11. Hukuk Dairesi 2020/4849 E. , 2020/5967 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Mustafakemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi""nce bozmaya uyularak verilen 15.09.2015 tarih ve 2012/587- 2015/763 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davacı vekili tarafından duruşmalı, katılma yoluyla davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.12.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının oğlu ile ortaklarının işlerinin bozulması üzerine tarafların babalarının da maddi olarak katkıda bulunmaya çalıştıklarını, bu katkılar yetmeyince anne ve babaların bankalardan kredi çekmeye başladıklarını, birbirlerine kefil olduklarını, bu da yetmeyince adlarına kayıtlı gayrimenkulleri birbirlerine satarak bankadan konut kredisi çekmek yöntemi ile kredi temin etmeye çalıştıklarını, davacının anlaşmalı olarak ... ilçesi ... Mah. ... ada 22 parsel sayılı taşınmazını oğlunun ortağı olan..."ün babası ... 12.02.2007 tarihinde sattığını, Ziraat Bankası"ndan çektiği konut kredisi ile borçların ödendiğini, anlaşmaya göre konut kredisinin ortaklar tarafından ödeneceğini, kredi borcu bittiğinde ..."ün gayrimenkulü tekrar davacıya devir edeceğini, ancak olayların anlaşma gibi olmadığını, daha sonra ortakların ödemelerde sıkıntı yaşadıklarını, kredilerin takibe girdiğini, bu durumdan kurtulabilmek için taşınmazın davalı ..."e satış yapılmış gibi gösterilerek kredi alındığını, davalı ..."ün bir akşam davacının evine giderek eniştesine kredi çekerek maddi yardımda bulunacağını belirterek bankadan kredi alabilmesi için bankaya teminat olarak verilmek üzere 50.000,00 TL"lik senet imzalamasını istediğini, senedin aradaki güvene dayanarak davalıya verildiğini, ancak davalı tarafından haksız olarak bonoya dayalı takip başlatıldığını, davacının davalıya borçlu olmadığını belirterek borçlu olmadığının tespiti ile ... İcra Müdürlüğü"nün 2008/5263 sayılı dosyası üzerinden davalı ... ..."e satışı yapılan ...beldesi ... ada 3 parselde kayıtlı bağımsız bölümün davalı ......adına yapılan tescilinin iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, senede karşı senetle ispat kuralının etrafından dolaşılarak tanık dinletmek suretiyle usulüne uygun bononun bedelsiz bırakılmaya çalışıldığını, bonoya karşı her türlü bedelsizlik iddiasının yazılı delille kanıtlanmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, zamanaşımı itirazlarının da bulunduğunu, bono bedelinin ödendiğini, ödeme olması durumunda açılan davanın istirdat davası olduğunu ve 2004 sayılı İİK m. 72 gereğince bir yıllık hakdüşürücü süreye tabi olduğunu, ihaleden sonra açılan ihalenin feshi davasının reddedildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile kötüniyetli davacının asıl alacağın %20"sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı taraf dava dilekçesi uyarınca 15.06.2008 düzenleme ve 20.06.2008 vade tarihli 50.000,00 TL bedeli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve bu bono nedeniyle hakkında başlatılan icra takibinde adına kayıtlı ...mahallesi ... ada 3 parsel sayılı taşınmazın ihale ile davalı adına tescil edilen kaydının iptali talebinde bulunmuş, söz konusu senedin teminat olarak verildiğini, senedin gerçeği yansıtmadığını, bu senet nedeniyle herhangi bir borçlarının bulunmadığını iddia etmişse de; senedin üzerine teminat olarak verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, bu hususta davacı tarafça yazılı delil sunulmadığı, Mustafakemalpaşa İcra Müdürlüğü"nün 2008/3862 Esas sayılı dosyasındaki takibin neticelenmesinden sonra davanın açılması dikkate alındığında, davanın İİK"nun 72.maddesi uyarınca istirdat davası olabileceği düşünüldüğünde İİK"nun 72/7 madde ve fıkrası uyarınca davanın dava konusu ...mahallesi ... ada 3 parsel sayılı taşınmazın satılarak borcun ödendiği 21.10.2011 tarihinden sonra 07.12.2012 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü sürenin tamamlanmasından sonra açıldığı, davalının hileli eylemleri nedeniyle davacıyı söz konusu bonoyu düzenlemeye sevk ettiği hususu düşünüldüğünde davacı tarafın hilenin öğrenildiği tarih olan icra takibinin başlangıcı 26.08.2008 tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde davalıya karşı bu hususta bir dava açmadığı, elde mevcut davanın da 07.12.2012 tarihinde hak düşürücü sürenin tamamlanmasından sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dava, menfi tespit ve istirdat davası olup davanın esastan ispatlanamadığı saptandıktan sonra İİK"nun 72. maddesinde gösterilen bir yıllık hak düşürücü süre nedeniyle dava reddedilmiştir. Ancak, bu maddede gösterilen bir yıllık hak düşürücü süre icra dosyasının infazen ortadan kaldırıldığı tarihten başlar. Somut olayda icra dosyası infazen ortadan kaldırılmadığından süre başlamamıştır. Ne var ki mahkemece işin esası da incelenmiş, davanın esas yönünden de reddi gerektiği saptanmıştır. Bu itibarla sonucu doğru olan karara yönelik davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davanın yukarıdaki bentte açıklandığı üzere esastan reddi gerektiği belirtildiğinden davalı yararına nisbi vekalet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmekte ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 5236 sayılı Kanun"un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 4. bendindeki " takdir edilen 1.500,00 TL avukatlık ücretinin " sözlerinin çıkarılarak yerine "8.640,00 TL nispi vekalet ücretinin" yazılarak hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.