17. Hukuk Dairesi 2015/6502 E. , 2015/15056 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ... davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin desteği ..."in sürücüsü olduğu ve davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı araçla, 3.7.2008 tarihinde tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı kazada hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillerinin her biri için 1.000"er TL olmak üzere toplam 9.000 TL destekten yoksun kalma ...ı ile 1.000 TL cenaze ve defin giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili; davanın zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle reddini savunmuştur.
Mahkemece; suç niteliğinde olmayan davada ceza zamanaşımının değil, haksız fiillere ilişkin iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, 3.7.2008 kaza tarihi ile 5.11.2013 dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımı definin süresi içerisinde ileri sürüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ... kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ... istemine ilişkindir.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
6100 sayılı HMK."nın "İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi" başlıklı 141. maddesinde; "(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır."; "Süreler hakkında karar" başlıklı 142. maddesinde ise; "Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, ... tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar." düzenlemeleri yer almaktadır.
Cevap dilekçelerinde zamanaşımı def"i ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı def"i ancak davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK. yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Zamanaşımı def"inin, cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür.
Somut olayda, dava dilekçesi davalı ... şirketine 05.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ... şirketi vekili, iki haftalık süreden sonra 11.02.2014 tarihinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def"i ileri sürmüştür. Mahkeme, ön inceleme tutanağında davalı ... şirketince cevap dilekçesinin süresinde verilmediğini tespit etmesine rağmen, davacıya muvafakatinin olup olmadığını sormadığı gibi, zamanaşımı def"inin süresinde ileri sürüldüğü gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Bu itibarla, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımı definin reddi gerekirken, anılan usul hükümlerine aykırı biçimde davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozma nedenidir.
Kaldı ki; 2918 sayılı KTK."nun 109/2. maddesinde, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi ... talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı KTK"nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, ... talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya Güvence Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK."nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK."nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 K ve HGK"nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 Esas ve 2015/1495 Karar sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kazanın 03.07.2008 tarihinde gerçekleştiği, kaza sonucunda sadece davacıların desteği ..."in vefat ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere KTK."nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin ölümü ile sonuçlanan söz konusu ... kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacı desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları ... Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK"nın 109. maddisinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi
zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK."da öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresi dolmadığı halde zamanaşımı nedeniyle davanın reddi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 25/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.