
Esas No: 2018/2740
Karar No: 2021/1741
Karar Tarihi: 02.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2740 Esas 2021/1741 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
ESAS-KARAR NO ...
....
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile asli müdahil vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin mülktiyeti ... ... Belediyesi'ne ait olan ... ... Mahallesi ... çok katlı otoparkının zemin katındaki ... yerini davalı taraf işletmekte iken dükkanın boşaltıldığını ve işletmenin kapatıldığını, satışa çıktığı haberinin alınması üzerine müvekkili şirket tarafından ... ... Belediyesi nezdinde boşaltılan dükkanın kiralanması için girişimler başlatıldığını, her ne kadar boşaltılmış ise de ... ... Belediyesi'nin davalı şirket ile imzaladığı sözleşmenin hukuken yürürlükte bulunduğunun belediye tarafından müvekkiline söylendiğini ve yeni bir kira sözleşmesi yapılabilmesi için eski kiracının kiracılık haklarını devretmesi gerektiğinin bildirildiğini, ... ... Belediye'sinin belirlemiş olduğu usul gereğince davalı şirket ile temasa geçildiğini ve tahliye etmiş olduğu Mecurun Kiracılık Haklarının belediye nezdinde müvekkili şirkete devri için onay verilmesini talep ettiğini, bu talep gereğince davalı şirket yetkililerinin kapattağı ve boşalttığı ... yerinin kiracılık haklarının müvekkili şirkete devri hususunda Belediye nezdinde talepte bulunulduğunu, ... ,,,, karar nolu ve ... ... Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı'nın ... sayılı encümene havale yazısında açıkça "... yerini" ifadesinin kullanıldığını, ... ... Belediyesi'nin yapılan bu talebi kabul ederek Encümen kararı ile ... yerinin kiracılık haklarının davacı şirkete devrine onay verdiğini ve gereğinin yapılması için evrakların Mali Hizmetler Başkanlığı'na gönderilmesinin kararlaştırıldığını, ... kararı bulunmasına rağmen Devlet İhale Kanunu'nun 66.ve Borçlar Kanunu'nun 323.maddesi gereğince eski kiracı ile yeni kiracı arasında bir devir sözleşmesi talep edildiğinden tarafların notere yönlendirildiğini ve taraflar arasında usulen bir devir sözleşmesi tanzim edilmesinin istenildiğini, davalı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin işletme devir sözleşmesi olarak nitelendirilmesinin kiralanan taşınmazın maliki müvekkilinin de ilgili yeri kiralayıp ticari faaliyetini burada devam ettirmek amacıyla talimat doğrultusunda noterde işletme devri adı altında sözleşme yaptığını, müvekkili şirketin iradesinin hiçbir şekilde işletme devrine yönelik olmadığını, sadece kiracılık hakkını devralmak olduğunu, böyle bir devri mantıklı gösterecek hiçbir emarenin olmadığını, müvekkili ile davalı arasında örtülü hiçbir işlemin olmadığını, açıklanan sebepler ışığında müvekkilinin esaslı yanılmaya düşerek kendi aleyhine sonuçlar doğuran bir duruma katlanmak zorunda kaldığını, davalı şirketinin alacaklısı ....'nın müvekkilinin menkul malları üzerine haciz koyduğunu, borçlardan işletme devri olduğu iddiasıla muhattap kabul ettiğini, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşmeyi ne hukuken ne de taraf iradalerinin yorumuna göre işletme devri sözleşmesi olarak kabul edilip bu sonuca göre hüküm kurmanın mümkün olmadığını ileri sürerek müvekkili ile davalı arasında ... 8. Noterliğin'ce 28/11/2014 tarihli ve ,,,, sayılı işletme devir sözleşmesi olarak nitelendirilen sözleşmenin esaslı hata sebebiyle iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı taraf; müvekkili şirketin 2014 yılının Kasım ayında ekonomik olarak çok zayıf duruma düştüğünü, şirketin 1 merkez ve 8 şubesinin olduğunu, bunlarının tamamının üzerinde hacizlerin olduğunu, 4 - 5 hafta gibi süre içerisinde takip alacaklıları tarafından haciz konulduğunu ve haczedilen malların yediemine teslim edildiğini, davaya konu dükkanın mülkiyetinin belediyeye ait olduğunu, daha sonra buranın kiracılık hakkına davacı tarafın talip olduğunu, dava konusu dükkan için belediyenin taraflar arasında bir devir sözleşmesi yapılmasının zorunlu koştuğunu, kiracılık hakkının davacı tarafa devredildiğini, devir öncesinde zaten müvekkili şirkete ait tüm dükkünlardaki malların boşaltıldığını, bu dava ile bir ilgilerinin olmadığını, kendilerinden sonra dükkanı belediyenin davacı şirket kiraladığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesi halinde aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmemedilmemesini talep etmiştir.
Müdahil .... A.Ş. vekili; davaya asli müdahil olarak kabul edilmelerini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda müvekkilinin fer'i müdahilliğine karar verilmesini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı ve davalı şirket arasında 28/11/2014 tarihinde TTK'nın 11/3. Maddesinde düzenlenen işletmenin devri sözleşmesi akdedildiğini, böyle bir sözleşmenin geçerli olması için ticaret siciline tescil ve ilanı gerekli olduğunu, dava konusu sözleşme için bu anlamda gerekli tescil ve ilan yapılamadığını, taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığı, işletmenin bütün olarak devri anlamında bir sözleşme yapılması hususunda taraflar arasında bir irade söz konusu ise bunun için bir gerçek bedel ödenmesi ve bunun ticari kayıtlarda yer alması gerektiğini, dosya kapsamında davalıya ait işletmenin terkin edildiğine dair yönetim kurulu kararı ve ticaret sicil müdürlüğü kayıtları bulunduğunu, işletmenin bir kısmının devredildiğine dair bir delil dosya kapsamında bulunmadığını, davalı şirketin bu işletmeyi yine noterde yapılan işletmenin devri sözleşmesi ile aldığı dosya kapsamı ile sabit olduğunu, taraflar arasında 28/11/2014 tarihli sözleşmenin işletmenin devri amacıyla değil yalnızca mülkiyet sahibi konumunda bulunan idareye karşı kiracılık hakkının devrine yönelik bir sözleşme olarak düzenlendiği, sözleşme adının işletmenin devri olarak yer almasının bu sözleşmeyi diğer kanuni şartlarını yerine getirmeden işletmenin devri sözleşmesi yapmayacağı, aldırılan bilirkişi raporlarının da bu kanaati desteklediği ve hükme esas alınabileceği gerekçesi ile davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile, işletmenin devri sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; ... ... .... ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin iptali için dava açıldığını, ...Bankasının asli müdahale talebinin mahkemece kabul edildiğini, yerel mahkemece davanın kabulü ile sözleşmenin iptaline karar verildiğini ancak yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda asli müdahil hakkında bir karar vermediğini, tavzih talebinde bulunmalarına rağmen mahkemece taleplerinin reddedildiğini, yerel mahkemece davanın kabul edilmesine rağmen yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı ile birlikte sorumlu asli müdahilden de ayrıca alınmasını, davalı ile müteselsilen sorumlu olması gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve çelişki içerdiğini belirterek istinaf başvurusunun kabu ile istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemenin asli müdahili yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutmayan kararı ve tavzih talebinin reddi kararının müvekkil lehine; ek kararın kaldırılıp, yerel mahkeme kararının düzeltilerek asli müdahilin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran asli müdahil vekili, yerel mahkemece iki farklı bilirkişiden rapor aldırıldığını, yerel mahkemenin karar verme yetkisini bilirkişilere devrettiğini, aldırılan bilirkişi raporlarını dayanak kabul ederek hüküm kurduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin noter kanalıyla akdedilen düzenleme şeklinde bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin hataen akdedilmesinin mümkün olmadığını, iptali istenen sözleşmenin bedel kaydı içerdiğini, sözleşmenin imzalandığı anda işletmenin devri yönünde olduğu hususunda şüphe olmadığını, müvekkili tarafından dava konusu sözleşmeye dayanarak dava konusu sözleşmeden önceki dönemde ... ... tarafından işletilen sözleşme sonrası ... ... tarafından işletilmeye devam edilen işyerinde haciz işlemi uygulanınca işlerin değiştiğini, yerel mahkemece hataya düşen tarafın, kötü niyetli olarak hatasına dayanamayacağı hususunda değerlendirme yapılmadığını, açılan davanın istihkak davasının hemen akabinde açıldığını, tarafların dava konusu işletmenin devri sözleşmesinin ... 