
Esas No: 2020/17
Karar No: 2021/1205
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/17 Esas 2021/1205 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
...
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2019
NUMARASI ...
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/09/2019 tarih ve..... sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı .... A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacılar vekili, müvekkillerinin yolcu olarak bulundukları, davalıların işleteni ve sigortacısı olduğu otobüsün karıştığı 17/07/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, müvekkillerinin yaralandığını ileri sürerek, her bir davacı yönünden ayrı ayrı 250,00 TL geçici, 250,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 5.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ... A.Ş. vekili, müvekkiline usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kusur oranında sorumlu olduklarını, davacıların müterafik kusurlu bulunduğunu, geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında kalmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı .... A.Ş. vekili, yetkili mahkemenin Bursa Mahkemeleri olduğunu, talebin zaman aşımına uğradığını, davalı şirkete yüklenebilecek kusurun bulunmadığını, davacıların emniyet kemerlerini takmamaları nedeniyle kusurlu olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacılar vekilinin 12/07/2018 tarihli dilekçesi ile davalı ... ... A.Ş. yönünden yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmaksızın davadan feragat ettiklerini, 13/02/2019 tarihli duruşmada ise feragat beyanının davadaki maddi tazminat taleplerine yönelik olduğunu bildirdiği, davalı ... ... A.Ş. vekilinin de 13/02/2019 tarihli duruşmada, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan ettiği, davacıların adresinin mahkemenin yargı sınırlarında kalması nedeniyle davalı .... A.Ş.'nin yetki itirazının reddine karar verildiği, 17/07/2017 tarihinde davacıların yolcu olarak bulundukları davalı .... A.Ş.'ne ait otobüsün bir başka araca arkadan çarpması sonucunda meydana gelen kazada davacıların yaralandıkları, davacıların duydukları acının dindirilebilmesi için tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kaza tarihi itibari ile paranın satın alma gücü, olayın meydana geliş şekli, davacıların yaşı, olay anında yolcu olarak bulunmaları ile kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurlarının olmaması gibi hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne hükmedildiği, davalılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirmiş iseler de, maddi tazminat yönünden davacılar tarafından yapılan feragatin gerçek anlamda bir feragat olmadığı, ayrıca feragatin tüm davalılar yönünden aynı sonucu doğurmasının gerektiği, davaya devam edilmesi halinde hükmedilebilecek maddi tazminat miktarının talep edilenden fazla olabileceği ile maddi tazminata ilişkin dava değeri dikkate alındığında, maddi tazminat yönünden davanın gerçek manada reddedilen kısmının olmadığı, ayrıca davalı ... ... A.Ş. tarafından yargılama gideri talep edilmediği anlaşıldığından, davalılar için maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği gerekçesiyle maddi tazminat yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 4.000,00 TL manevi tazminatın 17/07/2017 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı .... A.Ş.'den tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı .... A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme tarafından maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verildiği halde, davacılar tarafından yapılan feragatin gerçek anlamda feragat olmadığı gerekçesiyle müvekkili lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirkete atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığını, mahkeme kararında kusura ilişkin rapor alınmamasının ve herhangi bir değerlendirme yapılmamasının hatalı bulunduğunu, zira meydana gelen kaza bakımından karşı araç sürücünün kusurunun, yolda uyarı levhalarının ve yeterli ölçüde ışıklandırmanın bulunmamasının, hava şartları ve yol özelliklerinin elverişsizliğinin, sürücü yönünden kazanın kaçınılmaz bir hal almasına neden olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “mücbir sebeplerin varlığı halinde işletenin sorumluluğunun bulunmadığı” hususunu düzenleyen 86. maddesi hükmü uyarınca, işbu davanın reddinin gerektiğini, davacıların da seyahat esnasında emniyet kemerlerini takmayarak meydana gelen kazada neticenin ağırlaşmasına neden olduklarını ve müterafik kusurlu bulunduklarını, davacıların yaralanmaları nedeniyle duydukları acı, elem ve ızdırabın boyutu ele alınmaksızın, lehlerine manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : 1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK.'da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa'nın 3/k bendinde "Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" tüketici, 3/ı bendinde ise "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, ..., vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa'nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa'nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK'nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 14.03.2018 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davalı .... A.Ş. yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Davalı ... şirketi yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 57. maddesinde "ihtiyari dava arkadaşlığına" yer verilmiş, 166/4. maddesinde "davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı" hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 61. maddesinde ise "Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise davalı ... şirketi ile davacılar arasında bir ... sözleşmesi ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı ... şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı Kanun'un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, HMK'nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK'nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun'un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi'ne ... edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri ... Bürosu'na gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı .... A.Ş. vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı ...A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 24/09/2019 gün ve .... sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-HMK'nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi'ne ... edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri ... Bürosu'na gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve ... üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı ...... vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı ...A.Ş. tarafından yatırılan 136,62.TL maktu ve nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
8-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/10/2021 tarihinde HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2021
....
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.