
Esas No: 2021/13128
Karar No: 2022/625
Karar Tarihi: 01.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13128 Esas 2022/625 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Orman Kadastrosuna İtiraz davasında, 654 parsel sayılı taşınmazın orman sınırları içerisine alınması talebiyle dava açılmıştır. Mahkeme, taşınmazın eylemli halinin orman olduğuna karar vermiştir fakat Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından kabul edilen Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tespitine Ait Yönetmelik'e göre maki komisyonları tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazların tapularının yasal ve geçerli olduğu belirtilerek davanın reddedilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sonuç olarak, mahkeme kararı bozulmuştur ve Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteği yapılabileceği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 3116 sayılı Orman Kanunu'nun 5653 sayılı Kanunla değişik 1/e maddesi
- Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tespitine Ait Yönetmelik
- 4753 sayılı Kanun
- 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : Orman ve Su İşleri Bakanlığı, ....
DAVA TÜRÜ : Orman Kadastrosuna İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... Kooperatifi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İli ... İlçesi ... Köyünde 1982 yılında yapılan kadastro sonucu, 654 parsel sayılı 18.341,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1952 tarih ve 54 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak, çalılık niteliğiyle İlyas Tosun adına tespit ve tescil edildikten sonra satışlarla el değiştirmiş, en son 04.01.2008 tarihinde yapılan satışla davalı ... Kooperatifi adına tescil edilmiştir.
Davacı ... İdaresi, 01.03.2013 havale tarihli dava dilekçesiyle, ... Köyünde bulunan 654 parsel sayılı taşınmazın kısmen orman vasfında olduğunu, kesinleşmiş orman sınır içinde kaldığını ve öncesi itibari ile orman olduğu halde maki tefriki yapılan alanda kaldığı gerekçesi ile tapu kaydı verildiğini, 1744 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmanın mahkeme kararı ile iptal edildiğini, yörede en son 2012 yılında 56 Nolu Komisyonca yapılan orman kadastrosu sırasında taşınmazın orman dışında bırakıldığını, oysaki taşınmazın eylemli durumunun da orman olduğunu ileri sürerek, taşınmazın orman sınırları içerisine alınması ve davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacı ... idaresinin mülkiyete ilişkin davasının tefrik edilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda, orman kadastrosuna itiraz davasının kabulüne, 56 Nolu Orman Kadastro Komisyonunca 654 parsel sayılı taşınmazın tamamının orman dışına çıkartılmasına ilişkin orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasının iptali ile dava konusu ... Köyü ... Mevkii 654 parsel sayılı taşınmazın tamamının devlet ormanı sınırları içine alınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... Kooperatifi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın, orman tahdidine göre orman dışında görülmekte ise de, eylemli haliyle orman vasfında olup devlet ormanı olduğu, 56 nolu orman tahdit komisyonunun bu parsel hakkındaki çalışmasının yanlış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarih ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadında, 3116 sayılı Orman Kanunu'nun 5653 sayılı Kanunla değişik 1/e maddesine göre çıkarılan “Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tespitine Ait Yönetmelik” ile bu Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonlarının yasal olduğu ve yaptıkları işlemlerin de geçerli olduğu kabul edilmiş ve söz konusu komisyonlar tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazlar hakkında özel kanunlar gereğince oluşturulan tapular da yasal prosedüre uygun ve geçerli olduğundan bu tapulara değer verileceği hüküm altına alınmıştır. Yine, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.04.2010 tarih ve 2004/1 Esas, 2010/1 Karar sayılı içtihadında da, maki komisyonlarınca 5653 sayılı Kanun'a göre yapılarak kesinleşen ve özel kanunlar gereğince tapu kaydı oluşan taşınmazlar hakkında 1993/5 Esas ve 1996/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının uygulanmasına devam olunacağı ifade edilmiştir.
Dosya kapsamına ve uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın tamamının 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman tahdidinde orman tahdit hattı içinde kaldığı, çekişmeli taşınmazın 5653 sayılı Kanun gereğince 20.10.1950 tarihinde makilik saha olarak tefriki yapılıp maki tutanağı düzenlenerek haritaya geçirildikten sonra 4753 sayılı Kanun gereğince topraksız köylüye tevzii edilmesi için Toprak Tevzii Komisyonuna teslim edildiği, 1951 yılında tevzii edilerek gerçek kişi adına 1952 tarih ve 54 numaralı tapu kaydı oluşturulduğu ve dava konusu taşınmazın bu tapu kaydına dayalı olarak 1982 yılında arazi kadastrosu sonucu tapu maliki adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra satışlarla davalıya geçtiği, yörede 2013 yılında yapılan ve dava konusu olan orman kadastrosu sırasında taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı, orman yönetimin bu çalışmaya itiraz ederek taşınmazın orman sınırları içerisine alınmasını istediği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmazın tamamının tevzi tapusu kapsamında kaldığı ve maki komisyonunca 5653 sayılı Kanun'a göre belirlenip 4753 sayılı Kanun gereğince tapuya bağlandığı sabit olduğundan, tapuya güven ilkesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 tarihli ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı içtihadı uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle yanılgılı değerlendirme sonucu kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.