Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1400
Karar No: 2021/1245
Karar Tarihi: 14.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1400 Esas 2021/1245 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1400
KARAR NO: 2021/1245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2018/778 Esas - 2019/148 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin davalıdan 141.423,50 TL alacağının üç gün içinde ödenmesi için davalı tarafa 24.08.2017 tarihli ihtarname gönderdiğini, ihtarnamenin davalıya 29.08.2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir sonuç alamadığını, ihtarnameye rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya 12.09.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, 14.09.2017 tarihinde sunulan dilekçe ile İcra Müdürlüğünün yetkisine ve takip konusu borcun tamamına itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun gerek icra müdürlüğünün yetkisine gerekse borca yönelik itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalı ile müvekkili arasında 16.06.2008 tarihinde imzalanan protokolün 5. maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiğini, davalının halen icra dosyasında müvekkiline 14.300,00 TL borcu bulunduğunu, bu miktar yönünden itirazının iptali için iş bu davanın açılması zorunluluğunun ortaya çıktığını, uyuşmazlığa konu alacağın miktarı davalı tarafından bilindiğini ve likit olduğunu belirterek; haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin icra takibine karşı yaptığı yetki itirazının yerinde olduğunu, Protokol'ün imza tarihi göz önünde bulundurulduğunda 2008 yılında Çağlayan ve Anadolu Mahkemelerinin fiilen faaliyet göstermemekte olduğunu, yani tarafların aralarında doğabilecek uyuşmazlıkları Sultanahmet Adliyesinde çözümlenmesi iradesine sahip olduklarının anlaşıldığını, davanın açıldığı tarihte ise Sultanahmet Adliyesinin faaliyeti sona ermiş olduğundan, bu yetki sözleşmesinin pratik olarak herhangi bir geçerliliği kalmadığını, müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği adresin "... Mahallesi, ... Caddesi, No:... ... Blok Tepeüstü Ümraniye/İSTANBUL" olması sebebiyle takibin İstanbul Anadolu İcra Dairelerinde başlatılması gerektiğini, icra takibinin yetkisiz yerde başlatılmasıyla huzurdaki davanın da yetkisiz yerde açıldığını, davanın usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin borca itirazının haklı olduğunu, davacı tarafın iyi niyet kurallarına ve ticari etiğe uygun hareket etmediğini, davacının takip talebinde bulunmasının ve işbu davayı açmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek; davanın reddine ve takip konusunun %20’sinden aşağı olmamak üzere hesaplanacak kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Taraflar arasında imzalanan protokol tarihinde yürülükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun mülga 22.Maddesi 'Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.' ve yine aynı kanunun 23.maddesi 'Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır. Mahkeme bu nevi davalarda hitamı mahkemeye kadar re'sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur.' şeklindedir. Somut olayda taraflar arasında imzalanan Protokol tarihinde yürülükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu 10. maddesi 'Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.' şeklinde olup, aynı kanunun 448. Maddesi 'Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır' şeklindedir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde; mülga HUMK 22. Vve 23. Maddeleri uyarınca bir uyuşmazlığa ilişkin yetki sözleşmesi yapılmış olması, o uyuşmazlığa ilişkin Kanun'la belirlenmiş genel ve özel yetki kurallarını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir. Protokol'ün imza tarihi göz önünde bulundurulduğunda; Çağlayan ve Anadolu Mahkemeleri fiilen faaliyet göstermemekte olup, tarafların yetkili mahkemeyi 'İstanbul Mahkemeleri' olarak belirlemiş olmasından İstanbul sınırları içerisinde hangi mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu konusunda iradelerinin anlaşılamadığı, tarafların şirket adreslerinin incelenmesinde, her iki tarafın şirket adresinin de İstanbul Adliyesi yetki çevresi içinde yer almadığı görülmüştür. Davacı