17. Hukuk Dairesi 2015/15440 E. , 2015/12652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu nedenle borçlunun dava konusu taşınmazları kadastro tespiti sırasında kendi adına değil davalı Eşi ..."ye bağış yaparak adına tescil ettirmesine ilişkin tasarrufların iptaliyle taşınmazlar üzerinde cebri icra yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, dava koşullarının oluşmadığını, kadastro tesibitinde davacının iradesi ve tasarrufunun sözkonusu olmadığını haksız ıçılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiş ve cevap vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların tesis kadastrosu sonucu 06.04.2007 tarihinde davalı ... adına kaydının yapıldığı, kadastro tutanaklarının kesinleşmesi sonucu hak doğurduğu, usulüne uygun olarak iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruduğu, kadastro tutanağı ve içeriği borçlunun eşi yararına bağış olarak nitelendirilmeyeceği gibi, dava dayanağı takibin 2009 yılıda başladığı, alacağa ilişkin ilamın 2009 yılında karara bağlandığı kadastro tesbitinin ise bu tarihten önce 2007 yılında kesinliştiğinden bahisile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1- Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı
tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.
Öte yandan, tasarrufun iptali davasına konu işlemlerin sadece borçlunun malvarlığını azaltan işlemlerle sınırlı olmayıp aynı zamanda malvarlığının artışını önleyen işlemlerde dava konusu edilebilir.
Somut olayda, dava dayanağı takibin konusu ilama ilişkin alacak davası 27.01.2006 tarihinde açılmış olup, alacağın kaynağı olan haksız eylem tarihi ise Haziran 2005 dir. Dolayısı ile borcun doğumunun Haziran 2005 bu tarihi olarak kabulü gerekir. Borcun doğmundan sonra borçlu ... kadastro çalışmaları sırasında dedelerinden kalma ve uzun yıllardır zilyetliklerinde olan dava konusu 27 parça taşınmazını hibe yolu ile davalı eşi ... adına kadastro tespitini sağlamıştır. Yapılan bu mal varlığını artırılmasını önleyen ve kendi iradesi ile tesbiti sağlayan işlem de bir tasarruf işlemi niteliğindedir.
Bu durumda borçlu tarafından yapılan bu bağış İİK"nun 278/1.maddesi gereğince iptali gerektiğinden, davanın
kabulüne karar verilmesi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 24.11.2015 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.