8. Hukuk Dairesi 2017/451 E. , 2017/1358 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün Davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 01/03/2009 tarihli kira sözleşmesinden kaynaklanan yıllık peşin olarak ödenmesi gereken 28.160,00 TL kira bedelinin 4.100,00 TL"sinin ödendiğini, bakiye miktar için icra takibi başlattıklarını, borçlunun itirazında sunduğu 5.800,00 TL"na ilişkin ödeme belgesi ve taşınmazın 2014 yılı Ağustos ayına kadar kullanıldığını belirterek beş aylık 5.933,33 TL kira bedeli açısından itirazın kaldırılmasına, borçlunun taşınmazdan tahliyesine, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; 01.03.2013 tarihinde başlayan dönemin kira bedelinin kiralayan alacaklıya tamamen ödendiğini, taşınmazın zaten dava açılmadan önce tahliye edildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kiracının taşınmaz üzerindeki tasarrufunun 31/05/2014 tarihi itibariyle sona erdiği gerekçesiyle tahliye talebinin reddine, kiracının 31/05/2014 tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olduğu ve kiracı tarafından yapılmış ödemeler bulunduğu gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin kısmen kabulü ile itirazın 1.457,97 TL asıl alacak ve bu alacağa 23/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, icra takip giderleri ve ücreti vekalet yönünden kaldırılması ile takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.
Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü,
kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır.Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, HMK"nın 200 ve 201.maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder.
Somut olayda; taraflar arasında 01/03/2009 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli yazılı kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı, 14/07/2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılına ait 28.160,00 TL kira bedelinden 4.100,00 TL ödemenin mahsubu ile bakiye 24.060,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesinde, taşınmazın tehlike arz etmesi nedeniyle 23/02/214 tarihinde Belediyece mühürlendiğini, tarafların karşılıklı olarak tahliye hususunda anlaşmaları üzerine taşınmazın 23/05/2014 tarihinde tahliye edildiğini, bu tarihe kadar olan toplam 5.800,00 TL kira bedelinin alacaklıya ödendiğini belirterek borca itiraz etmiştir. Her ne kadar davalı kiralanan taşınmazın 23/02/2014 tarihinde mühürlendiğini, 30/05/2014 tarihli başvuru üzerine mührün 31/05/2014 tarihinde zabıta memurlarınca açılarak taşınmazda bulunan eşyaların teslim alınarak taşınmazın tahliye edildiğini, bu tarihten sonra taşınmaz üzerine fiili hakimiyetinin son bulduğunu savunmuş ise de, yukarıda izah edildiği üzere; kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Taşınmazın ilgili birimce mühürlenmiş olması anahtarların usule uygun teslimine engel değildir. Davalı borçlu, anahtarları kiraya verene teslim ettiğine dair yazılı bir belge ibraz edememiştir. Bu durumda davacı alacaklının dava dilekçesinde de açıkça bildirdiği tarih olan 01/08/2014 tarihi tahliye tarihi kabul edilerek bu tarihe kadar olan kira bedelleri üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken 31/05/2014 tarihi itibariyle mecurun tahliye edildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.