
Esas No: 2019/1428
Karar No: 2021/1326
Karar Tarihi: 04.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1428 Esas 2021/1326 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1428
KARAR NO: 2021/1326
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2018/520Esas- 2019/537-Karar
DAVANIN KONUSU: Satımın feshi, satım bedelinin iadesi ve tazminat,
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çorap imalatı ile uğraştığını, ihtiyaç duyduğu metal dedekötürün temini için davalı ile irtibat kurduğunu, yapılan görüşmeler neticesi müvekkili tarafından davalıdan cihaz satın alındığını, 25.500USD cihaz bedelinin davalıya ödendiğini, bunun yanı sıra nakliye test ve kablo giderleri için 2.503,60 TL harcama yapıldığını, makinenin gümrükten çekilmesinden sonra davalı şirket tarafından sağlanan yetkili servis elamanlarının kurulum ve ayarlamayı yapamadıklarını, sorunun giderilmemesi üzerine, müvekkilinin Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/7 D. İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yaptırdığını, satıcının emtiadaki tüm ayıplardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; satım sözleşmesinin feshine, satım bedeli olan 7.500USD ile satım nedeni ile yapılan masraf kapsamında 2.503,36 TL'nin, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline kara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin ithalatçı olduğunu, müvekkili tarafından ithal edilen dedektörün özelliklerinin bizzat davacı tarafından belirlendiğini, ithal edilen dedektörün davacının iş yerine kurulduğunu, kalibrasyonun yapıldığını, kullanılır halde teslim edildiğini, ancak dedektörün kapasitesinin üstünde kullanılması nedeniyle verim alınamadığını, kapasiteye uygun başka bir ürünün teklif edilmesine rağmen davacının somut adım atmadığını, cihazın bulunduğu yerin değiştirilmesi nedeniyle veya başka bir nedenle kalibrasyonun bozulduğunu, cihazda ayıp bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava ticari satım sözleşmesinin feshi ve ödenen sözleşme bedelinin istirdadı istemine ilişkinidir. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir sözleşme bulunmasa da, ... Marka metal dedekötürünün satımı konusunda sözleşme ilişkisinin bulunduğu sabittir. Bilirkişi tarafından da belirtildiği üzere taraflar arasındaki yazışmalardan, davalının, davacıya ait tesisinin kapasitesi ve yapılacak işin niteliğine göre ürün önererek ithal ettiği ve ithal edilen ürünün davacıya satıldığı sabittir. Her ne kadar davalı tarafça kuruluma ilişkin belgeler sunulmamış ise de taraflar arasındaki yazışmalardan, ürünün kurulum ve ayarlarının yapıldığı ve servis hizmetinin verildiği sabittir. Ancak davalının ürünün ithalatçısı olarak basiretli bir tacir gibi, davacının ihtiyaçları da dikkate alınarak bildirilen ihtiyaçlara uygun ürünü ithal edip satması gerekirken mevcut şartlarda üretimde kullanılması mümkün olmayan bir ürünü satmak suretiyle edimini yerine tam yerine getirmemiştir. Satılan emtiada ayıp bulunduğu, aybın sürekli tekrar ettiği, bildirilmesine rağmen satıcı tarafından giderilemediği, ürünün satım amacına uygun olmadığının ve başka bir ürünle takası gerektiğinin taraflar arasındaki yazışmalarda sabit olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının sözleşmeden beklediği faydayı sağlayamayacağı açık olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin feshine, davacı tarafından ödenen bedelin tahsiline, sözleşme fesh edildiğinden herkesin aldığını geri vermekle yükümlü olduğu dikkate alındığında sözleşme konusu dedektörün davalıya iadesine iade tarihinden itibaren davacı alacağına faiz uygulanmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında davaya konu edilen 01/08/2017 tarihli, ... nolu irsaliyeli faturaya konu edilen ... Model makinenin satışına ilişkin satım sözleşmesinin feshine, sözleşme bedeli olan 20.500,00 USD'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca birlikte ifa kapsamında sözleşme konusu emtianın davacıdan alınarak davalıya teslimine, davacının alacağına teslim tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca bir yıl vadeli USD mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizinin uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile 01.08.2017 tarihinde davaya konu dedektörün satımı konusunda sözleşme ilişkisi kurulduğunu ve edim konusu ürün davacıya teslim edildiğini, ancak davacı yan şirketimize ticari satım konusu olan ürünün tesliminden yaklaşık altı ay geçtikten sonra 25.01.2018 keşide tarihli ihtarı çektiğini, ancak yasal süresi içinde ayıp ihbarı yapılmadığını, Düzce Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat sonucu tanzim edilen bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, ithal edilen dedektörün müvekkili şirket tarafından davacının iş yerine bizzat kurularak dedektörün kalibrasyonunun yapıldığını, hazır ve kullanılabilir halde teslim edildiğini, ancak dedektörün kapasitesinin üzerinde yüksek hacimli ürün ile kullanılması nedeniyle dedektörün kalibrasyon sisteminin bozulabilceğini veya cihazın yerinin değiştirilmesi neticesinde kalibrasyon sisteminde meydan gelecek arıza nedeniyle davacının kullanım hatasından kaynaklı sebeplerle arızalanabileceğini, bu hususların gözardı edilerek bilirkişi raporinin tanzim edildiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının dava konusu edilen dedektörün ayıplı olduğu ve üründen beklenen faydanın sağlanamadığından bahisle işbu haksız mesnetsiz ve afaki iddialara dayalı davayı ikame ettiğini, ancak davacı ile yapılan yazışmalarda da görüleceği üzere satım sözleşmesine konu edilen cihazın yerine, kapasiteye uygun başka bir ürün teklif edilmesine rağmen davacının somut adım atmadığını, şirketlerinin çözüme ve müşteri memnuniyetine dayalı yapmış olduğu bu teklifin davacı tarafından karşılıksız bırakıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıdan satın alınan makinanın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, TBK'nın 227/1 maddesi uyarınca satımın feshi ve satım bedelinin iadesi ve zararın tazmini taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarına açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalı tarafından davalıya satılan cihazda ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, buna göre sözleşmeden dönme ve bedelin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. Düzce 1. SHM'nin 2018/7 D. iş sayılı dosyası üzerinden tespit yapılmış olduğu, tespit talep edenin davacı, aleyhine tespit talep edilenin davalı şirket olduğu, dosya ibraz edilen 26/03/2018 havale tarihli raporun incelenmesinde ise satıma ... model metal dedektör niteliğindeki makinanın teknik ayarları yapılmış olsa bile hali hazır durumda amacına uygun çalışmadığı (ayıplı olduğu) yönünde görüş içerdiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında talimat yoluyla yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan ve makina mühendisi ve iş güvenliği uzmanı eliyle hazırlanmış olan 13/01/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; dava konusu satın alınan makine yerinde incelenmiş olup metal dedektörü niteliğindeki makinenin tünel ölçülerinin uygun odluğu, makinenin çalışmadığı, açılır açılmaz alarm verdiği, söz konusu makinanın davalı yanca istenilen ölçülere uygun olup olmadığı yönünde önceden yapılmış bir test bulunmadığı, yine makina kurulumunun ve kalibrasyonun yapıldığına dair servis formlarının dosyada bulunmadığı, ancak taraflar arasındaki yazışmaların incelenmesinde davalı tarafından periyodik bakım ve servisinin karşılandığı, dolayısıyla makinanın çalışır vaziyette kurulumun ve çalışır hale getirilmesinin davalı yükümlülüğünde olduğu hususları tespit edilerek, ... marka ... model metal dedektörün basit bir onarımla giderilemeyecek şekilde ayıplı olduğu, dolayısıyla söz konusu makine için ödenen 20.500 USD bedelin davacı tarafa iadesi gerektiği, kargo ücreti ödemesini kimin yapacağı yolunda herhangi bir kanaatin oluşmadığı şeklinde değerlendirme yapılmıştır. TTK'nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. TBK'nın 223/2 maddesi gereğince, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp (gizli ayıp) bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa durumun hemen satıcıya bildirilmesinin gerektiği, bildirilmezse satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı hususu düzenlenmiştir. Davacının iddiasına göre davaya konu makine 08.08.2017 tarihinde gümrükten çekilmiş olmakla, 11.08.2017 tarihinde makinenin kurulum ve aktivasyonu için davalı şirket yetkililerinin makinenin bulunduğu davacı şirket işyerine geldikleri, davacının iddiasına göre kurulumun gerçekleşmediği ileri sürülmekte, ancak davalı tarafın cevap dilekçesinde ise kurulumun yapıldığının ve çalışır vaziyette makinenin teslim edildiğini öne sürmektedir. Davacı tarafından dava dilekçesinde ve davadan önce davalı adına gönderilen 25.01.2018 tarihli, 3929 yevmiye numaralı ihtarnamesinde bildirilen 08.08.2017 ve 11.08.2017 tarihlerine yönelik davalı yanın yargılama aşamasındaki dilekçelerinde bir itirazının olmadığı, davalı vekilinin 15.02.2018 tarihli ... yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde de bu tarihlerin aksi yönünde fatura tarihinin teslim tarihi olduğu hususunda bir beyanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları da makinenin gecikmeli olarak kurulduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır. Her durumda yargılama aşamasında davalı vekilinin makinenin 08.08.2017 tarihinden daha önceki fatura tarihinde tesliminin gerçekleştirildiği yönünde bir iddia ileri sürmediği bu hususu ilk defa istinaf aşamasında dile getirdiği anlaşılmakla dinlenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkamayacak bir ayıbın bulunduğu yönünde 13/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş olduğu, söz konusu raporda Düzce 1. SHM'nin 2018/7 değişik iş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespit neticesi alınan bilirkişi raporunun da değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Davacının 07/08/2018 havale tarihli dilekçe ile Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesine tespit için başvuruda bulunmuş olduğunun anlaşılmış olduğu, davalı vekilinin eldeki dava dosyasına süresinde cevap verdiği, tespit tarihleri itibariyle söz konusu ayıpların davalıya bildirildiğinin kabulünün gerekeceği, tespit amacıyla mahkemeye talepte bulunulmuş olunan tarihler ve makinenin gümrükten çekilme ile makine kurulum tarihleri göz önünde bulundurulduğunda ve ayıbın gizli ayıp olduğu da gözetildiğinde, davacının ayıbı süresinde davalıya ihbar ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple davalı yanın süresinde ayıp ihbarı yapılmadığına ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Talimat yoluyla davacı tanıklarının dinlenildiği görülmektedir. Davacı tanıkları söz konusu makinanın satın alımından önce hangi standartları taşıması yönünde karşı tarafa taleplerinin bildirilmiş olduğu, ancak makinanın gecikmeli olarak teslim edildiği, arızalı olduğu İngiltere'den gelen servis elemanın da herhangi bir çözüm üretmediği yönünde beyanlarının olduğu görülmüştür. TBK'nın 227. maddesi gereğince, "Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını istemez. 4-İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. Somut olayda davacı sözleşmeden dönme hakkını kullanmış, ilk derece mahkemesince dava konusu emtianın davalıya teslimi koşuluyla sözleşmenin feshine ve satım bedelinin iadesine, yani birlikte ifaya karar verilmiş olmakla, davacının tercih hakkını TBK'nın 227.maddesine uygun olarak kullandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi kurulunun uyuşmazlık noktaları kapsamında dosya üzerinde yaptıkları inceleme sonucu rapor tanzim ettikleri, mahkemenin de bilirkişi raporunu sunulu diğer deliller ışığında yeterli görerek sonuca gittiği anlaşılmaktadır. HMK'nın 282. maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece tespit dosyası, ihtarlar, gözelitilp gerekçeli karar yazılmış olduğu da dikkate alındığında; davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin de reddi gerekmektdir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasta reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının hazineye gelir kaydına; bakiye 4.925,90 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazine'ye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.