Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5997
Karar No: 2011/7278
Karar Tarihi: 19.12.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5997 Esas 2011/7278 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı vekili, bir taşınmazın vekil edeninin zilyetliğinde olduğunu ve Hazine ile bir ilgisi bulunmadığını belirterek tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili ise taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık araziden olduğunu ve bu tür arazilerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinimlerinin mümkün olmadığını savunmuştur. Mahkeme, davayı kabul ederek tapuya kayıt ve tescil kararı vermiştir. Ancak Yargıtay, kararı bozmuştur. Çünkü mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli bulunmamıştır. Taşınmazın belirlenen niteliğine göre imar ve ihyaya muhtaç olduğunun kabulü gerektiği ve imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunlu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, hava fotoğrafları ile komşu parsellere ait revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının incelenmesi ve uzman bilirkişiler tarafından rapor hazırlanması gerektiği ifade edilmiştir. Davacının kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak açtığı tescil davalarının olup olmadığı da araştırılmalıd
8. Hukuk Dairesi         2011/5997 E.  ,  2011/7278 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve Tosunlu Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.06.2010 gün ve 360/461 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 90-100 dönüm civarındaki taşınmazın vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, 50 yılı aşkın bir süreden beri kendisi, ailesi ve gerekse tutmuş bulunduğu işçiler aracılığıyla emek ve masraf sarf etmek suretiyle taşlık niteliğindeki araziyi tarıma elverişli hale getirdiğini, Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını açıklayarak 100 dönümlük taşınmazın vekil edeni ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, 14.1.2008 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık araziden olduğunu, bu tür arazilerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinimlerinin mümkün olmadığını açıklayarak haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı ... köyü tüzel kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın, yargılama oturumlarına katılmamıştır.
    Mahkemece, teknik bilirkişi ...’ın düzenlediği 5.5.2009 tarihli rapora ekli krokide işaretli 91516,29 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile 91516,29 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın taşlık niteliğinde bulunduğunu, vekil edeni ve ailesiyle çalıştırdıkları işçiler aracılığıyla taşlardan temizleyerek imar ve ihya edildiğini açıklamış, teknik bilirkişinin raporu ekinde sunulan krokide ise dava konusu taşınmazın çevresinde kadastro harici taşlık alan bulunduğu anlaşılmıştır. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde yer alan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Öncelikle teknik bilirkişinin rapor ve krokisi ile dosya arasında bulunan Vahit Hazar imzalı çevre parselleri de gösterir krokinin onaylı örneği eklenmek suretiyle dava konusu taşınmazın hangi tarihte yapılan kadastro çalışmaları sırasında ve ne niteliğiyle tespit dışı bırakıldığının Kadastro Müdürlüğünden, aynı biçimde çifte tapunun önlenmesi açısından aynı rapor ve krokiler eklenerek dava konusu ve kabulüne karar verilen yerin tapuda kayıtlı taşınmazlardan olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, dava konusu taşınmazın yapılan kadastro çalışmaları sırasında ve ayrıca hali hazır durumu itibariyle Arıklı köyünün mü, yoksa Tosunlu köyünün sınırları içerisinde kaldığı hususunun yine Kadastro Müdürlüğünden sorulması, pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu gerekli bilginin mahkemeye gönderilmesinin istenmesi, Tosunlu köyünün tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığının İlçe Kaymakamlığından sorulup belirlenmesi, bundan ayrı dava konusu taşınmaza komşu 837, 838, 794 ve 796 sayılı parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi gerekmektedir. Yine davacının kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak açtığı tescil davalarının olup olmadığı konusunda Yazı İşleri Müdürlüğüne yazılan yazının cevabı gelmeden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
    Bundan başka dosya arasında bulunan ve nereden temin edilip dosya arasına konulduğu anlaşılamayan onaysız 1984 yılına ait hava fotoğrafının dosya ile birlikte uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri mühendisi Abdullah Fatih Bostancı ile jeoloji mühendisi Beşir Yazar’a dosya ile birlikte tevdi edilerek dosya üzerinden adı geçenlerden rapor istenmesi, usule aykırı olduğu gibi verilen raporlarda yeterli gerekçeyi ve teknik bilgiyi içermediğinden hükme esas alınması yerinde bulunmamıştır. Kural olarak ve Yargıtay uygulaması gereğince hava fotoğrafları yapılacak keşifte, taşınmazda görülmek suretiyle uzman bilirkişi aracılığıyla uygulanması esastır. Bu bakımdan davanın açıldığı 12.7.2007 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden yöntemine uygun biçimde getirtilerek dosya arasına konulması, sözü edilen hava fotoğrafları ile komşu parsellere ait revizyon gören tapu ve vergi kayıtları yeniden yapılacak keşifte daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi jeoloji mühendisi, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı mühendis ve bir kadastro teknik elamanından ve başka bir ziraat mühendisinden kurulu bilirkişiler ile yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, hava fotoğraflarının uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri uzmanı aracılığıyla stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı veya ne nitelikte bulunduğu, imar ve ihya edilip edilmediği, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenmek suretiyle taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı, imar ve ihyanın ne şekilde yapıldığı konularında uzman bilirkişi ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri uzmanından ve jeoloji mühendisinden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık rapor istenmesi düşünülmelidir.
    Bundan başka davacı taraf dört tanık bildirdiği ve vazgeçme olmadığı halde sadece bir tanık ile nereden temin edildiği anlaşılamayan iki mahalli bilirkişinin dinlenilmesi ve zilyetlik koşulları ile imar ihya koşullarının araştırılması, bunların beyanlarıyla yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı kadastro Kanununun 14/1. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delillerle kanıtlanması mümkündür. Kural olarak yerel bilirkişilerin idari birimler aracılığıyla mahkemece belirlenmesi esas olup tarafların tanıklarını bildirmesi için de kendilerine süre ve imkan tanınması esastır. Verilen keşif ara kararında yerel bilirkişi ve tanıkların ne şekilde çağrılarak keşif yerinde dinleneceği konusunda herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. Bu önemli bir usuli eksikliktir. HMK.nun 243 ve 244. maddeleri uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, gelmedikleri taktirde aynı Kanunun 245. maddesi uyarınca işlem yapılması, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenilmeleri, zilyetliğin başlangıcı, taşınmazın kim yada kimlerden kaldığı, davacıya ne biçimde intikal ettiği, imar ve ihyaya ne zaman başladığı, emek ve para sarfını nasıl yaptığı, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, bu konuda hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde beyanların alınması, taşınmazın hangi köyün sınırları içinde kaldığının aynı biçimde bilgilerine başvurularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261. maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi gerekir. Vazgeçme olmadığı halde davacının bir kısım tanıklarının dinlenmemesi ve nereden temin edildiği anlaşılamayan bilirkişilerin beyanları ile yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi