13. Hukuk Dairesi 2016/19017 E. , 2019/10435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan aldığı 01.02.2010 vadeli senedin vade tarihinde ödenmediğini, davalının iş bu senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle itirazda bulunduğunu, halen dahi alacağını tahsil edemediğini ve mağdur olduğunu bu nedenle davalıdan bu senet sebebi ile alacağının tespiti ile alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 40.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faize ilişkin herhangi bir talep olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya taşınmaz satışı için para gönderdiğini, davalının tapu satışını yapmadığını, taşınmazın davalı adına kayıtlı olmadığını öğrendiğini, davalıdan para istediğini bu nedenle davalıdan davaya konu senedi aldığını belirterek bu senet sebebi ile alacağının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, Davalı, bononun zamanaşımına uğradığını, 2007 yılında geçen arazi kadastrosunda taşınmazın tapu dışı kaldığını, taşınmaz satım veya satım vaadi sözleşmeleri şekil şartı bakımından geçersiz olduğunu, sebepsiz zenginleşme bakımından da zamanaşımı süresinin dolduğunu, bono altındaki imzanın da kendisine ait olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, mahkemece, sözleşme hukukunun genel ilkelerine göre tarafların iradelerinin ayakta tutulması ilkesinden yola çıkıldığını, zamanaşımına uğramış bir bononun en azından BK"de düzenlenen "mücerret borç tanıması" niteliğinde bir adi senet olması gerektiğini, kişilerin kendisini güçlendirmek için müracaat ettikleri bir belgeyi, zamanaşımına uğraması nedeniyle adi senet dahi saymamanın durumunu güçlendirmek isteyen tarafı cezalandırma olacağını, Yüksek Yargıtay"ın zamanaşımına uğramış bonoda lehtar bakımından süregelen içtihatlarına iştirak edilemediğini, eldeki bononun lehtar bakımından 6100 sayılı HMK"nin 200. maddesindeki "mücerret borç tanıması içeren adi senet" hükmünde olduğunu, senet altındaki imzanın davalıdan sadır olduğunun tespit edildiğini,davalı tarafın, henüz zamanaşımına uğramamış bu adi borcun sona erdiğini, ödendiği, affedildiği yönünde bir savunmada bulunmadığını, buna dair 6100 sayılı HMK"nin 201. maddesi yollamasıyla yazılı delile başvurmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TTK’nin 661. maddesi(6102 sayılı Yasa’nın 749. maddesi) uyarınca zamaşımına uğramış bir bonodaki alacak temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulu"nun 04.04.2007 gün ve 2007/18-153 E-2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi "zamaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıç niteliğindedir." HMK 202 md. (HUMK 292) göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebilir. Davacı temel ilişkiye dayanarak talepte bulunduğuna göre; bu davada dayanılan temel ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Bu davada TBK’nin 146 (BK 125) maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
Mahkemece, zamanaşımına uğrayan bononun yazılı delil başlangıç niteliğinde olduğu gözetilerek, temel borç ilişkisine dayanan davacıya alacağını tanık dahil her türlü delille kanıtlama olanağı sağlanıp, davalıya da karşı delilleri sorularak toplanacak delillere göre, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ispat yükü ters çevirilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.