
Esas No: 2011/288
Karar No: 2011/5087
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/288 Esas 2011/5087 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri, dahili davacılar ... ve müşterekleri ile Hazine ve Tutmaç Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 30.11.2010 gün ve 291/379 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tapulama dışı bırakıldığını, 20 yılı aşan bir süreden beri vekil edenleri tarafından aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla kullanıldığını belirterek müvekkilleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy temsilcisi cevap vermediği gibi yargılamaya da iştirak etmemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 24.07.2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 36,51 m2 yüzölçümlü yerin SHM.nin 2009/352-351 Esas ve Karar sayılı veraset belgesinde belirlenen kişiler adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 22.07.2009 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre; dava konusu yerde tüm köylülerin yararlandığı kadim su kaynağı bulunmaktadır. Krokide A ile işaretli yerde açıklandığı gibi su kaynağı bulunup, dört tarafı köy halkı tarafından aktif olarak kullanılan yolun bulunduğu orijinal pafta ile sabittir. Davacılar vekilinin iddia ettiği gibi tapulama dışı bırakılan yer olmayıp 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B-son fıkrası uyarınca paftasında yol olarak gösterilen yerin ortasında kalan bir yerdir. Böyle bir yer ve çevresinin zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden (TMK.m.715, 3402 sayılı K.K.m. 16/6) olup, bu tür yerler üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve geçerli bir sonuç doğurmaz. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.