8. Hukuk Dairesi 2011/938 E. , 2011/5166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... mirasçıları; ... ve müşterekleri ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Bala Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün 347/125 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, imar-ihya, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yaklaşık 35 dönümlük taşınmaz bölümünün vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, kazanma koşullarının mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... yargılama oturumlarında temsil olunmamıştır.
Mahkemece imar-ihya ve kazanma koşullarının gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 40.833 m2"lik bölümünün veraset belgesindeki payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. İstenilen hava fotoğrafları imar-ihya olgusunun tamamlandığı tarihi belirlemekten uzaktır. Ayrıca, yöreye ait 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğraflarının bulunup-bulunmadığı açıkça yazılmak suretiyle usulüne uygun olarak Harita Genel Komutanlığı"ndan sorulmamış, teknik bilirkişilerin bu husustaki açıklamaları ile yetinilmiştir. Diğer yönden, tescil konusu yerin batısında kalan 1123 parsele ait hüküm dosyası getirtilerek o tarihte taşınmaz yönünü nasıl gösterdiği üzerinde de durulmamıştır.
Dava konusu taşınmaz, 1951 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ziraata elverişsiz arazi olarak tespit dışı bırakılan bir yerdir. Böyle bir yerin imar ve ihya yoluyla kazanılabilmesi için niteliğinin açıkça belirlenmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılması, kazanma koşullarının kanıtlanması gerekmektedir. Az önce de açıklandığı üzere; böyle bir yerin imar-ihya yoluyla kazanılması için yoğun emek ve para harcanmak suretiyle tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki koşullar altında tasarruf edilmiş olması gerekir.
Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait (1980-1985 yılları arası) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülebilmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli hava fotoğraflarının bulunup-bulunmadığı gereği gibi araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait (1980-1985 yılları) iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup-bulunmadığının usulüne uygun olarak Harita Genel Komutanlığından sorulması bu tarihlere ait hava fotoğraflarının varlığının belirlenmesi halinde getirtilmesi, taşınmazın batı sınırında bulunan 1123 parsele ait hüküm dosyasının mahkemesinden istenilmesi, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği, 1123 parselin hüküm dosyasında tescil konusu yerin nasıl gösterildiği, taşınmazın kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve yerel bilirkişi sözlerinin, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin ayrı ayrı tespiti, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.