4.İcra Hukuk Mahkemesine delil olarak sunuluncaya kadar böyle bir sözleşmenin varlığının gizlendiğini ve inkar ettiklerini, dava konusu sözleşmenin düzenleme şeklinde bir sözleşme olması ve bedel karşılığı yapılmasının tarafların iradelerinin sözleşme yapıldığı anda işletmenin devri yönünde olduğunun ispatı olduğunu, davacının davalının kiracılık hakkını devralması için kanunen hiçbir engel olmamasına ve tarafların basit bir işlemle kiracılık hakkının devrine ilişkin bir sözleşme yapabilecek olmasına rağmen noterde işletmenin devri sözleşmesi akdetmeleri sözleşme anında iradelerinin işletmenin devri yönünde olduğunu doğruladığını, davacının yargılama boyunca ileri sürdüğü beyanları iptali istenen sözleşmenin hataen değil muvazaalı olarak düzenlenidğinin ikrara niteliğinde olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, sözleşmenin iptali koşullarının oluşup oluşmadığı ve asli müdahale davası yönünden karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmenin iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davanın tarafları olan davacı ...Ş. İle davalı ...,,,Arasında devam eden davaya yargılama sırasında .... A.Ş.'nin asli müdahale davası açtığı anlaşılmaktadır.
İki kişi arasında belli bir şey veya hak üzerinde bir dava devam ederken, üçüncü bir kişinin, bu dava konusu olan şey veya hak üzerinde (kısmen veya tamamen) hak sahibi olduğunu iddia ederek (aynı mahkemede) bir dava açmasına asli müdahale denmektedir(Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, İstanbul 2001, s. 3491).
Asli müdahale 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. (2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan kanun maddesi gereğince asli müdahaleden söz edilebilmesi için; öncelikle görülmekte olan bir davanın bulunması, asli müdahilin görülmekte olan davanın konusu olan hak veya şey üzerinde bir hak iddia etmesi, asli müdahilin asıl davanın tarafı olmayan üçüncü bir kişi olması ve asli müdahilin ayrı bir dava açması gerekir.
Asli müdahilin asıl davanın taraflarına karşı ayrı ve bağımsız bir dava açması zorunludur. Bu nedenle asli müdahale durumunda dava açılmasının tüm hukuki sonuçları doğar.
HMK’nın 65. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre mahkeme, asıl dava ile asli müdahale davasını birlikte yürüterek karara bağlar. Ancak asıl dava ve asli müdahale davası birbirinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan mahkeme, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm verir. Verilen her bir hükmün de birbirinden bağımsız olarak infazı mümkün olmalıdır. Asli müdahil ayrı bir dava açmak suretiyle hakkını ileri sürdüğünden verilen hükmü tek başına temyiz edebilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; asıl dava ve asli müdahale davası birbirinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan mahkemece her bir dava hakkında infazı kabil ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken asli müdahale davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının tarafların sair istinaf itirazları incelenmeksizin HMK m. 353 hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile asli müdahil vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile;
... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin,,,,, Karar sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde tarfalara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 02/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.