
Esas No: 2019/201
Karar No: 2021/1966
Karar Tarihi: 20.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/201 Esas 2021/1966 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/201
KARAR NO: 2021/1966
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2018
NUMARASI: 2015/279 Esas, 2018/422 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip işlemi yaptıklarını, davalı tarafından icra dosya borcuna ve ferilerine itiraz edildiğini belirterek, davalı itirazının iptali ve takibin devamına, % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirket tarafından yurtdışındaki müşterisi ... için imal edilen (..., ..., ...) modelli tekstil ürünlerinin imalatı işinin davacıya verildiğini, davalı tarafından yapılan kalite kontrol neticesinde üretilen mallarda ayıp ve hatalar belirlenerek davacıya bildirildiğini, davacının bilgi ve kabulü ile ürün bedelinde indirim yapıldığını, davacının siparişe konu mallara ilişkin 30/04/2014 tarihli ve 75.299,91 TL. tutarlı faturayı düzenleyip e-posta ile kendilerine gönderdiğini ve bedelini 12.06.2014 tarih ve 25.167.41 Euro tutarlı çekle ödediklerini, bu faturanın aslının gönderilmesini beklerken davacının söz konusu faturanın sipariş tarihini 28.04.2014 ve tutarını da 83.775,2 TL şeklinde değiştirip iadeli taahhütlü mektupla 05.05.2014 tarihinde davalı şirkete gönderdiğini, noter aracılığıyla faturaların iade edildiğini, ancak iade edilen faturanın tekrar davalıya gönderildiğini, davalı tarafından tekrar davacıya iade edildiğini, icra takibinin dayanağı olarak gösterilen 30.06.2014 tarihli ve 3.148 Euro bedelli faturayı ise davalının görmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporundaki ayıp ihbarının bulunmadığı yönündeki tespite katılınmadığı, bilirkişi incelemesinde teknik bilirkişinin ürünlerin ayıplı olduğunu tespit ettiği, uyuşmazlığın ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, eser sözleşmesine dayanan ilişkilerde ayıp ihbarının yapıldığının tanık delili dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu, davalı vekili tarafından gösterilen tanıkların dinlendiği, buna göre ürün teslim edilmeden numune teslim edildiğinden, numuneler incelenerek davalının ayıp ihbarında bulunduğu, ayıp ihbarından sonra kendisinin genel müdür olduğunu söyleyen davacı tanığı ...'ün davalının ayıp ihbarına karşılık bedelde indirimi kabul ettiği, buna uygun olarak fatura tanzim edildiği, ayıp kabul edildikten sonra davalı tarafça ödeme yapıldığı, burada davalının başta seçimlik hakkını dahi kullandığı, bu hususun duruşmada dinlenen tanık beyanları ve mail yazışmalarından anlaşıldığı ve tüm dosya kapsamına göre davacının istenebilir bir alacağının olmadığı ve davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin bilirkişi raporuna aykırı değerlendirme yapmak suretiyle farklı karar verdiğini, yerleşik yargıtay kararları itibariyle bu hususun doğru olmadığını, bilirkişi raporlarında ayıp tespiti bulunmadığını, TTK 1/3 maddesinde tacirler arasında eser sözleşmesinin bulunmasının ayıp ihbarının şekle tabi oluşunu değiştirmeyeceğini, davacı tanığı ... beyanı ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, tanığın şirket çalışanı olduğunu, şirketi temsil yetkisi olan kişiler bulunduğunu, ticaret sicil kayıtlarında temsilcilerinin açık olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davaya konu İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 01/07/2014 tarihinde fatura alacağından kaynaklı 3.148,00 Euro yönünden ilamsız icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 08/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 11/07/2014 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı tarafça davalı taraf için üretilen ve teslim edilen tekstil ürünleri için düzenlenen faturadan kalan 3.148,00 Euro alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi ile icra takibin durmasından dolayı, itirazın iptali talep edilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Davacı tarafından icra takibine konu olan 28.04.2014 tarihli 83.775,20 TL bedelli fatura düzenlenmiş, bu fatura sebebiyle davalı tarafından 02.05.2014 tarihli tahsilat makbuzu ile davacıya teslim edilen 12.06.2014 ödeme tarihli çek ile 25.167,41 Euro ödeme yapılmıştır. Davacı tarafça e-mail ekinde 30.04.2012 tarih 75.299,91 TL bedelli faturanın davalı tarafa gönderildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 04.10.2016 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı ... beyanında özetle, davacı şirkette 2012-2016 yılı Ocak ayına kadar genel müdür olarak görev yaptığını, davacı tarafından üretilen ve Fransaya satılan ürünlerin tamamının takibini kendisinin yaptığını, çalıştığı şirket tarafından üretilen malların kalitesinden dolayı davalı şirketçe indirim talep edildiğini, kendisinin onayladığını, onay işini çalıştığı şirket yetkililerine söylemeden kendisinin yaptığını, finans ile ilgili konularda kendi başına onay yetkisinin olmadığını, kendisinin yetkisi olmadan bu onay işlemini yaptığını, fatura kesim işleminin ihracatçı kısımca yapıldığını, indirimli fatura kesilip kesilmediğini bilmediğini, kendisinin onay işleminin ertesi günü onay durumunu şirket yetkilisi olan patronuna söylediğini, kabul etmediğini, malların yüklendiğini, kendisinin çalıştığı dönemde çoğu şeyden sorumlu olduğunu, kendisini genel müdür olarak bildiğini, şirkette patron ve kendisinin olduğunu bu yüzden kendisini genel müdür olarak gördüğünü, şirket patronu ... beyin bilgisi olmadan indirimi onayladığını, kendisinin göndermiş olduğu 30/04/2014 tarihli mailden patronun bilgisinin bulunduğunu, ekine koyduğunu, 30/04/2014 tarihli faturadaki imzanın ... beyin imzasına benzediğini belirtmiştir. Davacı şirket temsilcisi ... 04/10/2016 tarihli duruşmadaki beyanında, 30.04.2014 tarihli faturadaki imzanın kendi imzasına benzediğini, bunun bir teklif olduğunu, ancak imzanın tam kendisine ait olup olmadığını emin olmadığını, faturanın kendi şirket defterlerinde kayıtlı olmadığını beyan etmiştir. Dosya kapsamına göre, aynı ürün sebebiyle davacı tarafça düzenlenmiş iki ayrı fatura bulunduğu, davacının ticari defterlerinde 28.04.2014 tarih ve 83.775,20 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu, ancak 30.04.2014 tarih ve 75.299,91 TL bedelli faturanın kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmakta olup, eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı tanık dahil her türlü yasal delil ile ispat edilebilir. Dosya kapsamında mahkemece dinlenen tanık beyanlarında, davacı tarafından üretilen ürünlerden 3 adet numunenin davalının yurt dışı müşterisine gönderildiği, yurt dışı müşteri tarafından ürünlerde ayıp bulunduğunun bildirildiği, bunun üzerine durumun davacı şirkete bildirilerek indirim talep edildiği ve talep edilen indirimin kabul edilmesi üzerine davacı tarafından fatura düzenlendiği, davalı tarafından da bu faturaya uygun çek verildiği ifade edildiğinden, süresi içerisinde ayıp ihbarının yapılmış olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Dosya kapsamındaki e-mail yazışmalarının incelenmesinde; davalı şirketten ... tarafından davacı şirketten ...'ya gönderilen 30/04/2014 tarihinde saat 11.52'de gönderilen ve bilgi bakımından ...'ya da iletilen e-mailde "Az önce konuşmamıza istinaden ... beyle teyit ettiğiniz aşağıdaki ürünlere yapacağınız indirimleri onaylarsan sevinirim. ... %15, ... %5, ...