Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/132
Karar No: 2021/1792
Karar Tarihi: 21.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/132 Esas 2021/1792 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/132 Esas
KARAR NO: 2021/1792 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/474 E. - 2018/334 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili adına tescilli olan ... numaralı “...” markasının tanınmış bir marka olduğunu, markanın davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığını, davalı ile uzun süredir yapılan telefon görüşmelerinden sonuç alınamayınca, dava açma yoluna gidildiğini, davalının haksız kullanıma devam ettiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, müşteri portföyünün marka hakkına tecavüz eden şirketlere kaydığını ve müvekkilinin itibarının zedelendiğini belirterek, davalının marka hakkına tecavüzünün tespitine, sonlandırılmasına, ... ... isminin gerek Ticaret Sicilinden ve iş hayatındaki diğer alanlardan çıkartılmasına, oluşan maddi ve manevi zararların tespit edilerek, 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davacı vekiline maddi ve manevi tazminat taleplerini açıklaması için süre verildiği, davacı vekilinin 06/03/2017 tarihli dilekçesi ile 10.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini bildirdiği, maddi tazminat talebiyle ilgili bir açıklama yapmadığı, cevaba cevap dilekçesinde maddi tazminat talebiyle ilgili eksik harcı bilirkişi raporu geldikten sonra yatıracağını beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; 26.09.2007 tarihinde işletmesini açtığını ve 15.10.2010 yılında unvanını ticaret sicil gazetesinde ilan ettirdiğini; bu tarihten beri “... ... ” ibaresini kullanmakta olduğunu; kendisinden daha sonra bu ibareyi kullanmaya başlayan davacı şirketin, acentelik havuzuna bakarak müvekkilinin kullanımını gördüğü halde bir çağrışım veya benzerlik düşüncesi var ise bu ibareyi seçmemesi gerektiğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, taraf firmaların ikamet ettiği şehirler arasında 800-1000 km kadar bir uzaklık olduğunu, çalışılan bölgelerin farklı olduğunu kullandığı ibarenin “...-...” olduğundan davacı markası ile bir benzerlik olmadığını, taraf firmaların büyük çaplı işletmeleri olmayıp bölgesel, dar çevreli işletmeler olduğunu, davacının maddi-manevi bir zararı olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 22/11/2018 tarihli 2017/474 E- 2018/334 K sayılı kararıyla; "davacı şirketin adına tescilli "..." markası ile ticaret unvanının esas unsurunun "..." ibaresi olduğu, davalının ticaret unvanında da "..." ibaresinin yer aldığı, davacı tarafın delil olarak, internetten alınan görüntüleri ve sigorta şirketlerinin acentelerinin listelerini sunduğu, sunulan bu belgelerin incelenmesinde ve bilirkişilerin yapmış oldukları incelemelerde davalının "..." ibaresini markasal olarak kullandığına dair bir tespit yapılamadığı, davalının "..." esas unsurlu ticari unvanının sicilde 2010 yılından bu yana tescilli olduğu, davacının marka başvurusunun 2011 yılında yapıldığı, davacının tescil tarihinden önce "..." markasını kullandığına dair bir delil sunmadığı, bu nedenlerle davalının ticaret unvanını kötü niyetle tescil ettirdiğinin kabul edilemeyeceği, davalının ticaret unvanının terkini için, davalının bu unvanla uzun süredir yapmış olduğu ticari yatırımları ortadan kaldıracak şekilde tescilinden 7 yıl sonra dava açılması nedeniyle sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığı, 6762 sayılı TTK'nın 52. maddesi uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının, münhasıran sahibine ait olup, tescilli bir ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, davalının ticaret unvanını tescilli olduğu şekilde kullandığı, bu durumun marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, davacının markasal kullanımı da kanıtlayamadığı" gerekçesiyle; davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin ... Sigorta markasının, 11/06/2012 tarihinden itibaren davacı lehine korunmaya başlandığını, davalının defalarca mail ve telefon ile uyarılmış olmasına rağmen haksız kullanıma ve davacının marka hakkına tecavüzüne devam ettiğini, davalı şirketin kartvizitlerinde, internet sitelerinde ve hali hazırda firma adı olarak kullandığı markanın, davacı şirket tarafından tescil edildiğini bildiğini, davalı şirketin, “... ...” ibareli ismini kullanmaya devam ettiğini, unvanın başına şirket yetkilisinin adını ve soyadını eklemiş olmak marka tecavüzünü meşru kılacak bir isim yaratmadığını, davacının yıllarca verdiği emek sonucu elde etmiş olduğu müşteri portföyü, iş bu haksız kullanım sebebiyle diğer sigorta şirketlerine kaydığını, itibarının zedelendiğini İstanbul Anadolu FSHHM'nin 2017/463 Esas sayılı dosyasında benzer bir uyuşmazlıkta müvekkilinin lehine karar verildiğini, davacı şirketin 03/02/1998 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini, davalının ise davacıdan on yıl sonra 28/09/2007 tarihinde gerçek kişi olarak “...” unvanı ile ticaret siciline tescil edildiğini, 15/10/2010 tarihinde “...