Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1247
Karar No: 2021/1253
Karar Tarihi: 14.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1247 Esas 2021/1253 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1247
KARAR NO: 2021/1253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/166 Esas - 2019/247 Karar
TARİHİ: 07/03/2019
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirket ile arasındaki ticari iş ilişkisinde davalı şirkete sattığı ürünlerin faturasını kestiğini ve ürünleri teslim ettiğini, takip konusu faturaları tebellüğ edip ticari defterlerine kaydeden davalının faturaların münderecatına itiraz etmediğini, ancak bugüne kadar fatura bedellerini ödemediğini, bu nedenle müvekkili şirket tarafından borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu, borçlu olduğu miktarı ve karşılığında aldığı hizmeti bilebilecek durumda olan davalının itirazının alacağı sürüncemede bırakmak olduğunu iddia ederek, davalı borçlu şirketin vaki itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı vekilinin iddialarının aksine, müvekkili şirketin davacı alacaklıya ticari ilişki kaynaklı hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin önemli projelere imza atan değerli bir şirket olup tüm ödemelerini gerçekleştirmiş olduğunu, bu sebeple de borcun tamamına itirazda itiraz ettiklerini belirterek müvekkili şirketin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız davanın reddine, %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; davanın, cari hesap alacağına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, cari hesabı oluşturan faturaların gıda maddeleri satışına ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalı taraf davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunduğu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde cari hesaba konu faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı oldukları, iki tarafın defterleri arasında kayıtlı faturalar açısından tam bir uyum olduğu, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın 34.579,49 TL bedelli davalı şirket kayıtlarında yer alan, ancak davacı firma kayıtlarında yer almayan, keşidecisi davalı şirket, lehdarı davacı firma olan, 02.11.2016 keşide tarihli, 05.02.2017 ileri(ödeme) vadeli, .../Altunizade ticari merkez şube muhataplı, ... numaralı, 34.578,67 TL tutarlı çekten kaynaklandığı, davalının söz konusu çeki davacıya verdiğini ispat edemediği, çekin iptal işlemi yapılarak 24.03.2017 tarihinde muhatap bankaya iade edildiği görüldüğünden, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı görülmekle yemin delili hatırlatılması üzerine davalının davacıya yemin teklif ettiği, davacınında talimatla alınan beyanında yemin ederek söz konusu çekin kendisine verilmediğini ve borcuna karşılık ödeme yapılmadığını beyan ettiğinin görüldüğü dolayısıyla davacının davalıya teslim ettiği mallar karşılığında ödemesini alamadığını ispat etmiş olduğu, davalı tarafın çeki teslim ettiğine ya da borcu ödediğine dair herhangi bir ödeme makbuzu, dekont vs ibraz etmediği, alacak likit olmakla davacının icra inkar tazminatında haklı olduğu, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi ile davalının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, davacının takip tarihine kadar işlemiş faize ilişkin talebinden vazgeçtiği de gözetilerek takibin taleple bağlı kalınarak 31.628,84 TL asıl alacak üzerinden devamına, davalının asıl alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine..." gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 31.628,84 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan 31.628,84 TL alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda davacının kebir defterinin kapanış tasdiklerinin eksik olduğu tespit edilmiş olup, eksik şekilde ve usulüne uygun olarak tutulmayan davacı defterlerinin lehine delil vasfı taşımadığını, HMK'nın 222. maddesi uyarınca, ticari defterlerin lehe delil olarak kabul edilebilmeleri için açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmasının şart olduğunu, defterlerin HMK'nın 222. maddesine göre uygun tutulmuşsa, bir bütün olarak değerlendirileceğini, aksi halde değerlendirilme ihtimalinin olmadığını, açılış ve kapanış onayları bulunmayan ticari defter kayıtlarının, sahibi aleyhine delil teşkil edeceğini net olarak düzenlendiğini, nitekim TTK'nın 69/2. maddesinde de defterlerini notere veya sicil memuruna tasdik ettirmeyen ve sicil memurluğuna beyanname vermeyen tacirin defterlerinin lehine delil olamayacağı açıkça yazıldığını, bu hususta Yargıtay uygulamasında da hiçbir tereddüt bulunmadığını, onayları eksik olan defterlerin lehe delil olarak kabul edilmeyeceğini, bilirkişilerin kapanışı bulunmayan defterler çerçevesinde rapor düzenlemesinin ve mahkemenin de bu raporu hükme esas almasının kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının usul ve yasaya uygun tutulduğunun tespit edildiğini ve lehine delil olma özelliği bulunduğunu, bilirkişi raporunda müvekkili şirketin davacı şirkete ticari defter ve kayıtlarında borçlu olmadığı belirtilmiş iken bilirkişilerin müvekkili şirketin davacı şirkete borçlu olduğunu tespit etmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafın icra takibi yaptığı tarihte yani 29.12.2016 tarihinde müvekkili şirketin borçlu olmadığının raporda açıkça yazdığını, 02.11.2016 keşide tarihli çekin icra takibinden önce keşide edildiğini belirtilmesine rağmen, söz konusu çeki icra takibinden önce tesliminin müvekkili şirketçe ispatlamadığı gerekçesiyle davanın kabul edilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma dayalı açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı yan takibe itirazında alacağın vadesinin gelmediğini, yargılamadaki savunmalarında ise ödeme yapıldığından borcun bulunmadığını ileri sürmüştür. Yargılama sürecinde davacının alacağına dayanak faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu, ihtilafın davalı yanca 02.11.2016 tarihinde 05.02.2017 keşide tarihli verilen 34.578,67 TL'lik çekten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İş bu çekin 02.11.2016 tarihinde davalıya verildiği kanıtlanmadığı gibi, bilirkişi rapor içeriği ve banka müzekkere cevabına göre davalı yanca iptal edilerek bankaya iade edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda ödeme iddiasını kanıtlama yükümlülüğü üzerinde olan davalı yanının ödeme iddiasını kanıtlayamadığı gözetilip, davalı yana yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davalı yanca yemin teklif edilmesi üzerine davacı tarafından yeminin eda edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı defterlerindeki kayda göre alacağı ispat edilen davacı alacağı yönünden, davalının ödeme savunmasını kanıtlayamadığı sonucuna ulaşılarak kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı yan istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılmış olan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.619,57 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.10.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi