Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1516
Karar No: 2021/393
Karar Tarihi: 04.03.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1516 Esas 2021/393 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1516
Karar No : 2021/393

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : …'e velayeten kendi adlarına asaleten …, …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ayağına demir düşmesi üzerine Bozova ve Şanlıurfa Devlet Hastanelerinde yanlış tedavi uygulandığından bahisle, davacılardan …'in ayak başparmağının kesilmesi olayında, uğranıldığı iddia edilen zararın tahsili amacıyla davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile … için 38.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, … ve … için 1.000,00'er TL maddi, 5.000,00'er TL manevi olmak üzere, toplam 40.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hususunun kurala bağlandığı,
Kural olarak idarenin yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olduğu; idarenin hukuki sorumluluğunun sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmadığı; idarenin kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabildiği; zararın doğumu ile idarenin işlemi veya eylemi arasında nedensellik bağının bulunmamasının ise kural olarak idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldırdığı,
İdarenin kusurlu sorumluluğundan söz edebilmek için, idarenin hizmet kusuruna dayalı bir işlem veya eyleminin bulunması, bir zarar doğması ve idarenin işlem ve eylemi ile zarar arasında bir nedensellik bağının bulunmasının gerektiği; hizmet kusuru kavramının genel anlamıyla, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık, eksiklik ve bozuklukları ifade ettiği; başka bir anlatımla, yasalarla kendisine görev olarak verilen kamu hizmetinin işlemesini sağlayacak örgütü kurmak, gerekli organizasyonu sağlamak, denetimleri yapmak ve önlemleri almakla yükümlü olan idarelerin, bu yükümlülüklerini gereği gibi ve zamanında yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkan aksaklık, aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik hallerinde idarenin hizmet kusurunun varlığının kabul edildiği; idarenin hizmet kusurundan doğan sorumluluk hallerinin, istikrar kazanmış yargısal içtihatlarda, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi ve hiç işlememesi şeklinde ortaya çıktığı,
Öte yandan idare hukuku ilkelerine ve Danıştay'ın yerleşik içtihatlarına göre zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olmasının gerektiği; bünyesinde risk taşıyan hizmetlerden olan sağlık hizmetinden yararlananın zarara uğraması halinde de bu hususun mümkün olabileceği,
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların çocuğu olan …'in 05/06/2008 tarihinde ayağına demir cisim düşmesi sebebi ile Bozova İlçe Devlet Hastanesine müracaat ettiği, o anda görevli hekim olan Dr. … tarafından sağ ayak baş parmağında kırık teşhisi ile kısa bacak ateli uygulandığı ve günlük pansumana gelmesi önerisi ile eve gönderildiği, ertesi günü pansuman için gelen hastanın Dr. … tarafından görüldüğü, kangren ön tanısı ile Şanlıurfa Devlet Hastanesine sevk edildiği, hastanın aynı gün 06/06/2008 tarihinde saat 22:50’de Şanlıurfa Devlet Hastanesi acil servisine giriş yaptığı, acil serviste nöbetçi hekim tarafından plastik cerrahi konsültasyonu istenildiği, hastanın icapçı Plastik Cerrahi Uzmanı … tarafından değerlendirildiği, parmağın siyanotik olduğu tespit edildiği, ancak nekroz oturmadığı için cerrahi olarak o anda yapılacak işlem bulunmadığından ve takip edilmesi gerektiğinden ertesi günü polikliniğe gelmesinin önerildiği, daha sonra …'in … Tıp Merkezinde görevli ortopedi uzmanı tarafından ayak başparmağının ampute edilmesi sonucu davacılar vekili tarafından, anılan olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, oluştuğu belirtilen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun … tarih ve … sayılı davalı idare işlemi ile reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Uyuşmazlığın niteliği, bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden, Mahkemelerinin 16/12/2009 tarihli ara kararı ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından yapılacak olan incelemede, …'in ayak baş parmağına demir cisim düşmesi sonucu Bozova Devlet Hastanesi, Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile … Tıp Merkezinde yapılan tedavi sonucunda kangrenden dolayı ayak baş parmağının kesilmesinden ötürü davalı idarenin (Devlet hastaneleri yönüyle) bir kusurunun bulunup bulunmadığı, şayet bir kusuru var ise bu kusurun oranı ve olayın meydana gelmesinde etkili olan diğer faktörleri belirleyen tafsilatlı bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun … tarih ve … Karar sayılı raporunda özetle; "...VIII- Adli Tıp Kurumumuzda 11/07/2011 tarihinde yapılan muayenesinde; sağ ayak bilek tam, başparmağın MP den ampute olduğu, 2.Parmağın mediale deviye olduğu, 3.4.5.parmağın tam olduğunun tesbit edildiği, Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili maddesi uyarınca 2.Adli Tıp İhtisas Kurulu Üyesi …'ın Kurulumuza davet edilmesine karar verilmiş olup kendisinin de katılımı ile Kurulumuzun 18/06/2012 günlü toplantısında yapılan adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesi sonucunda, … oğlu 2000 doğumlu …'in evraklarında; Bozova Devlet Hastane'sine 05/06/2008 tarihinde ayağına demir cisim düşmesi sonucu götürüldüğü, acil servis doktor … yazılı barkodu olan poliklinik defterinde el yazısı ile sütür atıldı, DT yapıldı kaydının bulunduğu, 06/06/2008 tarihinde acil servis doktor … barkodu olan poliklinik defterinde el yazısı ile gazlı gangren şüphesiyle Şanlıurfa ortopedi, acil polikliniğine sevk yazılı olduğu, Şanlıurfa Devlet Hastane'sinde muayene olduğu, plastik cerrahi tarafından görüldüğü, demarkasyon hattının oluşmadığı ve poliklinik kontroluna gelmesinin önerildiğinin ifadelerden anlaşıldığı, olay tarihli grafinin dosyada olmadığı, yapılan dosya incelemesinde travmanın ağır cisim düşmesi ile oluşan crush(ezilme tarzı) injury olduğunun anlaşıldığı, bu durumda yapılması gereken, hastaya yapılan ilk tedaviden sonra Ortopedi uzmanı veya plastik cerrahi uzmanına yönlendirmek olduğu, doktor …'in atel tespit ve DT proflaksisini yaptığı, kişiye muayene sonrası Ortopedi veya Plastik Cerrahi Uzmanına yönlendirmediğinin anlaşıldığı, bunun bir eksiklik olduğu, ancak kişinin 1 gün sonra Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından muayene edilmiş olduğu, dolayısı ile olay günü Ortopedi ve/veya Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından muayene edilmemiş olmasının, yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisi bulunmadığı cihetle; Dr. …'in, kişiyi olay tarihinde Ortopedi ve/veya Plastik Cerrahi Uzmanına yönlendirmemesi eksiklik olmakla birlikte; bu eksikliğin, yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisinin bulunmadığı ... oy birliği ile mütalaa olunur." yönünde kanaat belirtildiği,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca taraflara tebliğ edilen söz konusu bilirkişi raporuna davacı tarafından itiraz edildiği; ancak, davacı iddialarının bilirkişi raporunu kusurlandıracak nitelikte olmadığından, bilirkişi raporunun Mahkemelerince de benimsendiği ve yapılan itirazların yerinde görülmediği,