tarafından takibin yetkisiz İstabul İcra Dairesinde açılmış olduğu, takibin yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış olmasının itirazın iptali davası için dava şartı niteliğinde olduğu, davalı borçlunun yetkiye itirazında yetkili icra dairesini göstermiş olması sebebiyle itirazın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibi bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği, ..." gerekçesiyle, icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan 141.423,50 TL alacağının üç gün içinde ödenmesi için davalı tarafa 24.08.2017 tarihli ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin davalıya 29.08.2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını, ihtarnameye rağmen ödenmeyen 141.423,50 TL. alacağın tahsili için bu kez İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından 12.09.2017 tarihinde sadece asıl alacak miktarı olan 141.423,50 TL'nin müvekkilin banka hesabına ödendiğini ancak icra masraflarının ödenmediğini Davalı tarafından ödemenin, icra takibinden sonra yapıldığını, feri nitelikte olan faiz, icra masrafı ve vekalet ücreti ödenmediğinden davalının itirazının haksız olduğunu, davalının icra dosyasındaki faiz, icra giderleri ve vekalet ücreti bakımından müvekkiline 14.300,00 TL borcu bulunduğundan bu miktar yönünden itirazının iptali davası açtıklarını, Tarafların, İstanbul mahkemeleri ifadesiyle kastettiklerinin halen "İstanbul... Mahkemesi" sıfatını taşıyan her tür ve derecedeki mahkemeler olduğunu, dolayısıyla İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatını taşıyan ilk derece mahkemesinin, işbu davaya bakmaya yetkili olduğunu, Davalının yetki itirazının da usule uygun olmadığını, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde, davalı şirketin adresinin, dava dilekçesinde yazılı olduğu gibi “... Mah. ... Cad. No:..., Çayırova/ Kocaeli” olarak görüldüğünü, ödeme emri ve dava dilekçesinin de davalının Çayırova/Kocaeli adresinde daimi işçisine tebliğ edildiğini, davalı tarafından yetki itirazının dayanağı olarak gösterilen Ümraniye/İstanbul adresinin de gerçeğe uygun olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisininde açık hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67/1.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, icra dairesinin yetkisizliği sebebiyle özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliğ edilmesi, HMK'nın 114/2. maddesi anlamında özel dava şartıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede açılacağı, aynı Kanun’un 448. maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmektedir. HUMK döneminde yapılmış olan yetkiye dair sözleşmeler HMK döneminde de geçerliliğini korur. Eldeki davanın tarafları arasında 16.06.2008 tarihinde imzalanan protokolün beşinci maddesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olacağı öngörülmüş, aksi durumda alternatif olarak farklı bir seçenek düzenlenmemiştir. Yetki sözleşmesi, yapıldığı tarihteki HUMK hükümlerine göre geçerli bir sözleşme olup tarafları bağlar. Taraf iradelerinin, uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu yönünde birleştiği anlaşılmaktadır. Taraflar sözleşmede açıkça İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu kararlaştırmıştır. İstanbul mahkemelerinin Sultanahmet'ten Çağlayan'a taşınmasının sonuca etkisi yoktur. Tarafların iradesi, İstanbul sınırları içindeki ilçe adliyelerinden birisini yetkilendirmek yönünde olsaydı, bunu sözleşmede açıkça göstermeleri mümkündü. Taraflar açıkça İstanbul mahkeme ve icra dairelerini seçtiklerine göre, İstanbul ilinin adıyla anılan mahkeme ve icra dairelerini yetkili kıldıklarının kabulü gerekir. Taraflar İstanbul mahkemelerini seçmiş olup İstanbul Adliyesinin başka bir ilçeye taşınmasının yetki sözleşmesine hiç bir etkisi olamayacağı halde, ilk derece mahkemesince yasal dayanağı bulunmayan gerekçeyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Dava şartı somut olayda mevcut olup ilk derece mahkemesince işin esası incelenmelidir. İlk derece mahkemesince dava şartının yanlış değerlendirildiği, taraflar arasındaki yetki sözleşmesine göre takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.10.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi