8. Hukuk Dairesi 2011/458 E. , 2011/4619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tespit ve muarazanın giderilmesi
... ile Hazine aralarındaki tespit ve muarazanın giderilmesi davasının reddine dair ...1 Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.03.2010 gün ve 52/93 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu 587 sayılı parselin Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, vekil edeninin zilyetliğinde olması nedeniyle onun tarafından kullanıldığını, Milli Emlak Müdürlüğüne başvurarak bu yerin kendisine kiraya verilmesini veya satış yoluyla satılmasını istediğini, tapulama harici olarak gözüken bu taşınmaz parçasının öncelikle tapusunun çıkartılması gerektiğinin vekil edenine söylendiğini, ancak harita mühendisi aracılığıyla yaptığı incelemede taşınmazın Hazine adına idari yoldan tapuya kayıt ve tescil edildiğini, dava konusu yerin imar çalışması sırasında 24.065 m2"sinin mücavir alan içerisinde bulunduğunu gerekçe göstermek suretiyle tapunun bu nedenle verilmediğinin açıklandığını, belediye başkanlığıyla yapılan görüşmelerden de sonuç alınamadığını açıklayarak 587 sayılı parselin imar ve mücavir alan içerisinde kaldığının tespiti ile belediyedeki imar haritaları getirtilmek suretiyle açıklanan çelişkinin (muarazanın) giderilmesine, kira ve satışa imkan olup olmadığı konusundaki çelişkinin de giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu yerle bir ilgisinin bulunmadığını, Hazineyle davacı arasında yapılmış bir sözleşme de olmadığını, haksız yere dava konusu taşınmazı işgal ettiğini, Valilik makamının 18.5.2009 gün ve 3553-375 sayılı tahliye yazısıyla taşınmazdan ikinci kez tahliye edildiğini, ilk tahliyenin yine Valilik makamından alınan 15.12.2008 tarih ve 4777 sayılı yazılarıyla yapıldığını, dava konusu yerin belediye imar planında ayrılmış olduğu amaca göre satış veya kiraya verilmesinin olanaklı olmadığını, davacının tecavüzde ısrarı bulunduğunu açıklayarak haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…uyuşmazlık konusu taşınmazın 1.8.2007 tarihinde idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edildiği, dava konusu yerin imar ve mücavir alan içinde kaldığı, davacının bu yerin imar ve mücavir alan içerisinde kaldığının tespiti ile kira veya satışa imkan olup olmadığı konusunda çelişkinin (muarazanın) giderilmesine karar verilmesini istediği, bu tür isteklerin idari nitelikte olduğu, ilgili mahkemesinde dava açılması gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, davacının ilgili İdare Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 587 sayılı parselin imar ve mücavir alan kapsamı içinde kalıp kalmadığının, kiraya verilmesinin ya da satışının mümkün olup olmadığının tespitiyle ortaya çıkacak çelişkinin (muarazanın) giderilmesine karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1.8.2007 tarihinde idari yoldan tarla niteliğiyle ve 30000 m2 yüzölçümlü olarak Hazine adına tapuya tescil edildiği dosyadaki tapu kaydıyla sabittir. Davacı, bu yeri öteden beri kullandığını, üzerine zeytin ağaçları diktiğini, satın almak için Milli Emlak Müdürlüğüne başvurduğunu, kiralanmasını da istediğini, yetkili kurumlarla diyaloğa geçtiğini, tapunun verileceğinin ifade edildiğini, ancak tüm çabalarına karşın işlemin tamamlanmadığını açıklayarak dava konusu yerin imar ve mücavir alan içerisinde kalıp kalmadığının belediyeden getirtilecek imar haritalarıyla saptanması, varsa çelişkinin (muarazanın) giderilmesi, kira ya da satışa imkan olup olmadığı yönündeki çelişkinin de giderilmesi isteğinde bulunmuştur.
Dava dilekçesi kapsamı göz önünde tutulduğunda; gerçekten anlaşılabilir bir şekilde dilekçenin ele alınıp alınmadığı ve isteğin açık bir biçimde dile getirildiği söylenemez. Bu zorluğa karşın davacının çelişkinin (muarazanın) giderilmesi ve tespit yönündeki isteği ile dava konusu yerin belediye imar planları içinde kaldığı, bu nedenle tapunun verilemeyeceği yönündeki görüş de gözetildiğinde isteğin bir tespit ve müdahalenin önlenmesi (muarazanın giderilmesi) niteliğinde bir istek olduğu biçimde tanımlamak mümkündür. İdari yargının ise, baktığı iptal ve tam yargı davaları gözönünde bulundurulduğunda, bu tür davalara bakma olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu davalara bakma görevi adli yargıya aittir. İdari yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi bu bakımdan yerinde bulunmamıştır. Yani bir şeyin tespitine karar verilmesi ve o şey üzerinde meydana gelen sataşmanın (muarazanın) giderilmesi yönündeki isteklere ilişkin davalar adli yargının görevinde olup, idari yargıda bakılamaz.
Bu nedenle HUMK. nun 75, 213 ve 230. maddeleri gereğince; davacı vekiline tam olarak ne istediğinin açıklattırılması, yapılacak açıklamaya göre hukuki nitelendirmenin yapılması ve oluşacak durum karşısında taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanması, iddia ve savunma doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.