8. Hukuk Dairesi 2016/21333 E. , 2017/658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu ve taraflar adına kayıtlı ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 59 m²"lik muhdesatın davacıya ait olduğunu ileri sürerek davacıya aidiyetinin tespitini istemiştir.
Davalı, 28.04.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır(TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere göre dava konusu yapının davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesi doğru değildir.
3-Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu 1986 ada 25 parsel sayılı taşınmaz davacı ile davalı adına tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlıdır. Davanın konusu (müddeabih) ise davalının payına isabet eden muhdesat değeridir(zemin bedeli hariç). Buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinin davalının payına düşen muhdesat değeri üzerinden nispi olarak belirlenmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, hükmün 1. ve 5. fıkralarının HUMK"un 438/7 (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) ve (3). bentlerde açıklanan sebeplerle hükmün 1.fıkrasındaki "" ...davacıya ait olduğunun.."sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine "" ...davacı tarafından meydana getirildiğinin..."" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün 5. fıkrasındaki "...Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre 900,00..." söz dizisinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine "...Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.496,32 TL nispi..." söz dizisinin yazılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1).bentte açıklanan sebeplerle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.