4. Hukuk Dairesi 2019/2150 E. , 2019/4139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Gazetecilik Bas. Yay. San. Tic. AŞ ve diğerleri aleyhine 14/02/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacılardan ..."ın talebinin kısmen kabulüne, diğer davacıların istemlerinin reddine dair verilen 16/01/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacılardan ... Haberleşme ve Yayıncılık AŞ ve ... ... Televizyon Prodüksiyon AŞ vekillerinin temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ...’ın talebinin kısmen kabulüne, diğer davacıların istemlerinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davalılardan ...’nın yönetim kurulu başkanı, ...’ın tüzel kişi temsilcisi, diğer davalı şirketin ise imtiyaz sahibi olduğu Aydınlık gazetesinin 31/01/2014 tarihli nüshasında ve gazetenin internet sitesinde yayınlanan "...n, ATV ve Sabah satışının takipçisimi” başlıklı haber ve 04/02/2014 tarihinde aynı gazetede yayınlanan, “ Bakan ve AKP zenginleri için suç örgütü fezlekesi” başlıklı haberde kullanılan söz ve ifadeler ile müvekkillerinin kişilik haklarına haksız şekilde saldırıda bulunulduğunu beyan ederek, manevi tazminat ve yayın isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu edilen gazete haberlerinin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını, görünür gerçeğe uygun, güncel ve kamu yararı içerdiğini, davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını, basının haber verme ve yayma hakkı kapsamında kaldığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davacılardan ... yönünden 04/02/2014 tarihli haberde kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile bu davacı yönünden istemin kısmen kabulü ile dava konusu haberlerde diğer davacıların hedef alınmadığı gerekçesi ile davacılardan ... Haberleşme ve Yayıncılık AŞ ve ... Aktif Televizyon Prodüksiyon AŞ’nin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1 ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu haberler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı; haberlerde öz ile biçim dengesinin aşılmadığı, haberin verilişinde kamu yararı olduğu, basının görevleri, kamuyu ve halkı bilgilendirmeye yönelik özel durumu nazara alındığında, hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı ve kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA; davacılardan ... Haberleşme ve Yayıncılık AŞ ve ... Aktif Televizyon Prodüksiyon AŞ vekillerinin tüm temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine, bozma sebebine göre davacılardan ...’ın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.