Olayda, özetlenen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davacılar … ve …'in çocukları olan …’in ayak başparmağına demir düşmesi sonucu Bozova Devlet Hastanesi ve Şanlıurfa Devlet Hastanesinde, hastane personeli tarafından hasta takibinin uygun olarak yapıldığı, yapılan ameliyat ve diğer tıbbi uygulamaların da tıp kurallarına uygun olduğu anlaşıldığından, meydana gelen olayda davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı; bu cihetle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Bu durumda, …’in ayak başparmağına demir düşmesi sonucu Bozova Devlet Hastanesi ve Şanlıurfa 500 Yataklı Devlet Hastanesinde gördüğü yanlış tedavi nedeniyle başka bir özel hastanede ayak başparmağının kesilmesi sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararlarının karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 04/04/2018 tarih ve E:2013/14036, K:2018/3357 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkeme tarafından Adli Tıp raporunda, hastayı ilk gören acil hekimi Esma Kalender'in atel tespit ve DT proflaksisini yaptığı, kişiye muayene sonrası Ortopedi veya Plastik Cerrahi Uzmanına yönlendirmediğinin anlaşıldığı, bunun bir eksiklik olduğu, ancak kişinin 1 gün sonra Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından muayene edilmiş olduğu, dolayısı ile olay günü Ortopedi ve/veya Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından muayene edilmemiş olmasının, yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisi bulunmadığı, bu cihetle Dr. …'in, kişiyi olay tarihinde Ortopedi ve/veya Plastik Cerrahi Uzmanına yönlendirmemesi eksiklik olmakla birlikte, bu eksikliğin, yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisinin bulunmadığı görüşü üzerine, davanın reddine karar verildiği,
Ancak, davacıların çocuğunun yaralanma şeklinin ayak başparmağına ağır cisim düşmesine bağlı ezilme, kırık, damar ve doku zedelenmelerini barındıran çoklu bir travma niteliğinde olduğu; yaralanmaya ilk başvuru tarihinde ayağındaki problem nedeniyle acil serviste ilk müdahalenin pratisyen hekim tarafından pansuman, atel ve sütür işlemi şeklinde yapıldığı; hastanın doku, damar zedelenmesi ve parçalı kırık durumunun, dolaşım kontrolü sağlıklı değerlendirmek adına ayak grafisi gibi ayrıntılı tetkiklere ihtiyaç duyulmadan sütür ve atel uygulamasının yapıldığı; ayrıca kişideki doku, damar, kırık durumunun ve dolaşım kontrolünün sağlıklı değerlendirilebilmesi adına kişinin muayene sonrası Ortopedi veya Plastik Cerrahi Uzmanına yönlendirmediğinin ve bunlardan konsültasyon istenmediğinin görüldüğü; ilgili bölümler ilk müdahalenin yapıldığı hastanede mevcut değilse en yakın ortopedi veya kalp damar cerrahisi ve plastik cerrahisi olan bir sağlık kuruluşuna sevkinin sağlanması gerektiği; dosya kapsamında yapılan incelemede bunların yapılmadığı ilk pansuman işleminden sonra kişinin ertesi gün muayeneye gelmesi önerisiyle eve gönderildiği; bunun bir eksiklik olduğu,
06/06/2008 tarihinde başvurduğu Bozova Devlet Hastanesi tarafından yönlendirildiği Şanlıurfa 500 Yataklı Devlet Hastanesindeki Plastik cerrahı tarafından ise dokuların nekroze ve morarmış olduğu, amputasyon seviyesinin belirlenemediği amputasyon için beklenmesi gerektiğinin vurgulandığı; Şanlıurfa 500 Yataklı Devlet Hastanesine sevkedildiği tarih itibarıyla geçen süre içerisinde dolaşım sıkıntısının başladığının anlaşıldığı; olayın meydana geldiği 05/06/2008 tarihi ve bu tarihten sonraki başvurularında, hastanın plastik cerrahisi, kalp damar cerrahisi ve ortopedi servisinin bulunduğu en yakın eğitim ve araştırma hastanesine sevkinin sağlanmamış