22. Hukuk Dairesi 2013/31018 E. , 2015/5446 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı birlikte sulama teknisyeni olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacaklarının da olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.
Somut olayda davacı tarafından 27.03.2012 tarihinde dava ıslah edilmiş ve ıslah dilekçesi 28.03.2012 tarihli duruşmada davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı tarafından bu duruşmada süresi içinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. Dosya bilirkişiye gönderilmiş ancak bilirkişi ıslaha karşı zamanaşımı def"ini değerlendirmeksizin bu hususu mahkemenin takdirine bırakmakla yetinmiştir. Şu halde ıslaha karşı zamanaşımı def"i değerlendirilmeksizin karar verilmiş olup bu hata bozma nedeni yapılmıştır.
3-Davacının yıllık izne hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık vardır.
Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı iş yerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 53. maddesinin 3. fıkrasında, “Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.” denilerek niteliği itibariyle bir yıldan az süren mevsimlik işlerde çalışan işçilerin yıllık izne hak kazanamayacakları vurgulanmıştır.
Somut olayda davacının yaz aylarında sulama işçisi olarak mevsimlik işçi olarak çalıştığı açıktır. Bu itibarla davacının yıllık izne hak kazanamadığı göz ardı edilerek yıllık izin ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.
4-Diğer taraftan ulusal bayram ve genel tatil çalışması ile hafta tatili çalışmasının tanıkla ispat edildiği görülmektedir. Bilindiği üzere bu tarz çalışmaların yazılı delille ispat edilememesi durumunda Yargıtay uygulamasına göre hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücretlerinden makul bir oranda takdiri indirim yapılmalıdır. Bunun yapılmaması ise yerinde olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.