- ...” olarak tescil ettirdiğini, davalının ... ibaresini kullanmakta kişisel bir faydasının bulunmadığını, davacı şirketin kurucusu olan şahısların soy isimleri “...” olup, “...” ibaresi de bu soy isimden geldiğini, davacı şirketin 2011 yılında marka başvurusu yaptığını, davalının ise ticaret sicilindeki tescilini 2010 yılında gerçekleştirdiğini, davalının, davacıya ait olan marka tescilinin geç yapılmasından dolayı menfaat sağlamasının hukuka aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin ticaret unvanını 15.10.2010 tarihinde Ticaret Sicil gazetesinde ilan ettirerek kullanmaya başladığını, müvekkiline ait “...- ...” ibaresinin ticaret unvanı olup marka olmadığını, kullanımın markasal kullanım teşkil etmediğini, ticari işletmesiyle ilgili işlemleri bu unvan altında imzalamak zorunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davalının müvekkilini geçerli bir şekilde ihtar etmediğini, şirket yetkilisi olmayan kişiler tarafından resmi olmayan ortamlardan atılan belgelerin ihtar yerine geçmeyeceğini, emsal olarak dayanılan kararların kesinleşmediğini, markasal kullanım bulunmadığını, unvanda ayırt edici ibareler bulunduğunu beyanla; istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Davacıya ait marka tescil kaydından; davacının 25/02/2011 başvuru tarihli, ... numaralı "..." markasının 36. sınıfa dahil "sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri, gümrük müşavirliği hizmetleri" için 11/06/2012 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir. Taraflara ait ticaret sicil kayıtlarından; davacı şirketin 03/02/1998 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davalının 28/09/2007 tarihinde gerçek kişi olarak "..." unvanı ile ticaret siciline tescil edildiği, 15/10/2010 tarihinde ticaret unvanını "..." olarak değiştirdiği görülmüştür. Mahkemece alınan 30.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda; ... tescil no.lu “...” markasının “sigorta hizmetleri” de dahil olmak üzere 36. sınıfta davacı adına tescil edilmiş olduğunu, davacının “...” unvanını 15.10.2010 tarihinde tescil ettirdiği ve sigorta aracılık hizmetinde faaliyet gösterdiğini, somut olayda, markasal kullanımı ispat etmek amacıyla dosyaya davacı tarafından ibraz edilen internet sayfaları ekran görüntüleri incelendiğinde, davalının, uyuşmazlık konusu “...” ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığının tespit edildiğini, ayrıca davalının “...” unvanının 15.10.2010 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiş olduğunu, davacının davaya dayanak yaptığı 2011 15292 tescil no.lu “...” markası için ise 25.02.2011 tarihinde tescil başvurusu yaptığını, 11.06.2012 tarihinde markanın tesciline karar verilmiş olduğunu beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, ... markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının ticaret unvanının ve markasal kullanımlarının, müvekkilinin tescilli markası ve ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğini beyanla, markaya tecavüzün tespiti, meni, ticaret unvanı terkini ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı şirketin “...” unvanının 15.10.2010 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davalının ticaret unvanı kullanımı dışında, ... ibaresini, markasal olarak kullandığının davacı tarafça ispatlanamadığı, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği, ... ibaresinin tarafların ticaret unvanında ortak olduğu ve davacı ticaret unvanının 1998 yılında tescil edildiği anlaşılıyorsa da, davacı tüzel kişi tacir tarafından, davalı ticaret unvanının tescilinden itibaren altı yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra dava açıldığı, davacının davalının tescilli ticaret unvanından haberdar olmamasının düşünülemeyeceği, davalının ticaret unvanına sessiz kalınarak, aradan geçen 6 yıllık süreden sonra dava açılmasının TMK 2. Madde de düzenlenen iyiniyet kuralına aykırı olduğu, davacının markasının ise davalının ticaret unvanından sonra tescil edildiği anlaşılmakla, mahkemenin davanın reddi kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi