satışı halinde yapılacak kıymet takdirlerinde doğal olarak artış olacağı bilinen bir gerçektir. O halde davacının alacak miktarı da gözönüne alınarak, ya kıymet takdiri yapılan taşınmazlar üzerinde bulunan hacizlere ilişkin takip dosyaları istenip bu dosyaların infaz edilip edilmediği, eski tarihli hacizlerin düşüp düşmediği, davacının önündeki geçerli hacizlere göre alacağını tahsil imkanı bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve borçlunun aciz halinde bulunduğu tereddüte mahal bırakılmadan tespit edilmeli ya da davacı vekiline kati aciz belgesi sunması konusunda uygun bir mehil verilerek sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdr.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.