
Esas No: 2013/761
Karar No: 2013/2723
Karar Tarihi: 25.02.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/761 Esas 2013/2723 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.09.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı .... Ltd. Şti. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş, 707 parsel sayılı taşınmaz yararına, 356 ve 357 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine, bilirkişi raporu ve ekindeki krokide A ve B harfleri ile gösterilen yerden geçit kurulmuştur.
Hükmü, 357 parsel sayılı taşınmaz hissedarı dahili davalı ... Gıda Pazarlama San ve Tic Ltd Şti temsilcisi temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve krokisi 18.05.2012 havale tarihli olup buna ilişkin keşif 05.04.2012 tarihinde yapılmıştır. Dahili dava dilekçesi ise 27.08.2012 tarihinde yani keşiften sonraki bir tarihte verilmiştir. Kısacası dahili davalılara savunma hakkı verilmeden yapılan keşfe dayalı olarak oluşturulan bilirkişi rapor ve krokisine göre hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 290. maddesi uyarınca keşif, taraflar usulen davet edildikten sonra hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır. Bu kuralın ihlali halinde bir tarafın savunma hakkı kısıtlanmış, hukuki dinlenme hakkı elinden alınmış sayılır (6100 sayılı HMK m.27).
Somut olaya gelince; yukarıda söz edildiği üzere hükme esas alınan keşif, dahili davalıların yokluğunda hukuki dinlenilme hakları ihlal edilerek yapıldığından, yöntemince yapılmayan bu keşfe dayanarak hüküm kurulamaz.
Mahkemece, belirtilen yasa kuralları uyarınca işlem yapılarak mahallinde yeniden keşif yapılmalı, 357 parsel sayılı taşınmazın maliklerine hukuki dinlenilme hakkı tanınmalı, bilirkişiden keşif tarihi itibarıyla geçit bedelini de belirlemek suretiyle yeniden rapor alınarak dava bunun sonucuna uygun şekilde karara bağlanmalıdır.
Kararın, açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Dairemizin yukarıdaki ilkelerine aykırı olarak geçit eninin kaç metre olduğunun belirtilmemesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.