17. Hukuk Dairesi 2015/13072 E. , 2015/13835 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın tek taraflı kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkili ..."nın yaralandığını ve %100 oranında malul kaldığını açıklayıp müvekkili ... için ıslah ile artırılan 180.823,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi, anne – babası için 10.000,00"er TL, kardeşleri için 5.000,00"er TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının hatır için araçta taşındığını ve maddi tazminat talebinin sigorta şirketince karşılandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin işleten olmadığını, aracı kiraladığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 160.274,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."tan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar ..., ..., ... ve ..."nın manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Mahkemece davacı ..."nın kendisine ilişkin manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiş davacının anne, baba ve kardeşinin manevi tazminat istemleri reddedilmiştir.
Uygulamada kabul edildiği üzere, B.K."nun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem
nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak bir kişinin cismani zarara uğraması sonucu onun (ana, baba, karı, koca, çocuk gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa (örneğin kazaya uğrayan yakın kişi büyük ölçüde iş göremez duruma gelmişse) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. HGK"nun 26.4.1995 gün ve E: 1995/11-122 K:1995/430 sayılı kararı bu doğrultuda olduğu gibi, Dairemizin de giderek B.K."nun 47 maddesine getirdiği yorum bu karar ile paralellik arz etmektedir. Bu açıklamalar ışığında, kazazede ..."nın % 100 maluliyet oranına ve bakıma muhtaç durumda bulunmasına karşın, anne, baba ve kardeşlerine uygun miktarda manevi tazminata hükmetmek gerekirken bundan zuhul olunması da ayrıca bozma nedenidir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK"nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söze dilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda davalılarca, davacı kazazedenin hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürülmüş, mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan 2/3 oranında bir indirim yapılmış ise de, yapılan bu indirim oranı davacının yaşı, yaralanma ve maluliyet oranı, olayın oluşu dikkate alındığında oldukça fazladır. Mahkemece, belirlenen tazminattan daha makul düzeyde hakkaniyet indirimi yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, hakkaniyet indirimi nedeni ile red edilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilirken AAÜT"nin 10/2. maddesinin gözetilmemesi, davada red sebebi aynı olan davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi, davacı ... lehine hükmolunan her bir maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerekirken maddi-manevi tazminatların toplanarak, bu toplam miktar üzerinden vekalet ücretine karar verilmesi, davacı ... tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının red edilen kısmı yönünden davalı lehine vekalet ücreti hükmedilirken AAÜT 10/2. maddesinin gözetilmemesi de isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.