20. Hukuk Dairesi 2012/14441 E. , 2013/4645 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 2010 yılında ..... Köyünde yapılan kullanım kadastrosu sırasında 134 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1992 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı halde, davalı Hazine adına tesbit edildiği iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece talebin adlî yargıda değil, idarî mkamlarca yerine getirileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.05.2011 tarih ve 2011/1358 E. - 2011/5852 K. sayılı kararı ile "Davacı ... Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında orman tahdit sınırlarına uymadığı iddiasıyla dava açtığına göre, mahkemenin, adlî yargıda değil, idarî yargıda çözüleceği yönündeki gerekçesinin isabetli olmadığı, bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine, ....Köyü 134 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 09.07.2010 tarihli kadastro tutanağındaki gibi tarla vasfı ile Hazine adına tesciline ve beyanlar hanesindeki şerhin aynen yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1992 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 1982 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır.
Dava, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4 madde gereğince yapılan kadastro tesbtine itiraza ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişi raporuna göre, mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; vekâlet ücretinin 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesi gereğince takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.200.- TL vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm kısmının vekâlet ücretine ilişkin 5. paragrafı kaldırılarak, bunun yerine, “Davalı Hazine kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesi gereğince takdiren 300.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/04/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.