olmasının, ilk başvurusu sırasında grafi çekilmemiş ve dolaşım kontrolüne yönelik işlemlerin yapılmamış olmasının hastalığın seyrine ve buna bağlı hizmet kusuruna bir etkisinin bulunduğu; tazminat talebi değerlendirilirken davacının maddi zararlarına ilişkin bilgi ve belgelerin de araştırılarak karar verilmesi gerektiği; bu yönlerden eksik incelemeye dayanılarak verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, ısrar kararının Kanun'a, hakkaniyete ve dosya kapsamına aykırı olduğu; eksik inceleme yapılarak ve yanlış Adli Tıp Kurumu Raporu esas alınarak temyizen incelenen kararın verildiği; hastaneye ilk başvurulduğunda acil serviste görevli olan hekim tarafından film çekilmemiş olması nedeniyle parmaktaki kırığın tespit edilmediği; Adli Tıp Raporu ile ısrar kararında, hastanın muayene sonrasında ortopedi veya plastik cerrahi uzmanına yönlendirilmediğinin belirtildiği; ancak, buna rağmen bu eksikliğin meydana gelen maluliyet ile illiyet bağının bulunmadığının kabul edildiği; bu iki tespitin çelişkili olduğu; zira, ilk anda plastik cerrahi uzmanına yönlendirme yapılmış olması durumunda, kangren olayının vuku bulmayacağının açık olduğu; ısrar kararında, ilk müdahalede bulunan doktorun ayak parmağında kırık olduğu yönünde tespitte bulunduğundan bahsedildiği; oysa, dosya kapsamında bulunan tedavi evrakından olayın ilk anında parmakta ezilme olduğu yönünde tespitte bulunulduğunun anlaşıldığı; somut olayda, zarar ile uygulanan yanlış tedavi arasında illiyet bağının bulunduğu; bu tür olaylarda film çekilerek ayak parmağındaki kırığın tespiti durumunda, müdahale edilip kan dolanması olayının engellenebildiği; somut uyuşmazlıkta, bunun yapılmayarak kangrene sebebiyet verildiği; olayın oluşuna aykırı olan ve bilimsel dayanaktan yoksun bulunan Adli Tıp Raporunun hükme esas alınmasının hukuka uygun olmadığı belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Bakanlıklarına bağlı sağlık kuruluşunda davacıya uygulanan tıbbi müdahalede kusur bulunup bulunmadığının tespiti ile ilgili Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, hizmet kusurunun bulunmadığının açıkça ortaya konulduğu; tazmin şartı gerçekleşmeyen somut davada, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacılardan …, 05/06/2008 tarihinde ayağına demir düşmesi sebebi ile Bozova İlçe Devlet Hastanesine müracaat etmiştir. Belirtilen tarihte hastanenin acil servisinde görevli olan Dr. … tarafından, davacının sağ ayak baş parmağında kırık bulunduğu tespit edilmiş ve ilk tedavisi gerçekleştirilmiştir. Bu tedavide, davacıya kısa bacak ateli uygulanmış ve günlük pansumana gelmesi önerisi ile evine gönderilmiştir.
Ertesi gün pansuman için aynı hastaneye müracaat eden davacı, Dr. Bahattin Yücel tarafından değerlendirilmiş ve gazlı kangren ön tanısı ile Şanlıurfa Devlet Hastanesine sevk edilmiştir.
Davacı, bu sevk işlemi üzerine aynı gün 06/06/2008 tarihinde saat 22:50’de Şanlıurfa Devlet Hastanesi acil servisine giriş yapmıştır. Acil serviste nöbetçi doktor tarafından plastik cerrahi konsültasyonu istenilmesi üzerine, davacının ayağı icapçı Plastik Cerrahi Uzmanı … tarafından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda, parmağın siyanotik olduğu tespit edilmiş, ancak nekroz oturmadığı için cerrahi olarak o anda yapılacak işlem bulunmadığından ve takip edilmesi gerektiğinden günlük polikliniğe gelmesi önerisi ile davacı taburcu edilmiştir. Sonrasında Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelere müracaat etmeyen ve tedavisine … Tıp Merkezinde devam eden davacının, 11/06/2008 tarihinde, bu sağlık kuruluşunda ayak baş parmağı ampute edilmiştir.
