
Esas No: 2019/1491
Karar No: 2021/1126
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1491 Esas 2021/1126 Karar Sayılı İlamı
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
....
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI ....
DAVA TARİHİ : 07/06/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı kefil borçlu ... arasında genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığını, zamanında borcun ödenmemesi üzerine borçluya hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, sonrasında ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun haksız itirazı sonucunda takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeni ile İİK’nun 67/2.maddesine göre %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği davaya karşı cevap vermediği, yargılama aşamasında sunulan beyan dilekçesinde ise kefilin kefil olarak imzaladığı sözleşme kapsamında borcun ödendiğini, bunun dışındaki kredilere kefil olma iradesi bulunmadığından davanın reddini istediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile; davalının Ankara 20. İcra Müdürlüğünün .... E. Sayılı dosyasında 55.000,00 TL asıl alacak, 1.870,79 TL işlemiş faiz 93,54 TL BSMV, 205/79 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 57.170,12 TL alacağa yönelik asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren % 27,83 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine; kredi borcunun son ödeme tarihinde ödenmemesi, ihtarname keşide edilerek buna göre icra takibi yapılmasına rağmen davalının likit olan borca haksız olarak itirazda bulunduğu belirlenmekle İ.İ.K.'nun 67/2. maddesi gereğince asıl alacağın %20'si oranında 11.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin kefil olduğu sözleşmeden kaynaklı borcun ödendiğini, müvekkilinin, asıl borçlunun alacaklı bankadan kullanmış olduğu başkaca kredilere kefil olmak gibi bir iradesi bulunmadığını, ayrıca, bir an için söz konusu borcun ödenmediği ve yapılan icra takibinin haklı olduğu düşünülse dahi davacı bankanın öncelikle asıl borçluya başvurması gerektiğini, bildikleri kadarıyla esas kredi borçlusunun pek çok malvarlığı bulunduğunu, buna rağmen davacı bankanın asıl borçlu yerine müvekkili aleyhine işlem yaparak kötüniyetli davrandığını,
Müvekkili ile davacı banka arasında imzalanan ve ''müteselsil kefilin Banka'nın merkez ve tüm şubelerinde müşteri lehine açılmış ve açılacak her türlü krediler ve ve bu kredilere ilişkin olarak doğmuş ve doğacak tüm borç ve taahhütlerinden ... 10 yıl süreli olarak sorumlu olduğunu kabul ettiği'' yönündeki düzenlemenin hukuka aykırı olup ,hiçbir geçerliliği bulunmadığını, zira hiçbir mevzuatta, kefilin sorumluluğuna ilişkin bu yönde bir düzenleme yer almadığını, söz konusu maddenin, banka tarafından, alacağını garanti altına almak maksadıyla sözleşmeye eklendiğini,
Kefil olan müvekkilinin, ne zaman ve ne şekilde sona ereceği belirli olmayan bir hukuki ilişki kapsamında ileride doğacak alacaklardan belirsiz bir süre için sorumlu tutmanın, müvekkilininin ekonomik özgürlüğünün ölçüsüz sınırlanmasına yol açarak kişilik hakkını ihlal edeceğini,
Nitekim, kefilin, kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağının Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesikararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 20. İcra Müdürlüğü'nün..... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının ... AŞ, borçlularının ... ve ... olup, alacaklının genel kredi sözleşmesine dayanarak kullandırılan ticari krediden kaynaklanan alacağına ilişkin olarak 71.625,34 TL asıl alacak, 2.602,40 TL işlemiş yıllık % 27,83 temerrüt faizi, 130,11 TL BSMV, 205,79 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 74.563,64 TL alacağın tahsili yönünde ilamsız takip yaptığı, ...'den 57.304,05 TL talep edildiği (55.000,00 TL asıl alacak), süresinde yapılan itiraz üzerine 06/03/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bankacılık alanında uzman bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede davalının 55.000,00 TL limitle müteselsil kefil olduğunu, uyuşmazlığa konu kredinin davalının kefaleti bulunan sözleşmeye istinaden kullandırıldığı için davalının takip tarihli borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünden kaynaklanan faiz ile sorumluluğunun bulunduğunu, temerrüt tarihinin 08/01/2018 olduğunu, kat tarihi itibariyle tespit edilen borç miktarı 68.062,57 TL olup, davalının kefalet limiti 55.000,00 TL olduğundan bu miktardan sorumlu olduğunu, takip tarihi itibari ile davalının 55.000,00 TL asıl alacak, 1.870,79 TL işlemiş faiz, 93,54 TL BSMV, 205,79 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 57.170,12 TL borcunun bulunduğunu, takip tarihinden itibaren % 27,83 TL temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Somut olaya gelince; davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede davalının 55.000,00 TL limitle müteselsil kefil olduğu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kât edildiği, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine ilamsız icra takibi yapıldığı, yapılan takibe itiraz üzerine eldeki işbu dava açılmıştır.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bankacı bilirkişinin raporunda belirttiği ilk derece mahkemesinin gerekçesinde açıklandığı üzere davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında 14/04/2016 tarihli 55.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının da aynı limitle sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşmeye istinaden asıl borçluya kredi kullandırıldığı, sözleşmede kefalete ilişkin yasal şekil ve geçerlilik koşullarına uyulduğu, sözleşme kapsamında dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kât edildiği, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 20. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasıyla ilamsız takip yapıldığı, takip tarihi itibariyle davalı kefilin kefalet limiti ve temerrütünün hukuki sonuçlarıyla birlikte sınırlı olmak üzere takip tarihi itibariyle 55.000,00 TL asıl alacak, 1.870,79 TL işlemiş temerrüt faizi, 93,54 TL BSMV, 205,79 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 57.170,12 TL borçtan sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, davalı takibe konu sözleşmede ki kefaletinin kefil olduğu sözleşme kapsamında kullanılan kredinin ödenmesinden ötürü sona erdiğini iddia etmiş ise de, davalının dava dışı borçlu ile davacı banka arasındaki kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu, kredi borcunun bir tarihte tamamen ödenmiş olmasının kredi sözleşmesinin sona erdiği anlamına gelmeyeceği, aynı sözleşme kapsamında sonradan kullandırılan kredilere ilişkin kefalet sorumluluğunun devam edeceği, aksinin davalı yanca yazılı bilgi belge ile somut bir şekilde ispatlanması gerekmekte olup, davalı yanca bu yönde herhangi bir delil de sunulmadığı anlaşıldığından buna yönelik davalı istinafına da itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 3.906,00 TL harçtan peşin alınan 976,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.929,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 07/10/2021
...
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.