-indirim yapılmıyor" denilmiş; buna cevaben davacı şirketten ... tarafından davalı şirketten ...'ne 30/04/2014 tarihinde saat 13.06'da gönderilen ve bilgi bakımından ...'ya da iletilen e-mailde "Bu şekilde teyit ediyoruz, lütfen acilen bize bu şekilde check gönderiniz. Checkin vadesi 1 ay olmalı, çünkü LC de peşin, daha fazla kaybımız olmasın, bu konu kapansın. Check konusunda acilen bilgi bekliyorum sadece o şekilde işlemlere devam edilecektir." denilmiştir. Yine davacı şirketten ... tarafından davalı şirketten ...'ye 30/04/2014 tarihinde saat 14.27'de gönderilen ve bilgi bakımından ...'ya da iletilen e-mailde "Çeki listeleri ektedir. Bu çeki listelerine istinaden toplam 27.850,93 Euroluk çek göndermenizi rica ederim" denilmiş, ayrıca davacı şirketten ... tarafından davalı şirketten ...'ye 30/04/2014 tarihinde saat 18.24'te gönderilen ve bilgi bakımından ...'ya da iletilen e-mailde " Merhaba ... hanım, fatura ektedir." denilmiştir. Davacı şirketten ... tarafından davalı şirketten ...'ne 02/05/2014 tarihinde saat 19.20'de gönderilen ve bilgi bakımından ...'ya da iletilen e-mailde " Sayın ... Hnm. ... hanım yetkisi dışında size teyit vermiş. ... olarak aşağıdaki şartları katiyyen kabul etmiyoruz. İmalatçı olarak sizin satış fiyatınızı bilmeden nasıl indirimi paylaşıyoruz anlamıyorum bu sebepten dolayı hiç bir indirimi onaylamıyorum. Malları teslim etmemiz indirimi onaylamamız anlamına gelmiyor. " denilmiştir. Dinlenen tanık beyanlarına göre taraflar arasında ticari ilişki ve yazışmalar e-mail üzerinden yürütülmektedir. Davalı şirket tarafından 30.04.2014 tarihli 75.299,91 TL bedelli faturanın davacı tarafa e-mail ile gönderildiği, bu fatura kapsamında ödeme makbuzu ile yapılan ödemenin davacı tarafından itirazi kayıt olmadan çek alınarak tahsilatının yapılmış olduğu, davacı tanığı ...'ün beyanlarında, bedelde yapılan indirimin şirket yetkilisinin onayı olmadan yapıldığı, ancak 30.04.2014 tarihli 75.299,91 TL bedelli faturanın ekinde gönderildiği aynı tarihli e-mailden şirket yetkilisinin haberdar edildiği ve faturadaki imzanın şirket yetkilisinin imzasına benzediği belirtilmiş; öte yandan şirket yetkilisi ... da aynı duruşmadaki beyanında faturadaki imzanın kendi imzasına benzediğini, bunun bir teklif olduğunu, imzanın kendisine ait olup olmadığından tam emin olmadığını, faturanın defterlerinde kayıtlı olmadığını belirtmiş; ancak açıkça imza inkarında bulunmamıştır. Yukarıda belirtilen ve ayıp nedeniyle indirim talep edilmesine ilişkin olarak yapılan e-mail yazışmalarının tamamında bir örneğinin bilgi olarak ...'ya gönderildiği, ... tarafından kabul edilen indirimden şirket yetkilisinin bu şekilde haberdar olduğu da anlaşılmaktadır. Şu halde, e-posta ile gönderilen fatura karşılığı 25.167,41 Euro bedelli çekin itiraz edilmeksizin 02/05/2014 tarihinde teslim alınarak tahsil edilmesi de dikkate alındığında, şirket yetkilisinin de bedelden indirimi onayladığının kabul edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davacı şirket yetkilisi 02/05/2014 tarihinde saat 19.20'de gönderdiği e-mailde yapılan indirime onay vermediğini bildirmekte ise de, gerek indirim hususunda önceden yapılan e-mail yazışmalarından kendisine de bilgi mahiyetinde gönderilmiş olması nedeniyle haberdar olması, düzenlenen faturada açıkça inkar edilmemiş imzasının bulunması, söz konusu faturanın teklif niteliğinde olduğunu bildirmesi ve indirimli fatura karşılığı verilen çekin teslim alınmasından, başka bir deyişle indirime ilişkin olarak yapılan teklifin kabul edilmesinden sonra söz konusu indirimi onaylamadığını bildirmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmiş ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu edilen 3.148 Euro alacağın sonradan düzenlendiği belirtilen 28.315,82 Euro = 83.775,20 TL bedelli faturanın çekle yapılan ödeme sonrasında kalan bakiyesi olup, davacı şirket yetkilisi tarafından indirimin kabul edildiği sonucuna varıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/03/2018 tarih ve 2015/279 Esas, 2018/422 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL'nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.