Bunun üzerine, davacılar tarafından anılan olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, oluştuğu belirtilen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulmuş, bu başvurunun … tarih ve … sayılı davalı idare işlemi ile reddi üzerine de bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin ilk fıkrasında; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." kuralı yer almakta olup, aynı maddenin son fıkrasında; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet (nedensellik) bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu belirlemeler ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, davacılardan …'in ayağına demir düşmesi nedeniyle Bozova Devlet Hastanesine müracaat ettiği, anılan hastanenin acil servisinde görevli doktorun ayakta kırık bulunduğunu belirleyerek pansuman, atel ve sütür işlemi uyguladığı, ayrıca ayaktaki kan dolaşımının kontrolünün değerlendirilmesi için ayak grafisi gibi detaylı tetkikleri yaptırmadığı, günlük kontrol tavsiyesi ile davacıyı evine gönderdiği, takip eden günde aynı hastanenin acil servisine pansuman için müracaat eden davacının nöbetçi doktor tarafından gazlı kangren şüphesiyle Şanlıurfa Devlet Hastanesine sevkinin uygun görüldüğü, bunun üzerine davacının Şanlıurfa Devlet Hastanesinin acil servisine müracaat ettiği, burada plastik cerrahi uzmanı tarafından yapılan kontrolde dokuların nekroze olduğunun tespit edildiği, ancak amputasyon için demarkasyon hattının oturması gerektiği düşüncesiyle davacıya günlük pansuman kontrolünün önerildiği, daha sonra özel bir sağlık kuruluşunda tedavisine devam edilen davacının ayak baş parmağının ampute edildiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, davacılardan …'in gerçekleştirilen ilk tedavisinde kan dolaşımının kontrolü için ayak grafisinin alınmaması ve detaylı değerlendirme için plastik cerrahi veya ortopedi uzmanına yönlendirilmemesi hususlarının hizmet kusuruna sebebiyet verip vermediği ve yaralamanın amputasyonla sonuçlanmasına yol açıp açmadığının tereddütsüz bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Temyize konu ısrar kararında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda, davacılardan …'in ayağına demir düşmesi nedeniyle, Bozova Devlet Hastanesine yaptığı ilk müracaat üzerine tedavisini gerçekleştiren nöbetçi doktor tarafından ortopedi veya plastik cerrahi uzmanına yönlendirilmemesinin eksiklik olduğu belirtilmiş, ancak davacının 1 gün sonra plastik cerrahi uzmanı tarafından muayene edilmiş olması karşısında, bu eksikliğin yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 14. maddesinde de ifade edildiği üzere; insanların bedensel ve ruhi varlıklarına tıbbi zorunluluklara dayalı olarak müdahalede bulunma yetkileri bulunan sağlık personelinin, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni göstermesi ve yapılan tıbbi müdahalenin haklı, gerekli ve yeterli kılacak tanı ve teşhise dayandırılması gerekmektedir.
Ağır cisim düşmesi neticesinde meydana gelen vakalarda doku, damar zedelenmesi ve parçalı kırık ihtimali nedeniyle kan dolaşımının kontrolü için yaralanan yerin grafisinin alınması ve duruma göre dolaşım kontrolünün daha sağlık bir şekilde değerlendirilmesi için ortopedi veya plastik cerrahi uzmanlarından konsültasyon istenmesi, bunun mümkün olmaması durumunda hastanın en yakın sağlık kuruluşuna sevkinin sağlanması, bu işlemlerin hastalığın seyrinin değişme ihtimaline binaen anında ve süratle yapılması, bunların yapılmaması durumunda ise hastalığın seyrinin değişip, vakaların daha ciddi veya geri dönülemez hale gelebileceğinin gözetilmesi gerektiği, somut olayda, davacılardan …'in ilk müracaatı üzerine gerekli "tıbbi özen" gözetilerek ayak grafisinin alınmaması ve plastik cerrahi veya ortopedi uzmanı bulunan en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmemesinin hastalığın seyrine etkisi bulunduğu, bu haliyle davalı idarenin meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının ilk tedavisinin gerçekleştirildiği Bozova Devlet Hastanesinde ayak grafisinin alınarak detaylı tetkiklerin yapılmaması ve plastik cerrahi veya ortopedi uzmanına yönlendirilmemesinin yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin …. İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... İdare Mahkemesi gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/03/2021 tarihinde, esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

GEREKÇEDE KARŞI OY
XX- Dava dosyasındaki bilgi ve ilgili belgelerin incelenmesinden, davacılardan …'in ayağına demir düşmesi nedeniyle Bozova Devlet Hastanesine müracaat ettiği; anılan Hastanenin acil servisinde görevli doktorun ayakta kırık bulunduğunu belirleyerek pansuman, atel ve sütür işlemi uyguladığı; ayrıca ayaktaki kan dolaşımının kontrolünün değerlendirilmesi için ayak grafisi gibi detaylı tetkikleri yaptırmadığı; günlük kontrol tavsiyesi ile davacıyı evine gönderdiği, takip eden günde aynı hastanenin acil servisine pansuman için müracaat eden davacının nöbetçi doktor tarafından gazlı kangren şüphesiyle Şanlıurfa Devlet Hastanesine sevkinin uygun görüldüğü; bunun üzerine, davacının Şanlıurfa Devlet Hastanesinin acil servisine müracaat ettiği; burada plastik cerrahi uzmanı tarafından yapılan kontrolde dokuların nekroze olduğunun tespit edildiği; ancak amputasyon için demarkasyon hattının oturması gerektiği düşüncesiyle davacıya günlük pansuman kontrolünün önerildiği; daha sonra özel bir sağlık kuruluşunda tedavisine devam eden davacının ayak baş parmağının ampute edildiği; yapılan yargılamada davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu'ndan aldırılan raporda, davacı …'in Bozova Devlet Hastanesinde tedavisini gerçekleştiren doktor tarafından ortopedi veya plastik cerrahi uzmanına yönlendirilmemesinin eksiklik olarak kabul edildiği, ancak somut olayda davacının 1 gün sonra plastik cerrahi tarafından muayene olması karşısında bu eksikliğin yaralanmanın amputasyon ile sonuçlanmasında etkisinin bulunmadığı yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Tazminat istemine konu olayın meydana geldiği ve ilk derece mahkemesince bilirkişi incelemesinin yaptırıldığı tarihte yürürlükte olan 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun (Kanun'un adı 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 61 inci maddesiyle "Adli Tıp Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiştir.) "Adli Tıp Genel Kurulunun Görevleri" başlıklı 15 inci maddesinde; Adli Tıp Genel Kurulunun, Adli Tıp İhtisas Kurulları ve İhtsas Daireleri tarafından verilip de, mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı sebepleri de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri konuyla ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı hükmüne yer verilmiş, Kanun'da yer alan Genel Kurul ibaresi 6754 sayılı Kanun ile Adli Tıp Üst Kurulları olarak değitirilmiştir.
Buna göre, temyizen incelenen ısrar kararında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun … tarihli ve … karar numaralı raporunda, davacının ilk tedavisinde kan dolaşımının kontrolü için ayak grafisinin çekilmemiş olması hususunun, hastalığın seyrini etkileyip etkilemediği, bu eksikliğin yaralanmanın ampute ile sonuçlanmasına sebebiyet verip vermediği yönünden değerlendirilmediği, öte yandan; sözü edilen raporda muayene sonrası kişinin ortopedi veya plastik cerrahi uzmanına yönlendirilmediğinin anlaşıldığı ve bunun bir eksiklik olduğu tepsitine de yer verildiği, bu haliyle, Adli Tıp Kurumu'nun sözü edilen raporunda yer verilen belirlemelerin çelişkili değerlendirmeler içermekte olması nedeniyle yargı mercilerince karar verilmesine yardımı olacak mahiyette gerekli ve yeterli ölçüde kanaat edindirici bir nitelik taşımadığı, bu itibarla; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'ndan (halihazırdaki ismiyle -ilgili- Adli Tıp Üst Kurulu'ndan) ek rapor aldırılarak anılan hususun idarenin tazmin sorumluluğuna etkisinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'ndan (Adli Tıp Üst Kurulu'ndan) alınacak raporda, davacının ilk tedavisinde kan dolaşımının kontrolü için ayak grafisinin çekilmemiş olması hususunun, hastalığın seyrini etkilemediği sonucuna ulaşılsa dahi; davacıların, yanlış tedavi uygulanmasının zararın oluşumuna neden olduğu yönündeki şüpheleri ve bu şüpheyi ömür boyu taşıyacakları gözönünde bulundurulduğunda, uğradıkları manevi zararlarının davalı idarece tazmini gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi