
Esas No: 2021/3368
Karar No: 2022/1432
Karar Tarihi: 22.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3368 Esas 2022/1432 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Kadastro Mahkemesi'nde görülen kadastro tespitine itiraz davasında, davanın reddine karar verilmiştir. Davalı tarafın temyiz başvurusu sonrasında dosya incelenmiş ve mahkemenin verdiği karar bozulmuştur. Bozma ilamında, dava konusu taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı ve davacının komşu parselde bulunan evine gelip geçmek için taşınmazı kullanmasının ekonomik amaç sayılamayacağı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafın ölümü nedeniyle vekalet ilişkisi sona ermiş ve davacı mirasçıları tarafından vekaletnamelerin sunulmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin taraf teşkili sağlamadan karar vermesi hatalıdır. Kararda geçen kanun maddeleri HMK'nin Geçici 3. maddesi ve HUMK'un 428. ve 440/I. maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki tarihli karar ... tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; bozma sonrası mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi, tespit bilirkişi ve davacı tanığının genel olarak; dava konusu yeri davacının 1956 yılında ... çocuklarından satın aldığını, buranın davacının evinin önü olup, o zamandan beri burayı evine gidip gelmek için kullandığını, geriye kalan kısmın ise köye ait yol olarak kullanıldığını, köy hayvanlarının buradan otlamaya gidip geldiklerini, köylünün dava konusu kısmı kullanmadığını, burası köy yolunun kenarında olduğundan davacının ekip biçmesinin mümkün olmadığını beyan ettikleri, ziraat bilirkişi raporunda ise 154 ada 23 parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen kısmı üzerinde ekili dikili herhangi bir tarım ürünü bulunmadığının, yer yer ana kayaların gözüktüğünün, bazı kısımlarda bu kayaların oldukça belirgin olduğunun ve taşınmazın tarım dışı alan olduğunun belirtildiği, ekli fotoğrafın da ziraat bilirkişi raporunu desteklediğinin görüldüğü, dolayısı ile gerek beyanlar, gerekse bilirkişi raporu göz önünde bulundurulduğunda davacının dava konusu taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı ve davacının komşu parselde bulunan evine gelip geçmek için taşınmazı kullanmasının ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılamayacağı göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabul kararı verilmiş olmasının isabetsiz olduğuna değinilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, bilindiği üzere, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında bu husus re'sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilerek karar verilmesi mümkün değildir.
Somut olayda, davacı ...'in yargılama sırasında karar tarihinden önce 17.07.2017 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Şu halde, ölümle vekalet ilişkisi sona ereceğine göre, davayı davacı adına takip eden ve kararı temyiz eden avukat ile davacı arasındaki vekalet ilişkisi sona ermiş, davacı vekili tarafından ...'in mirasçılarından alınmış vekaletname dosyaya ibraz edilmediği halde mahkemece davanın, davacının mirasçıları tarafından takip edilmesi gerektiği göz ardı edilerek bu husus üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca, öncelikle, ölüm ile vekalet ilişkisi son bulan vekil Avukat ...'e, davacı ... mirasçılarına ait vekaletnameleri sunmak üzere süre ve imkan tanınması, sunulmadığı taktirde ... mirasçıları duruşma gününden haberdar edilmek suretiyle davaya devam etmeleri halinde işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Mahkemece, bu husus gözardı edilerek taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, dava reddolunduğu halde temyiz eden davalı ... aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması dahi isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair unsurların incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 22.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.