8. Hukuk Dairesi 2017/484 E. , 2017/1359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İcra Takibine İtirazın Kaldırılması, Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, borçlunun 01/07/2009 tarihinden bu yana Cumhuriyet Alanı No:10 Kat:2"deki büroda kiracısı olduğunu, 01/07/2014 tarihine kadar kirasını hep gecikmeli ve eksik olarak ödediğini, 01/07/2014 tarihinde isteği üzerinde aralarında yeni bir kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesinde kiranın her ayın sonunda yatırılacağının açıkça yazıldığını, borçlunun 01/07/2014 tarihli kira kontratı gereğince 12/09/2014 tarihinde peşin olarak kira borcunu ödediği iddiasının doğru olmadığını, davalının ödediği iddia ettiği kira borcunun 2013-2014 yılına ait kira borcu olduğunu, davalının kirasını hiçbir zaman sözleşmede belirtilen miktarda ödemediğini, davalının 2.280,00 TL bedeli hesaba yatırırken “2014-2015 yılına ait kiradır” şeklinde şerh düştüğünü, bunun gerçeği yansıtmadığını, borcunu ödememek için kötü niyetle oluşturmak istediği bir gerekçe olduğunu belirterek, davalı borçlunun itirazının kaldırılmasına, %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; takip konusu 01/07/2014-01/07/2015 dönemi kira bedelinin peşin olarak alacaklının banka hesabına ödendiğini, 01/07/2015-01/09/2015 dönemine ait kira bedelinin de ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının 01/07/2014-01/07/2017 tarihlerini kapsayan kira sözleşmesi nedeni ile davacıya borcunun olmadığı, kira bedelini peşin olarak davacının Ziraat Bankası"ndaki vadesiz hesabına yatırdığı sadece sehven 300,00 TL"yi eksik bıraktığı ve bunu da yargılama devam ederken tamamladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında 01/07/2014 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli, aylık 250,00 TL bedelli yazılı kira sözleşmesinin varlığı, aylık kira bedellerinin her ayın sonunda ödeneceği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı, 15/09/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 01/07/2014 ila 01/09/2015 dönemine ait aylık 250,00 TL den toplam 3.750,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, ödeme emri 16/09/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesinde 2015 yılı Eylül ayına ait kira bedelinin takip tarihi itibariyle muaccel olmadığını, 2014-2015 dönemine ait kira bedelinin alacaklının banka hesabına ödenmiş olduğunu, 2015 yılı Temmuz, Ağustos ayı kira bedellerinin ödeneceğini belirterek borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu, kira sözleşmesindeki imzasına ve aylık kira miktarına itiraz etmediğine göre takip konusu kira alacağını ödediğini yazılı belge ile kanıtlamalıdır. Davalı borçlu tarafından ibraz edilen ödeme belgelerinden 15/09/2014 tarihinde “... 2014-2015 arası kira bedeli” açıklaması ile 2.280,00 TL, 01/10/2014 tarihinde de “işyeri kirası” açıklaması ile 420,00 TL olmak üzere toplam 2.700,00 TL 01/07/2014-30/06/2015 arası dönem için ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı borçlu, yasal 30 günlük ödeme süresinden sonra 23/10/2015 tarihinde alacaklının banka hesabına “2015/7, 8, 9, 10, 11, 12. ay kira ücreti” açıklaması ile 1.500,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Buna göre davalı borçlunun 2014-2015 dönemine ait 300,00 TL kira bedelini takip tarihi itibariyle ve yasal ödeme süresi içinde ödemediği sabit olup temerrüt gerçekleşmiştir. Mahkemece, dava tarihi itibariyle davacı alacaklının alacağı belirlenmek ve sonraki ödemeler de gözönünde bulundurulmak suretiyle itirazın kaldırılmasına ve temerrüt nedeniyle davalı kiracının tahliyesine karar verilmesi gerekirken davalının borcunun kalmadığı, 300,00 TL ödemenin sehven unutulduğu, temerrüdün gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.