
Esas No: 2013/24241
Karar No: 2013/23878
Karar Tarihi: 01.10.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/24241 Esas 2013/23878 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 18/04/2011 tarihinde nefes alma probleminin çözümü ve estetik ameliyat için davalı hastaneye gittiğini ve diğer davalı doktora muayene olduğunu ve davalının ameliyat sonrasında estetik açıdan ve nefes alma konusunda kendisine garanti verdiğini ve davalı hastanede diğer davalı doktora ameliyat olduğunu, ameliyat bedeli olarak toplam 5.088,00 TL ödeme yaptığını, ameliyat sonucu rahat nefes alamadığı gibi ameliyat nedeni ile yüzünde sabit eser kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 2.000,00 TL maddi tazminat, ödenen ameliyat ücretinin iadesinin ve 50.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın teşhis ve tedavi hizmetinden kaynaklandığı, davacıların yasada tanımlanan şekilde tüketici (tedavi alan alıcı) davalının ise satıcı (hizmet sunucusu) olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ... nöbetçi tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, yanlış tedavi sorucu organ kaybına nedin olunduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiş ise de; B.K. nun 502. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu
gibi, özel hastane ve onun tarafından istihdam edilen doktorlar ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır. (Öğreti ve uygulamaya örnek olarak: Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt: 2,Sevinç Matbaası, ... 1977, sayfa: 176 ve devamı; Dairemizin 4.3.l994 gün ve 1994/8557-2l38 sayılı kararı ve aynı doğrultudaki birçok başka karar.)
Somut olayda, davacı ile davalı arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir. Hal böyle olunca,mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.