3. Ceza Dairesi 2018/7020 E. , 2019/2033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıktan şikayetçi olduğunu beyan eden müşteki ...’nın süresinde temyiz dilekçesi vererek kararı temyiz ederek katılma iradesini gösterdiği anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK"nin 260/1. ve 237/2. maddeleri uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğundan katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan sonra sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi sebebiyle dosya yeniden ele alınıp bir hüküm kurulurken, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3, 5271 sayılı CMK"nin 34, 230 ve 289. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı kararı uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) 5271 sayılı CMK"nin 231/11. maddesine göre denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, sanık hakkında belirlenen netice cezanın TCK’nin 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilerek yeni bir hüküm kurulması,
Kabule göre de;
3) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas - 2017/247 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK"nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 226. maddesine aykırı davranılması,
4) Sanığın katılana yönelik yaralama eylemi nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirmesine ve hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek şekilde kemik kırığı meydana gelmesine neden olduğu anlaşılmakla, birden fazla nitelikli hali ihlal ederek eylemini gerçekleştiren sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 86/1. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK"nin 61. maddesine göre temel cezaya hükmedilirken sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
5) İddia, dosya kapsamı ve sanığın 29/06/2010 tarihli duruşmada katılanı sopa ile yaraladığına yönelik samimi ikrarı karşısında, sanığa, TCK’nin 86/3-e ve 87/1-son maddeleri gereği ek savunma hakkı tanınarak, TCK"nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-d ve 87/1-son maddeleri tatbik olunmakla netice cezanın 5 yıldan az olamayacağı gözetilmeyerek, sonuç cezanın 3 yıl olarak belirlenmesi suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini,
6) Aynı eylem nedeniyle oluşan birden fazla netice sebebiyle ağırlaşan yaralamada sanığın, en ağır netice doğuran artırım nedeninden sorumlu tutulması gerektiği, bu nedenle kemik kırığı meydana gelecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanma eyleminde sanık hakkında TCK"nin 87/1.maddesinin (d-son) bendinin uygulanması ile yetinilmesi gerekirken, aynı Kanun"un 87/3. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
7) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 05.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.