3. Hukuk Dairesi 2016/404 E. , 2016/4436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandığını, boşandıktan sonra davalının babasından yetim maaşı aldığını, ek olarak sigortalı bir işe yerleştiğini öğrendiklerini, bu şekilde davalının yoksulluğunun ortadan kalktığını belirterek ... Aile Mahkemesinin 2012/329 Esas- 2013/722 Karar sayılı ilamıyla hükmedilen 250,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalının babasından yetim maaşı aldığı, tarafların mali ve sosyal durumlarının denk düzeyde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının lokantacı olduğu,asgari ücret aldığı, davalının ise ev hanımı olduğu dava tarihinde 959,44 TL yetim aylığı bulunduğu görülmektedir.
O halde, davalının yetim aylığı nedeniyle yoksulluğunun ortadan kalkmayacağı, bu durumun sadece nafaka miktarının belirlenmesinde rol oynayacağı görülmekle TMK"nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle nafakanın az da olsa indirilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümü ile kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.